Seni almaya geldim.

153 22 0
                                    

Her geçen gün ümitleri biraz daha tükenmişken,  bunca zaman Serkan’dan en ufacık bir şüphe duymamıştı. Eylül’ü koruyayım derken aradığı adamı arkadaş diye evime almasının öfkesi içinde tazeydi. Hayatı boyunca hiçbir zaman sakin bir yapıya sahip olmamışdı. İşi gereği her zaman gözü karaydı,  ama şimdi yaşadıkları gözü karalığı geçmiş damarlarını saran öfkenin esir olmuştu.

Silahını son kez kontrol etti ve Hakan'a baktığında onunda aynı şeyi yaptığını gördü. İkiside hazırdı ve doğru zamanın gelmesini bekliyorlardı. 

Eylül eğer yatağın diğer kısmına zeytinle Yunanistan yazmasaydı telefon sinyalinin geldiği yere doğru gidip bir kez daha Serkan'ın kazanmasına izin verecekti. İşte o zaman sevdiği kadını bulma umutlarıda sonsuza kadan hayal olarak kalacaktı.

Şimdi yapması gereken son şey Eylül'ü kurtarıp yaralarını sarmasına yardımcı olmaktı.

Sahil güvenlik  göçmen bahanesiyle arama yaparken bir taraftan da  Serkan’ın dikkatini dağıtmaya çalıştıkları sırada telsizle gemiye "Burda herşey yolunda." diye haber verdiler. Duydukları anonsla Yiğit ve Hakan teknenin arka bölümüne gizlice  ayak bastı.

Kendini göstermeden uzaktan izlediklerinde Yiğit'in gözleri günlerdir hasret kaldığı kadına takılıp kaldı. Öyleki dünya durmuş geriye sadece o kalmıştı . Günlerdir hasretti ve hayaliyle yaşıyordu. Şimdi kanlı canlı karşısındaydı. Elinde olsa yanına gidip 'Seni almaya geldim.' derdi. 

Ne konuştukları duyulmuyordu ama Serkan'ın keyfi yerinde görünüyordu. O an gülen suratını dağıtmak ve Eylül'ün belinden sarılmış eli kırmak için can attı. Ona dokunduğunu gördükçe sabrıda kaynayan volkan gibiydi. Öyleki damarlarında ki kanın hızlanmasıyla mantık denen duyguyu denizin derinliklerine göndermişti.

Öfkesi gözünü bir kez daha kör etti. Hakan arkadan biraz daha beklemeleri gerektiğini söylerken Yiğit harekete geçmişti bile. 

Şimdi tek istediği Eylül’ü o pisliğin elinden almaktı. Yavaşça arkasından yaklaştı. Oysa Eylül yanından biraz olsun uzaklaşsa icabına bakmak daha kolay olacaktı.

Dikkat çekmeden arkasına doğru ilerledi. Ne kadar ses çıkarmamak için yavaş adımlarla yaklaşsada Serkan karşısındaki camda Yiğit'in  yansımasını gördüğünde göz göze geldiler. Sahil güvenliğe aldırmadan gömleğinin altındaki silahı çıkarıp bir anda Eylül’ün kafasına dayadığında herkes şaşkın ve korkmuş genç kadına bakıyordu.

Eylül ise namlunun soğuk metalini hissettiğinde ölü yada diri bir umut kurtulacağına inandı. Korkuyordu ama Serkanla geçirdiği zamanlar kadar değil. Aklından kurtulmak varken bir saat içinde telefonla konuşmazsa Yiğit hayatta olmayabilirdi. Hiç istemesede Serkan'ın  hayatta kalması için dua edecekti. Kendisini düşünmeyi bırakıp Yiğite odaklandığında duyduğu "Bırak pislik onu." diyen sesle kalbi hızla atmaya başladı. Onun sesiydi yaşadıklarının gerçek olmadığını düşünüp kalbinde bir burukluk oldu. 

Yiğit camda yansımasını gördüğünde saklanmak için fırsatı olmamıştı. Elyülün basına dayanan silahı gördüğünde ilerlemeyi bırakıp kanı damarlarında  dondu. Ayaklarının dermanı gitti ve silahı tuttuğu el gücünü kaybetti. 

Görevlilerde silahlarını çekip Serkan’a çevirdiklerinde herkes ne yapacağını bilemedi.

Hakan bir an Yiğitin yaptığından dolayı iyi bir azarlamak istedi. Ama onun yerinde kendini koyduğunda sevdiklerinin tehlikede olduğunu görse öfkeden gözünün dönmesinin normal olduğuna karar verdi. Ve dikkati kendi üzerine çekmek için “Buradan kurtulmanın imkanı yok teslim ol “dedi .  

SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin