Beni bırakmana dayanabilirim ama acı çekmene dayanamam.

232 29 5
                                    

Gece saat 23:10 olmuştu ve hiç kimse zamanın nasıl geçtiğini fark etmemişti. Eylül salondaki bardakları toplarken Yiğit ve Gözde mutfakta cevapsız telefonlar hakkında konuşup  “Pazartesi emniyete yanıma gelip şikayet dilekçesini imzalaması gerekiyor. Resmî olursa daha sağlıklı bir yol izleyebiliriz ve oluşacak herhangi bir suç teşkil ettiğinde yakalamamız daha kolay olur.” Diyerek bir kez daha hatırlatmak istemişti. “Pazartesi mutlaka gelmelisiniz.” 

Gözde’de tehlikenin farkındaydı ve arayanı yakalayana kadar arkadaşı rahat bir nefes alamayacaktı. “ Tamam ben Eylül ile konuşup geliriz zaten söylemiştim oda bunu istiyor.” Diye belirtti.

Yiğit “Bende yarın Mert in telefon sinyalinin geldiği ormana bakmaya gideceğim.” Dediğinde arkasından  gelen gürültüyle ikisi de sesin geldiği yöne başlarını çevirince kapıda bekleyen Eylül ü gördüler. Yüzünde ki ifade yerdeki tepsiye ve kırılan bardaklara bakılırsa her şeyi duyduğunu gösteriyordu. 

Gökhan’da koşarak salondan gelip meraklı gözlerle “Herkes iyi mi?“ diye sordu. Gözde abisinin daha fazla meraklanması ve Eylülün başından geçenleri öğrenmemesi için alıp salona götürdü.” Sorun yok tepsiye çarptım.” Dedi ve Yiğit’in Eylül’e açıklama yapması için ikisini baş başa bıraktı.

Eylül yerde ki kırıkları toplarken "Bardaklar için özür dilerim birden sizin Mert hakkında konuşmanızı duyunca istemeden elimden kaydı.” diye kendini ifade etmeye çalıştı.

İkisi de kırılan cam parçalarını toplarken Yiğit “Özür dileyecek bir şey yok.  Mert konusuna gelince Gözde bir süre önce gelip olanları anlattı. Sana yardım etmeye çalışıyordu ona kızma senin için çok endişeleniyor.” Diye açıklama gereği duydu. Gözde’nin zor durumda kalmasını istemezdi.

Eylül arkadaşının desteğiyle bir kez daha mutlu olurken kendi için fazlasıyla endişelendiği içinde huzursuzdu. “Gözdeye nasıl kızabilirim. Aklımın ucundan bile geçmez öyle bir şey.” Derken birden sıçradı ve yüzünü ekşitti. Yerdeki cam parçalarını toplarken birisi eline batmıştı.  

Yiğit endişeli bir ifadeyle “İyi misin?” diye sordu.

“Küçük bir kesik.“ dedi ve elini lavaboda yıkarken genç adam dolaptan yara bandı çıkarıp üzerindeki jelatini çıkarttı. " Elini suyun altına tutma daha çok kanar." diyerek yandan bir peçete alıp yaranın üstüne bastırmak istedi.

Eylül elindeki peçeteye uzanıp teşekkür etti. Kan duruncada Yiğit yarayı sarmak istedi ama Eylül bir kez daha teşekkür edip yara bandını aldı. İçindeki yarayı nasıl saklıyorsa parmağındaki yarayı da sakladı. Küçük bir yaraydı ve insanların kendisi için endişelenmesini istemiyordu. Bu huyu ailesini kaybedip etraftaki insanların acıyarak bakmasına karşı oluşturduğu bir gizleme yoluydu. Yara bandını işaret parmağına sardı ve merak ettiği soruyu dile getirdi. “Gözde size neler anlattı?” diye sordu. 

Yiğit "Telefonla rahatsız edildiğini ve eşini aradığını söylediğini anlattı." dediğinde terk edilme konusunu açmak istemedi. “Gözde bir kaç gündür eşinin kaybolduğunu ve yerini bulunca sana her şeyi  anlatacaktı.” Diyerek genç kadının tedirgin olup uzaklaşmasını istemediğinden ortamı yumuşatmak istedi.

Eylül’ün yüzündeki endişenin yerini merak aldı “Mert’in yerini buldunuz mu?” diye sordu.

“Galiba evet ama tam olarak emin değilim.”

“Lütfen nerede olduğunu söyleyin bir an önce onu görmeliyim.” dediğinde sormak istediği bir sürü soruya cevap bulmalıydı. Aklında yaptıkları için onu affetmek gibi bir düşüncesi yoktu. Ama başının dertte olduğunu hissediyordu ve telefonla kim tarafından rahatsız edildiği öğrenmek istediği sorulardan bir kaçıydı.

SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin