Kafenin çıkışına doğru ilerlerken 1 saat önceki çarpışmayı hatırladı. Ara sıra girişe bakıp geri gelmesini ümit etmişti, ama geri dönmedi. Cebindeki kolyeyi çıkarıp göz hizasına getirip salladı. “Beyaz güvercin seni daha fark etmedi demek.”
Biraz önce çarpıştığı kadının adını bilmediği için beyaz güvercin diye hitap etmeyi tercih etmişti. Kolyedeki güvercin ona çocukken odasın camına gelen güvercini hatırlatıyordu.
Beyaz güvercini beslemek için camın önüne su ve buğday taneleri bırakırdı. Ne zaman yaklaşmaya kalksa hemen uçup gider uzun sürede gelmezdi. Kadına bu adı takmasının nedeni, bir güvercin kadar ürkek ve asil bir duruşa sahip olmasından kaynaklanıyordu. Yaşadıklarına inanamıyordu.
İstese küçük bir araştırmadan sonra dosyanın üzerindeki şirketin amblemiyle adresine giderek kapıda biraz bekler sonrada beyaz güvercine kolyesini verebilirdi.
Ama şimdi işe gitmesi gerekiyordu zira masanın üzerinde bekleyen bir sürü cinayet dosyası vardı. Bütün işleri Hakan ve Şule’ye bırakmıştı şimdi kendisine ne kadar kızdıklarını tahmin edebiliyordu. Bir saate gelirim demişti şimdiden 1 buçuk saat olmuştu.
Yarım saat sonra cinayet büro amirliği bölümündeki masasına oturup üzerindeki dosyaları gözden geçirmeye başladı. Dosyada bir kadını sokak ortasında vurarak kaçan adamın görgü tanımlarında çizdirdikleri robot resme bakıyordu. Adam büyük ihtimalle sevgilisiydi birkaç kişi tartıştıklarını ifadelerinde anlatmışlardı. Elinde tuttuğu resme bir kez daha göz attı. Adamı çizen kişi gerçekten iyi iş çıkartmıştı.
Kendisi de kolyenin sahibini sanki elindeki resim gibi aklına kazımıştı. Kadına kolyesini vermek için yüzünü hatırlaması gerekiyordu. Aklından genç kadını yanlış hatırlayabilirim diye bahaneler üretmeye başladı. Sanki öyle bir ihtimal vardı da. Yaptığının akıl dışı olduğu bir gerçekti yine de kendine engel olamadığı bir yanı vardı.
Masasından kalkıp robot resim çizen polislerin yanına gidip “Robot resmi çizdirmeliyim birisi benim odaya gelsin.” diyerek odasına geri döndü. Hakan ve Şule’nin gitmesi büyük şanstı. Zaten onlar varken yapacağı şeye asla cesaret edemezdi.
Masasında yerine alırken Mehmet de odaya girmiş kendisine verilecek emri bekliyordu.
Yiğit oturması için işaret etti. Masanın önündeki tekli koltuklardan birine geçtiğini gördüğünde de “Bu özel bir çizim o yüzden resmi olmadığından aramızda kalacak.” diyerek sert bir dille uyarısını yaptı.
Mehmet gözleri irileşmiş ve amirinin emirlerine itaat ettiğini belirtmek için başını salladı.
Karşısında ki koltukta oturan polis memuruna bir ressamın en güzel resmini anlatır gibi aklındakileri tek tek anlatmaya başladı. Beynine çizdiği beyaz güvercinin yüzünün bütün özelliklerini tarif ederken sanki canlı örneği karşısında duruyordu. Öyle ki anlatırken ifadesindeki değişikliği memur tebessümle karşılık vererek Yiğit ilk gözlerinden başlayarak anlatmasıyla çizmeye başladı. Yiğit’in aklında en çok gözleri kalmıştı ve en çok gözlerine değindi. Mavi rengi mi yoksa hüznü mü daha çok etkilemişti kendisini bilemiyordu. Sonra kaşları ardından burnu ve dudaklarını çizdirdi. Resme baktığında, yavaş yavaş oluştuğunu görebiliyordu. Saçlarını, çenesini bütün ayrıntılarla resmin anlatımını bitirdi. Son bir şey kalmıştı cebinden çıkardığı kolyeyi memura gösterip “Şimdi sıra bunda bunu da boynuna çizersen tam olacak. “ dedi ve kolyeyi eline verdi.
Mehmet kolyeyi de çizdikten sonra kalemi sehpanın üzerine bırakıp hata var mı diye inceledi. Hafif bir gülümseme ile Yiğit’e uzattı. “Komiserim bence bu bayan büyük bir hırsız olmalı.” Diye söylediğinde yüzündeki tebessüme bir türlü engel olamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI)
Romance(Göl Serisi-1 ve Göl Serisi-2 birbirinden bağımsız iki ayrı hikayedir.) Fırtınanın ortasında küllerinden yeniden doğmaya çalışan bir kadın, o külleri bir arada tutmaya yeminli bir adam. ................. Yiğit yedek anahtarları arabada unuttuğunu fa...