Keşke bir kurşunda kafasına sıksaydım belki o zaman huzur içinde yaşayabilirdim

156 20 1
                                    

Gözleri sahildeki insanlara kaydı, fazla kalabalık değildi. İşi olmadığı zamanlarda en çok dalga sesleriyle denizi izlemeyi seviyordu. Diğer günlere nazaran bu sefer gelme nedeni farklıydı. Tek sırdaşı olan denize onun gitmesini izleyecek kadar güçlü olmadığını anlatmak için gelmişti. Gideceğini öğrendiğinden beri sahilde bekliyordu ve gidip gitmediğini düşünürken zaman geçmek bilmiyordu.

Gündüz mutfakta çalışıp kızlarla konuşurken vaktin nasıl geçtiğini anlamıyordu. Lakin akşamları tek başınayken en çok özlem duyduğu Gözde ile geçirdiği uzun geceler geliyordu aklına. 'Yiğit yerimi Gözde'ye söyler mi?' diye kendine sorduğunda cevabın ne olacağını bilmesine imkan yoktu. Şimdi karşısına çıksa çok kızacağını biliyordu. Onun azarlarını bile özlemişti. Ya gerçekten karşısına çıkarsa yaşattırdıklarından dolayı kendini nasıl affettireceği hakkında hiç bir fikri yoktu.

Büyük ihtimal Yiğit pansiyondan ayrılmış olmalıydı. Bir saatten sonra ortan içmek isteyenlere kalıyordu. Kalkmakta geç bile kalmıştı. Ama odasına dönmeyi hiç istemiyordu. Korhan geceleri gördüğü kabuslarla kendine işkence etmeyi hiç bırakmıyordu. Ölmüştü ama ne geçmişinden nede geleceğinden elini çekmişti. Acısının en fazla olduğu zamanlar film şeridi gibi tekrar tekrar gördüğü kabuslarla taze kalıyordu.

Bugüne kadar yaşadıklarını düşününce hayatına giren üç erkek üçünün de yeri ayrı ayrıydı. Mert artık kendisi için bir kahraman olarak kalacaktı. Onun kendini feda etmesini kabullenmek oldukça zor olmuştu. Korhanla inatlaşmasaydı belkide başına gelenlerin hiç birini yaşamak zorunda kalmayacaktı.

Daha önce bir insandan nefret edeceğini söylediklerinde hiç kimsenin o kadar kötü olamayacağını düşünürdü. Fakat şimdi ölünceye kadar nefret edeceği kişi Korhan'dı. Hala deli gibi korktuğu ve nefretle hatırlayacağı bir pislikten başka bir şey değildi. 'Keşke bir kurşunda kafasına sıksaydım belki o zaman huzur içinde yaşaya bilirdim.' Diye düşündü.

Bir de Yiğit vardı. Saatler önce türlü sözlerle kendinden uzaklaşması için elinden geleni yaptığı ve tekrar karşısına çıkmasından deli gibi korktuğu kişi. Okadar büyük bir kalbe sahipti ki yaptığı fedakarlıklarının sonu yoktu. Buda ondan uzak durmasının en büyük nedeniydi. İstemeden kalbini kırmıştı. Tek sebebi Ferda idi. Söz verdiği halde bir anda karşısına çıkmasına neden olması hiç iyi olmamıştı. Başka bir yere de gidemezdi. Bu sekilde yeni bir düzen kurup hayatına devam etmesi imkansızdı. Tek tesellisi genç adam gidince her şeyin eskisi gibi olacağına inanıyordu.

'Ben seni sevmiyorum ve umutlanmaman için gitmemin daha doğru olacağına karar verdim.' dediğinde yüzündeki ifadeyi hayatı boyunca unutmasının imkanı yoktu. Ne kadar uzak durmaya çalışırsa çalışsın nefes aldığı sürece güzel anılar yaşadığı kişi ve kalbinin bir parçası olarak kalacaktı. Her ne kadar giderken kendisinden nefret etsede.

Hayatında öyle bir yer etmişti ki varlığının önemini yokluğunda anlayacağı hiç aklıma gelmemişti. Oysa kalbinin sadece Mert'e ait olduğunu sanıp ümitlenmemesini isterken her şey bir anda nasıl tersine dönmüştü.

Yaptıkları ve söyledikleri yüzünden bir kez daha üzgün görürse nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordu. İşin kötü yanı ikinci kez yok sayamayacak kadar çok yorgundu.

Kolumdaki saate baktı zaman baya ilerlemişti artık gitmiş olduğunu düşünerek oturduğu yerden kalkarken etrafına bakıyordu ki onu gördü. Elleri ceplerinde biraz ilerde durmuş kendisini izliyordu.

Kalbi deli gibi atmaya başladı gecenin karanlığına sığınmayı seçti. Aldığı karardan dolayı genç adamın vereceği tepkiden o kadar çok korkuyordu ki yaşayacağı utancı düşünmek bile kanının donması için yeterli bir neden di.

SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin