Eylül her zamanki gibi uyku tutmayınca erkenden kalkıp kahvaltı hazırlamaya karar verdi. Sabahları kahvaltı sofrası hazırlamayı her zaman çok sevmişti. Patatesli yumurta yapmaya karar vermişken dolapta yufka olduğunu gördü ve fikrini değiştirip peynirli börek yapmaya karar verdi.
Sabahın erken saatleri olsa da hava çok güzeldi masayı da dışarı hazırlayıp bahçede çay içmek isteğiyle doldu. Hafta sonları Yiğit’in olmazsa olmazı sucuklu yumurta için sucukları doğrayıp tavada hazır bekletti.
Eylül mutfakta hummalı bir hazırlık içindeyken Yiğit burnuna gelen mis kokularla gözlerini açtı. Normalde erken kalkıp koşuya giderken bu gün geç yattığı için daha geç bir saatte uyanmıştı. Yüzünü yıkayıp üzerini değiştirdikten sonra odasından çıktı. Mutfağa daha girmeden mis gibi kokularla kendini uyandıran kişinin kim olduğunu tahmin etmek zor değildi. Anlaşılan Eylül’ü yine uyku tutmamıştı.
Merdivenlerden inip mutfağın kapısından başını uzatıp “Günaydın.” diye seslendi.
Eylül fırındaki böreği kontrol ederken “Sana da günaydın bugün koşu yok mu?” diye sordu.
Yiğit dün geceyi hatırlayıp suratında bir kaç kas ister istemez gerildi. “Canım bugün koşmak istemedi.” diye cevap verdi. Gece zaten koşuda yeterince efor sarf etmişti. Bu gün yataktan kalkıp kalkmamak arasında kalmıştı ta ki odasına kadar gelen kokuları duyana kadar. “Erkencisin.” Diye konuyu değiştirdi.
“Günün en güzel saatlerini boşa harcamak istemedim.”
“Bunu Gözde yede söylesen anlaşılan uykucu hala yatıyor.”
“Merak etme birazdan kalkar.”
“Harika bir koku var ye yaptın?”
“Peynirli börek sever misin?”
Uzatarak “Bayılırım.” Diye cevapladı.
“Daha pişmesine var. O zamana kadar Gözde de kalkar.”
“Sorun değil biraz daha beklerim.” Diye söyleyip Lordun havlamalarını duyarak yiyecek bir şeyler vermek için dışarı çıkarken Eylül’de domates ve salatalığı yıkıyordu.
Fırındaki börek pişmiş sofra büyük oranla hazırlanmıştı Yiğit mutfağa girip “Yardım edeceğim bir şeyler varmı?” diye sordu.
“Her şey neredeyse hazır Gözde kalkınca sofraya geçebiliriz.” Diye gerek olmadığını söyledi.
Yiğit kokulara daha fazla dayanamadı, Tolga'nın yüzünden akşamda bir şey yememiş ti. Acıktığından daha fazla beklemek istemedi. “ Ben uykucuyu çağırmaya gidiyorum.” Diyerek üst kata çıkıp Gözde’nin kapısına vurdu. Cevap gelmeyince bir kez daha vurup genç kızı uyandırdı. Gözde kafasını kaldırıp “Kim o?” diye sorduğunda Yiğit “Hadi kalk Eylül kahvaltıyı hazırlamış seni bekliyoruz.” diye söyleyip kendi odasına girdi. Arayan olabilir diye cep telefonunu alıp merdivenlerden inerken telefonu çaldı. Ekrana baktığında bilinmeyen bir numara gördü sabah sabah kimin arayacağını düşündü ama açmadan bilemezdi. “Alo” diye söyleyip karşıdan cevap gelmesini bekledi.
“Günaydın Yiğit inşallah uyandırmamışımdır?”
Ses tanıdık geliyordu ama emin olamadı “Kiminle görüştüğümü öğrenebilir miyim?” diye sordu.
“Ben Tolga.”
Yiğit duyduğu isimle dondu kaldı. Kendini sıkarken elindeki telefon kıracak gibi oldu. ‘Hah birazcık sabrım kalmıştı onu da al tam olsun hayvan herif.’ diye söylendi içten içe. Sabah sabah bu adamın kendisini neden aradığını tahmin etmesi hiçte zor değildi. Dişlerini sıktı ve boğuk çıkan sesiyle “Kusura bakma tanıyamadım.” Diye tiksinerek konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI)
Dragoste(Göl Serisi-1 ve Göl Serisi-2 birbirinden bağımsız iki ayrı hikayedir.) Fırtınanın ortasında küllerinden yeniden doğmaya çalışan bir kadın, o külleri bir arada tutmaya yeminli bir adam. ................. Yiğit yedek anahtarları arabada unuttuğunu fa...