Lütfen aç gözlerini ve bana özür dilemem için bir şans ver.

217 24 4
                                    

Yiğitin gözleri etrafa bilinçsizce bakan kadında takılı kaldı. Öyle ki aklıda bir süreliğine devre dışı oldu dese daha doğru olurdu. Genç kadının hayran olduğu gözlerindeki maviliklerin kaybolup beyaza döndüğünü gördü ve kabustan uyanmış gibi ileri atıldı.

Eylül yaşadığı şokun etkisine daha fazla dayanamadı ve bedeni olduğu yere yığıldı.   

Yiğit bayılmak üzere olduğunu görse de geç kalmıştı. Yerde bilinçsizce yatan genç kadının yanına koşup dizlerinin üstüne düştü. Düştüğü yerde irili ufaklı bir sürü taş vardı. Kafasını yere çarptığını görmüştü. Yerinden kıpırdatmadan kafasında da kan olup olmadığına baktı. Etrafa bakıp ambulans aradı. Yaklaşık 10 dakika önce gittiğini hatırlayıp etrafta birilerine sesini duyurmak için yüksek sesle “Su” diye bağırdı. 

Şulede olaya şahit olanlar arasındaydı ama mesafesi daha da fazlaydı. Yanlarına doğru giderken Yiğit’in su diye bağırdığını duyunca etrafına bakındı.   Polislerin sıcak olduğu için getirdikleri şişelerden birini alıp koştu. Yanlarına gittiğinde şişedeki suyu eline döküp Eylül’ün yüzüne sürdü. 

Yiğit genç kadının kendine gelmediğini görünce yaşadığı panik daha da arttı. “Eylül kendine gel.” Derken sesindeki yakarışla etrafı bir sürü meraklı gözlerle doldu. Korkusunun aklını ele geçirmesine izin vermenin sırası değildi. Şehirden çok uzaktaydılar ve ambulansın gelmesini beklemek zaman kaybı olacaktı. ”Hakan” diye bağırdığında arkadaşı ne demek istediğini anlayıp Yiğit’ten önce gidip arabanın kapısını açtı.

Genç  kadını kucağına alıp kalabalığın arasından geçip arabanın arkasına yavaşça yatırdı. Kendi de arka koltuğa geçip Eylül’ün başını dizinin üstüne koydu uyandırmak için yanaklarına vurdu ellerini sıktı ama başaramadı.

O sırada Hakan’a arabayı hareket ettirmişti bile, ambulansı beklemenin uzun süreceğini ikisi de biliyordu. Araba olabileceği kadar hızla giderken şehrin içine yaklaştıkça trafik yoğunlaştı ve ilerlemelerine engel olduğunda Hakan polis lambasını tavana takıp arabayı acil durumlar için kullanılan  sağ şeride geçti. Elinden geldiği kadar hastaneye en kısa zamanda gitmek için çabalarken Yiğitte arkada Eylül’ü uyandırmamak için çaba harcıyordu.

Hastaneye yaklaştıkça Yiğit’i sakinleştirmek için sürekli iyi olacağını sadece bayıldığını söylüyordu. Aslında arkadaşını daha önce bu kadar korkmuş görmediği için o da ne yapacağını bilmiyordu. İyi olacağını söylemek dışında. Kabul etmek zor olsa da kendi de fazlasıyla korkuyordu düştüğü yerde kafasını taşa çarpmış olma ihtimali oldukça yüksekti. Aynadan genç kadının yüzünü görebildiği kadarıyla çok solgundu ve  uzun süredir baygındı. Yiğit’in uyandırmaya çalışmasına da tepki vermiyordu.

Yiğit huzursuzca yola baktı hastaneye nerdeyse varmak üzereydiler dizinde yatan kadına bakıp yüzüne düşen saçlarını geriye itti. Yüzünden kan çekilmiş teni bembeyaz olmuştu, dudakları da morarmıştı. Ters giden birşeyler vardı bunu görmemek imkansızdı. 

Kendine geldiğinde uzun süre toplanamayacağı kesindi. Kocasının öldüğünü öğrenen hangi kadının dünyası yıkılmazdı. Bu duruma neden olanların eninde sonunda cezasını en ağır şekilde vermeleri için elinden geleni yapmaya yemin etti.

Nerde ise yarım saatte hastaneye ulaşmışlardı. Acilin kapısına geldiklerinde Hakan peş peşe kornaya basarak dikkat çekmeye çalışıyordu ki başardı da. Hızlıca arabadan arka kapıyı açtığında Yiğit kendini dışarı attı ve bir türlü uyanmayan kadını kollarına alıp acilin girişindeki görevlilerin getirdiği sedyeye yatırdı.

Görevlilerin ittiği sedyenin arkasından sadece şok ,yalnızca bayıldı iyi olacak diyerek kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Kötü düşünürse kötü haberler gelecekmiş gibi kendini iyi  olacağına inandırmak istiyordu. Acilin kapısında beklemelerini söyleyen görevliyi dinleyip ileri gitmekten vazgeçti. O esnada Hakan kolundaki kanı fark etti. Yiğite eliyle işaret etti “ Bu nasıl oldu?” Diye sordu.

SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin