Mert'in Eylül den vazgeçmesine tek neden yine Eylül'dü. Çünkü onun canını kurtarmak için kendi canını feda etmişti. Şimdi aklındaki başka bir soru bunu yapması için nasıl korkutmuştu.
Aylardır aradığı kişinin kim olduğunu bilmeden öğrendiği bir şey varsa oda istediğini elde edene kadar pes etmiyordu. Serkan'dan öğrendiği ise insanları ikna etme konusunda çok iyi olduğuydu. Bu iki özelliğin aynı kişide olduğunu biliyordu ve Eylül'ü evden çıkmaya nasıl ikna ettiyse, arabaya binerken ifadesinin zorla olmamasının sebebi de aynıydı. Etrafındakilere istediğini iyi yada kötü kesin yaptırıyordu.
Öğrendiklerinde sonra öfkesi gözünü nasıl kör ettiyse ,emniyete gidene kadar iki kazadan kıl payı kurtuldu. Hatanın kendisinde olduğunu bildiğinden içten içe 'Eylül'ün sana ihtiyacı varken ölmek gibi bir çaban olamaz.' diyen sese kulak verdi. Daha sağlıklı düşünmeye başladığında ilk önceliğinin Eylül'ü o pisliğin elinden kurtarmak, ikincisi de gördüğü ilk yerde böcek gibi ezmek olacaktı.
Ama nasıl olduysa hiçbir yerde yoktu. Telefonuna erişilmiyor adres gösterdiği yerde kalmıyordu. Dün den beri de haber alamıyordu. Eylül'e zarar verip kaçma ihtimalini düşündükçe korkuları tavan yapıyordu.
Eylül'ün resmen hayatını mahvetmişti ve etmeyede devam ediyordu. Kocasını öldürmüş , onun yüzünden bebeğini kaybetmiş, korkunun ve acının en ağırını yaşatmıştı. Allah bilir şu anda ne durumdaydı. Düşündükçe panikliyor odaklanmakta zorluk çekiyorsu.
Mektuptaki şifreyi öğrendiğinden beri zaten yerinde duramıyordu. Eğer Arda mektubu görmemiş olsaydı kim bilir daha ne kadar aptal yerine konacaktı. Aslında öfkesi aptal yerine konmaktan çok gerçekten aptalca davranmasındandı. Aylardır zehirli bir yılan gibi etraflarındaydı. Kendine en çok bu yüzden kızıyordu. Gözde'yi kandırırken, Eylül'e arkadaşça yaklaşıp gerçek niyetini saklarken ve lordu zehirlediğinde hiç şüphelenmemişti.
Serkan'ın Eylül'ü kaçırdığını öğreneli koskoca beş saat geçmişti ve elinde nerede olduğuna dair küçük bir ipucu bile yoktu. Ümitle kalabileceği yerleri arıyorlardı. İlk olarak adres gösterdiği eve gitti, ama haftalar önce boşalttığını öğrendiğinde eli boş emniyete geri dönmek zorunda kaldı.
Hakan emniyette Serkan hakkında bilgi toplamak için kaldığında Şule de devredip ortadan kaybolduğu şirkete demir attı.
Hakan masa basında haber beklerken eline aldığı telefonla Yiğit'in arıyordu ki kapıdan girdiğini gördü. Göz ucuyla arkadaşını inceledi. Yaklaşık bir haftadır perişan bir haldeydi. Üzülsede elinden onu teselli edecek hiç bir şey gelmiyordu. Eylül'ü bulana kadarda düzelecek gibi görünmüyordu. Kulağındaki telefonun çaldığını duyduğunda kapatıp. "Bende seni arıyordum ne buldun." diye sordu.
Umutsuz bir ifadeyle "Taşınmış." olarak cevapladı. Bir umut "Sen ne buldun?" diye sordu.
"Telefona erişimi kapalı ve nerede olduğu hakkında hiçbir fikirlerimiz yok. Ayrıca sivil iki ekibi görevlendirip dedesinin ve annesiyle yaşadığı eski eve gönderdim bir şey çıkmamış."
"Düşündükce deli oluyorum daha dün benimle çalıp yaktığı arabayı görmeye geldiğinde Eylül için endişelenmiş gibi rol yapıp aptallığıma gülüyordu."
Hakan arkadaşının dikkatini dağıtmak için "Sence kendisini aradığımızı öğrenmiş olabilir mi." diye sordu.
Yiğit öfke ile kendini koltuğa bıraktı. "Artık hiçbir şeyden emin olamıyorum. O piç kurusu her zaman bizden bir adım önde oluyor."
"Ümidini kaybetme Eylül'ü o hayvanın elinden kurtaracağız."
"İnşallah kardeşim." dedi ve masanın üstündeki dosyalara bakıp " Annesinden bir bilgi alabildik mi?" diye sorup cevabını bekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI)
Romansa(Göl Serisi-1 ve Göl Serisi-2 birbirinden bağımsız iki ayrı hikayedir.) Fırtınanın ortasında küllerinden yeniden doğmaya çalışan bir kadın, o külleri bir arada tutmaya yeminli bir adam. ................. Yiğit yedek anahtarları arabada unuttuğunu fa...