Eylül Korhan’ın üzerine geldiğini gördüğünde istemesede tetiği çekmek zorunda kaldıı. Vurduğu kişi kendisini canlı bir ölüye çevirsede yaptığından dolayı pişmandı. Bir insanın hayatına son verme düşüncesi bile kanını dondururken kurşun vücuduna girdiğinde çıkan kanın görüntüsü nerdeyse aklını kaçırmasına neden olacaktı.
Gözleri denize düştüğü yerde iken sesi fısıltı halinde çıkıp “ öl_ öldürdüm, be_ben öldür..." diye kekeleyerek sözlerin devamını getiremedi.
Yiğit gördükleriyle ne kadar içi yansada sağ salim karşısında durmasıyla rahat bir nefes aldı.
Kaçırıldığından beri ömründen ömür gitmişti. Aynı acıları bir kez daha yaşamaktan korktu. Gözlerini üzerinden bir saniye ayırmadan ayaklarının izin verdiği kadarıyla ilerledi. Korkuyordu gözlerini üzerinden çekmeye. Sanki başka bir yere baksa kayıp gidecekti ellerinden. Kaybettiği diğer yarısını geri bulmuştu.
Yanına doğru ilerledi iyi olmadığını bilse de yalnız olmadığını göstermek için karşısında titremesine son vermek için “Eylül iyi misin?“ diye sordu. Genç kadını hiç bu kadar perişan ve korkmuş görmemişti. Yaşadıklarından sonra nasıl teselli edeceğini bilmiyordu.
Elindeki silahı yere düşmüştü gözlerinin önünden kaldırmak için alıp beline taktı.
Eylül yaşlı gözlerle Yiğit'e bakıp bir kez daha “Onu öldürdüm.“dedi. Titreyen ellerini açıp sanki içinde onun gördüğü ama kimsenin göremediği bir şey varmış gibi “Öldürdüm.“ dedi. Ağzından sürekli aynı kelimeler çıkıyordu.
Yiğit kendine daha fazla işkence etmesine izin veremedi. Her şeyi göze alıp kendine çekti ve "Sen kendini korudun. Emin ol o it daha fazlasını hak ediyordu." diye söylediğinde kollarının arasındaki kadınımı yoksa kendini mi teselli ettiğini bilemedi.
Ne kadar sakinleştirmeye çalışsada bir işe yaramadı. Kendini o kadar çok sıkıyordu ki kollarını gevşetip yüzünü görebilmek için geriye çekildi. Korkudan rengi atmış ağlamaktan gözleri kan içinde kalmıştı. Ellerinin arasına yüzünü alıp baş parmağıyla gözyaşlarını sildi. ” Seni bir daha göremeyeceğimi sandım.“ derken biraz önce kendine engel olmamasından cesaret alıp tekrar sarıldı. Kalbi o kadar hızlı atıyordu ki Yiğit hissettiği ritim ve sıcaklıkla günlerin yorgunluğunu ve korkusunu unutuverdi. Sakinleşmesi için sırtında kısa dokunuşlar yaparken. ”Artık güvendesin. Sana zarar veremez." dediğinde Korhan'ın düştüğü yere baktı ' Bedenen kurtuldun ama ruhun kapatıldığı kafesten ne zaman kurtulacak. ' diye düşündü.
Sahil güvenlik tekneye yanaştığında kaptanı ileriye iterek bir yere oturttu. Gözüylede sürekli Eylülü izliyordu. Ne kadar teselli etmeye çalışsada başka bir şey gelmiyordu elinden. Biliyordu ki tek sorun Korhan'ı vurması değildi. Mert ölmüştü hemde kendisini korurken. Ve günlerdir yaşadıklarının birikimiyle belkide ağlaması ağlamamasından daha iyiydi.
Bir müddet sonra tekne elinde silahlı polislerle doldu. Ön sırada can dostu Hakan vardı. Yaşadığını gördüğünde yüzündeki memnuniyet gururlanmasına neden oldu. Olanlardan sonra sırtını dayayacağı sayılı kişilerden biriydi.
Hakan " Silah sesi duyduk Serkan nerde?" diye sorduğunda etrafa bakındı.
Yiğit öğrendiklerinden sonra "O piç Serkan değilmiş." yanıtını verdiğinde kulaklığın bir işe yaramamasına üzüldü.
Duyduklarının şaşkınlığıyla Eylüle takıldı gözleri "Anlamadım." diye açıklama bekledi.
" Bunca zaman Serkan zannettiğimiz kişi aslında dosyasında yıllar önce kaybolduğu sanılan ikiz kardeşi Korhan mış. Tahminlerime göre babası ayrıldığı kadın acı çeksin diye yalan söylemiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI)
Romance(Göl Serisi-1 ve Göl Serisi-2 birbirinden bağımsız iki ayrı hikayedir.) Fırtınanın ortasında küllerinden yeniden doğmaya çalışan bir kadın, o külleri bir arada tutmaya yeminli bir adam. ................. Yiğit yedek anahtarları arabada unuttuğunu fa...