Yiğit akşam yemeğinden kalkıyordu ki telefonun çaldığını duydu. Sehpanın üzerindeki telefonu eline aldığında ekranda görmeyi istediği en son isim vardı, açıp “Senin karınla vakit geçirmen gerekirken neden inatla beni arıyorsun?” sorusuna cevap bekledi.
Karşıdan önce bir kahkaha ardından da “Senin uyuz sesini duymak için aramadım.” Oldu.
Demir yarı ciddi bir tonda “Bazen o depodan sadece Yağmur’u kurtarmam gerektiğini düşünmeden edemiyorum.” Diye itiraf etti.
“Emin ol vicdan azabından ölürdün.”
“Uzatmada niye aradığını söyle.”
“Yağmur’la birlikte sana geliyoruz.”
Demir kuzeninin iyi olduğunu kendi gözüyle görmeden rahat etmeyecekti. Kaçınılmaz olanı kabul edip “ O zaman çabuk olun kızlar çayın altını yaktı.” Diye söyledi.
“Vay demek ata erkek rolüne girmiş Yiğit bey.”
“O çeneni dağıtmamı istemiyorsan saçmalama da çabuk ol.” Dediğinde telefonun diğer ucundan bir kez daha gülme sesini duydu. İlk tanıdığında bu adam ciddi biriydi ve bu kadar gülmüyordu. Evlendikten sonra bambaşka biri oldu çıktı ve bu durum Yiğit’i korkutmaya başladı.
“Birazdan ordayız.” Diyen adama cevap vermek yerine direk kapatma tuşuna bastı. İçinden ise ‘Galiba arkadaş seçiminde acele ettim.’ diye kendi kendine söylendi. Arkadaşı ne kadar sinirlendirmek için çabalarsa çabalasın bir türlü kızamıyordu. Hatta hoşuna bile gidiyordu. İşin doğrusu kendiside Demirden geri kalmıyordu.
Masayı toplamaya başlayan kızlara bakıp “Çayı fazla yapsanız iyi olur, misafirlerimiz geliyor.” Diye haber verdi.
Gözde ve Eylül bir kaç kere gelen Hakan ve Şule sandılar. Ama yine de emin olmak için Gözde “Kim geliyor?” diye sordu.
Hoşnut olmayan bir ifadeyle Yiğit “Huysuz kuzenin ve karısı Yağmur geliyor.” Diye yanıtladı.
Gözde Yağmur’u sadece düğün günü görmüştü ama Demir ile nişanlı oldukları dört ay boyunca ondaki değişimi hayretle izledi. Öyle ki Yiğit’in deyimiyle huysuz kuzeni tam bir kör aşık haline gelmişti. Hiç tarzı olmadığı halde Yiğit ve Arda'ya şakaya dayalı sözlü takılmalara bile şahit oluyordu. Anlaşılan yine Yiğit’i kızgın boğaya çevirecek bir şeyler söylemişti.
Yarım saat sonra zilin sesi duyuldu. Yiğit kapıyı açtığında yeni evli çiftin gülen yüzüyle karşılaştı. Misafirleri içeri davet ettiğinde kızlar hala ortalıkta yoktu.
Aslında takılıyordu, evlilik ikisine de yaramış gözlerinin içi gülüyordu. Hoş geldin dedikten sonra salona geçip kızların inmelerini beklediler.
Merdivenlerde ilk Gözde göründü ardından da Eylül üzerlerindeki günlük kıyafetleri çıkartmışlar ev sahibi olarak misafirlerini karşılayacak şıklıkta bir şeyler giymişlerdi. Yiğit bakışlarını Eylül’ün üzerinde biraz fazla tutmuş olacak ki Demir “Bu güzellikleri görmeyeli baya oldu.” diye konuştuğunda Yiğit öfkeyle arkadaşına baktı. Ama Demir hiçte oralı olmadan önce kuzenine sarıldı ardından da Yiğit’e bakıp “Sen Gözde’nin arkadaşı derken Eylül’den mi bahsediyordun? Diye sordu.
Yiğit duydukları karşısında şaşırmıştı yıllardır Gözde ve Gökhan’ı tanırdı. Eylül’ü yanlarında bir kez bile görmemişti eğer görmüş olsaydı unutmasına imkan yoktu. Bir birine hoş geldin diyen Demir ve Eylül’e bakıp “Siz birbirinizi tanıyor musunuz?” diye sordu.
Demir ,Gözde’ye bakıp “Bir ara ikisini yapışık ikiz sanmıştım.” Diye cevap verdiğinde söylediği söz herkesin gülmesine yol açarken Demir Yiğit’in anlattıklarını kavradığında yüz kasları öfkeyle kasıldı. Kocası tarafından terk edilip sonrada cesedini buldukları kişinin Eylül olmasına inanmak istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI)
Dragoste(Göl Serisi-1 ve Göl Serisi-2 birbirinden bağımsız iki ayrı hikayedir.) Fırtınanın ortasında küllerinden yeniden doğmaya çalışan bir kadın, o külleri bir arada tutmaya yeminli bir adam. ................. Yiğit yedek anahtarları arabada unuttuğunu fa...