Üçüncü günün sabahında doktor odaya girip ”Hastamız bugün nasıl bakalım.” Dedi ve kısa bir muayeneden sonra yüzü gülerek Yiğit’e bakıp “Artık hastamızı taburcu edebiliriz.” sözleriyle rahat bir nefes aldılar.Doktor nihayet çıkış kâğıtlarını imzaladığında Eylül'ün istediği olmuştu. Her fırsatta hastaneden çıkmak istediğini söylüyor fakat kimseye sözünü geçiremiyordu.
Eylül bu işin en çok Yiğit’i sevindireceğini düşündü. Çünkü hastanede kaldığı süre boyunca geceleri koltukta oturup uyuduğu zamanlarda da boynunun tutulduğunu görüyordu. O kadar inatçı biriydi ki ısrarlarına rağmen gitmiyordu.
Aslında akşamları neden ısrarla kaldığını anlamıyordu. Tehlikede olduğunu güvenliği için kaldığını söylüyordu ama hastanede başına ne gelebilirdi ki. Hemşireler sürekli kontrole geliyorlardı. Odanın bulunduğu katta hastanenin kendi güvenliği vardı, odasına da çok yakındı. Birkaç kere Gözde’ye buna gerek olmadığını kendini çok iyi hissettiğini ve kimsenin kendisi yüzünden huzursuz olmasını istemediğini anlatmaya çalıştı ama kimse sözlerini dinlemiyor bildiklerini yapıyorlardı. Sonuçta refakatçi olacak kadar yakın birisi değildi, yabancı bile diyebilirdi.
Yaşadıklarından sonra kimsenin acıması ve kendi için düzenlerini bozmalarını istemediği için bir an önce hastaneden çıkıp evine gitmek istiyordu. Ama kendi bunları düşünürken Yiğit’in planlarından haberi yoktu.
Doktor odadan ayrıldıktan sonra Yiğitte peşinden çıkmıştı. Yarım saat sonra elinde kağıtlarla odaya girdi ve genç kadına bakarak “Buradan kurtulmak istiyor musun istemiyor musun?” diyerek elindeki kağıtları salladı.
Evet istiyordu elinden gelse gözlerini açtığı ilk dakikadan itibaren hastanede olmak işkence gibiydi. Belki bedenen iyiydi ama ruhen bulunduğu oda yaşadıklarını tekrar tekrar hatırlamasına neden oluyordu. Evine gitmek istiyordu anılarının olduğu yere. Mert'in varlığını kokusunu sesini en çok orda hissediyordu. Bir anda aklı ister istemez bıraktığı mektuba gitti. Orada yazanlar için günlerce yaşadığı acılar canlandı gözünde.
Neyse ki hazırlanıp çıkmak çok vakit almadı. Odadan çıkıp arabaya binene kadar tekerlekli sandalyeye binmesi için tehdit eden başında üç tane gardiyan vardı. Gözde zor zamanlarda yanından bir an bile ayrılmayan vefalı dostu onun hakkını nasıl ödeyecekdi. İyilik meleğim diye geçirdi içinden ve yine Gözde sayesinde Serkan geçmişten bu güne tekrar hayatına giren ve hastaneye her gün elinde kır çiçekleriyle gelip yüzünü güldürmek için çaba sarf eden en eski arkadaşı. Zamanın bir insanı bu kadar değiştirmesi mümkün mü diyenlere Serkan’ı gösterip mümkünmüş demek isterdi. Özelliklede Gözde’nin genç adama bakışlarını yakaladığında aralarındaki arkadaşlığın ileride iyi bir çift olmalarını dilemekten başka bir şey gelmiyordu elinden. Çünkü biliyordu biricik arkadaşı iyilik meleği her şeyin en iyisini hak ediyordu.
Yine Gözde onun sayesinde Yiğit’i bunca eziyeti çeken adamı tanımıştı. Sürekli etrafında dolanıyor her şeylerine koşturuyordu. Olmadığı zamanlarda da arayarak bilgi alıyordu. Bunun en büyük nedeni de başına gelen talihsizlik için kendini suçlamasıydı. Eylül ne kadar hatanın kendisinde olduğunu anlatsa da keçi gibi de inatçıydı. Her şeye koşturup yanında kalarak kendini heba ediyordu. İki gündür işe de gitmiyordu. Nedenini sorduğunda sarılı elini kaldırıp rapor aldığını söylemişti.
Artık bu üç gardiyan hayatında büyük yer ediyordu ama anlamadıkları yalnız kalmak için yanıp tutuşuyordu. Yalnız kalmalıydı içini kavuran bu ateşi gözlerinde biriken yaşlarla biraz olsun soğutmalıydı.
Artık yapacak bir şey yoktu. Bugün hastaneden çıkıyordu ve dün yaşadıklarını unutmak istiyordu. Yiğit’e gelen telefon artık her şeye son noktayı koymuştu. Telefonda konuşurken birden odadan çıkıp yarım saate yakın kaybolması her şeyi anlatıyordu. Şimdi fark ediyordu ki genç adam vereceği haber için kendini hazırlıyordu. Görünen o ki dışarıda geçirdiği süre sakinleşmesine yetmemişti. Kapıdan içeri girdiğinde yüzü kireç gibiydi, kimseyle göz teması kurmamak için büyük çaba harcaması da birkaç günde daha iyi tanımasına yetmişti. Kaçması daha çok dikkat çekmesine neden olmuştu. Beklenen zamanda yaklaşmaya başlamıştı belki de gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENİN İÇİN (AŞKIN SINAVI)
Romance(Göl Serisi-1 ve Göl Serisi-2 birbirinden bağımsız iki ayrı hikayedir.) Fırtınanın ortasında küllerinden yeniden doğmaya çalışan bir kadın, o külleri bir arada tutmaya yeminli bir adam. ................. Yiğit yedek anahtarları arabada unuttuğunu fa...