Yiğit’le yaşadığı tartışmadan sonra günün geri kalanını hayalet gibi geçirdi. Ruhu da sanki genç adamla birlikte gitmiş geriye etten ve kemikten bir parça bırakmıştı. Oysa istediği olmuştu kendinden uzak durması için aradığı fırsat ayağına gelmişti. Peki mutlu olması gerekirken neden değildi. Salonda tek başına oturmuş nedenini sorguluyordu. Aslında her şeyin farkındaydı. Yiğit’e karşı rol yapabilirdi hatta etrafındaki insanlara da ama kendine rol yapmanın ne anlamı vardı. Ölene kadar kalbinin tek sahibi olacağını zannettiği adam artık hayatında yoktu. Kalbinde de olmasının ne anlamı vardı yaptıklarından sonra. Ondan sonra başka birisi için aynı kalbinin atmayacağını zannetmişti.
Yiğit’le uzun süredir bir aradaladı ve ister istemez genç adama doğru çekildiğini hissediyordu. Onu bile bile tehlikeye atacak kadar da bencil değildi. Kalbi yeni yeni başlayan duygularla baş edebileceğine inanmak istiyordu. Ve bunu düşünürken bir taraftanda camın önünde genç adamın yolunu gözlüyordu. Bir an kendi kendine ‘Onun için mi adamın yolunu gözlüyorsun.’ Diye sorduğunda gözlerini sokağa bakmaktan kaçırdı. Aklında deli düşünceler yer etmek için fırsat bekliyormuş gibi ya bir daha kendisini görmek istemezse hayatından tamamen çıkarırsa, zaten gün içinde bir kere bile aramamıştı, yaşadığı korkuyu ve hayal kırıklığını iliklerine kadar hissetti.
Aklına gelenleri tutmaktan yorulduğunda, gözlerinin önüne Yiğit’in dağ evinde kendisini sevdiğini itiraf ettiği an geldi. Oysa aşktan ümidini tamamen kestiğini zannederken bir anda karşısına çıkması hayatının en önemli varlığı haline gelmesi tesadüf müydü yoksa kaderin kendisi için çizdiği yeni bir yol muydu?
Huzuru bulduğunda ona sıkıca sarılıp bırakmamak geçtiğini söyleyenler şu halini görse kendisinin bir istisna olduğuna inanırlardı. Huzuru ve mutluluğu belki de elinin tersiyle itiyordu. Ama bunu isteyerek yapmıyordu.
En büyük kanıtı da gece yarısı olmuştu ve Yiğit’ten hiçbir haber yoktu. Aramaya da korkuyordu ne diyecekti üzgünüm ama benden uzak dur yada daha kötüsü seni görmek istiyorum mu! ‘Aklını mı kaçırdın senden uzak durmasının en doğru olduğu zaman.’ Poliste olsa onu tehlikeye atmayacak kadar değerli diye iç çekti.
Bütün gece camın önünde Yiğit’i görme umuduyla beklerken, Demir ısrarıyla Arda ve Cenk’le genç adamın evinde bir araya gelip yaşadıklarını anlatıp içini boşaltmasını istiyordu. Kendinden biliyordu çaresiz kaldığında konuşması gerektiğini. Az mı Arda’nın kapısına dayanmış içini boşaltana kadar konuşup isyan etmişti. Geçmişi hatırladığında Yiğit’in sözleriyle bulunduğu ana geri döndü. “Söylesene daha ne yapayım benimde bir gururum var.”
Demir elindeki bardaktan küçük bir yudum aldı. Bu gece sarhoş olması gereken kişi kendisi değildi. “Bir zamanlar benim yaptığım gibi zamana bırakacaksın.” Dedi içtenlikle dostuna.
“Zaman mı!”
Demir sadece başını sallamakla yetindiği sırada Yiğit sarhoşluğun verdiği etkiyle kaşlarını çatıp “Lan barda nasıl bir dua ettiysen çırpındıkça boka batıyorum.” Dediğinde sözleri kulaklarında yankılandı. ‘Dilerim Allah’tan sana bu dediklerini yutturacak birisini karşına çıkarsın.’
Demir duyduklarıyla gülsün mü yoksa arkadaşının çaresizliğine neden olan Eylül’e gidip hesap mı sorsun bilemedi. Gün içinde hatırını sormak için aradığında ses tonundan yolunda gitmeyen birşeyler olduğunu anlamıştı. Ama durumun bu kadar ciddi olduğunu tahmin etmemişti.
Kafası biraz iyiyken “Yok arkadaş şansıma sıçayım hayatımda ilk defa aşık oldum oda benden uzak durmak için her haltı yapıyor. Öyle ki kendini elinden gelse katillerin önüne atacak.” Diye söyleyip iç çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI)
Romance(Göl Serisi-1 ve Göl Serisi-2 birbirinden bağımsız iki ayrı hikayedir.) Fırtınanın ortasında küllerinden yeniden doğmaya çalışan bir kadın, o külleri bir arada tutmaya yeminli bir adam. ................. Yiğit yedek anahtarları arabada unuttuğunu fa...