Acaba kaybolduğumu ne zaman fark ederler, belkide şu anda kapıma dayanmışlardır.

120 21 3
                                    

Eylül gözlerini açmakta zorlanırken ellerini ve ayaklarını hareket ettiremediğini anlaması uzun sürmedi. Yattığı yerde bir süre bağlı olan ellerini çözmenin bir yolunu aradı fakat plastik kelepçeydi ve çırpındıkça bileklerinde oluşan izler canını yakıyordu. Dişleriyle belki bir şeyler yapabilirdi elleri önden bağlı olsaydı ama elleri arkadan bağlıydı.

Gözlerini her açtığında beyni çatlayacak gibi ağrıyordu. Korkuyordu başını kaldırıp etrafına bakmaya. Halbuki günlerdir kendini bulunduğu durum için hazırlamıştı. Gittiği günden beri  Mert’in başına açtığı belaların sebebini ve peşini bırakmamak taki inatlarının nedenini öğrenecekti. Aklında iki olasılık vardı, adamların ellerinde ya can verecekti yada bir yolunu bulup kaçacaktı. Her ikisinede razı olduğunu sanarken gözünün önüne Gözde ve Yiğit’in görüntüleri geldi. Acaba kaçırıldığı  fark etmişler miydi? Bir an Yiğit’in sesi kulaklarında yankılandı. ‘Aptal kadın beni dinlemedin, başına açtığı belalara bak.’   Oldu. Aslında ses Yiğit’e aitti ama sözler kesinlikle kendi düşünceleri idi.

Başını koyduğu yerde burnuna sızan küf kokusu ciğerlerine ulaştığında midenin bulanmasıyla nefes almakta zorlandı. Kısa kısa aldığı nefeslerle bulantısını  durdurmaya çalıştı.

Bulunduğu yer o kadar karanlık ve sessizdi ki nerede olduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. 

Doğrulup gözlerinin karanlığa alışması için bir süre bekledi. Yavaş yavaş etraftaki eşyaları seçebiliyordu artık. 

Neredeydi en son hatırladığı Serkan arabasında bir sorun olduğuydu. Arızanın nedenini öğrenmek için dışarı çıkmış motor bölümünü kontrol ediyordu. O arabayla uğraşırken kendisi de zaman geçirmek için çantasındaki telefonu alıp arayan var mı diye kontrol ediyordu.

Ekrana baktığında iki cevapsız arama gördüğünü hatırladı. İkisi de Gözde’ye aitti. Sürprizi bozmamak için aramak ve aramamak arasında kalmıştı. Bir süre ne yapması gerektiğini düşündüğün de mesaj atmanın daha iyi olacağına karar verdi. Aklına gelen ilk şeyleri yazmaya başladı. 'Canım aramışsın duymamı.' dikkatini yazmaya okadar vermiştiki parmakları açılan kapı sesiyle tuşların üzerinde kaldı. Karşısına baktığında kaput açık olduğu için Serkanı göremiyordu.

Başını çevirmesine fırsat bulamadan burnuna  kapanan ele karşı koyma çalıştığını hatırlıyordu. Zaten gerisi yoktu. Kendisini ıssız bir yere kapatmışlardı ama ya Serkan o neredeydi. Bulunduğu yer karanlıktı ve her an köşeden biri çıkacak gibi hissediyordu. Aklından geçenlerle korku bütün bedenini esir aldı. Korkudan titremesine engel olamadı. Evet korkuyordu ama korkusu daha çok Serkan içindi. Acaba kendisini kaçıranlar onu da kaçırıp bağlamış olabilirler miydi. Daha kötüsünü düşünmek bile istemiyordu. Yakınlarda olabileceğini düşünerek bir kaç kere  “Serkan” diye seslendi ama etraftan hiç bir ses gelmedi. Bu durum iyi mi yoksa kötü müydü. İçini saran sızıyla istemesede derin derin nefes aldı. Nasıl bir aptallıktı peşindeki adamları yakalatmak için tek kalmaya karar vermişti. Şu anda en büyük korkusu kendi yüzünden masum insanların canının yanmasıydı. Şimdiyse korktuğu başına gelmişti. Değersiz canı yüzünden kimsenin acı çekmesini istemiyordu. 

Yatar pozisyonda gücü elverdiği kadar başını kaldırdı ve  nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Bir yatak vardı ve şu anda onun üstündeydi, küçük bir lavabo ve klozet etrafta başka hiç bir şey yoktu. Kendini mahkum gibi hissetti buna en büyük neden de kapının olduğu yerde demir parmaklıkların olmasıydı.

Şimdilik hayattaydı ve hala bir umudu vardı. İçinden dua ediyordu eğer Serkan'a bir zarar vermesinler diye. Belkide korktugu gibi olmamış sadece kendisini kaçırmışlardı. Serkanın hayatta ve bulmaları için polise gitmiş olma ihtimaline sığınmak istiyordu. Birde Yiğit ile Gözde vardı. Birisi mutlaka yokluğunu  fark edecekti. Gerçi Yiğit’in aramayacağını biliyordu. Geriye bir ihtimalde Gözde kalıyordu. Aradığında telefonu açmadığımı görüp yardım etmesi için Yiğiti araması gerekecekti. 'Acaba kaybolduğumu ne zaman fark ederler, belkide şu anda kapıma dayanmışlardır.' diye umut etti.

Telefonun nerede olduğunu düşündü. En son Gözdeye mesaj yazıyordu, arabada düşürmüş olmalıydı. Ya çantası neredeydi, Yiğit'in verdiği diğer telefondan yerini bulabilirlerdi. 

Düşünmek ve umut etmekten kafayı yiyecekti her zaman olduğu gibi Yiğit yine haklı çıkmıştı. Aramaların kesilmesi sadece planlarının bir parçasıydı. 

Çok korkuyordu. Gücünün yettiğince bağırmayı düşündü ama gelecek olanları ne kadar geç görürse o kadar iyi olacaktı. Bu nedenle uzun bir süre sessiz kalmaya karar verdi. Belkide uyuyor numarası yapmak daha iyiydi. En azından başındaki beladan kurtulana kadar, gerçi kurtulabilecek miydi o da ayrı bir konuydu. Bulundugu yere bakılırsa pek mümkün görünmüyordu. Geriye tek umudu Yiğit'in kendisini bulmasıydı.

Bekleye bekleye uykusu geldi etrafta iyice kararmaya başlamıştı. Kendini uykunun kollarına bıraktığının farkında bile olmadı.

SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin