Sizleri beklettiğim için ve daha fazla bekleyemeyeceğinizi fark ettiğim için bölümü iki part şeklinde atıyorum. Önden bunu okuyun. İsteme kısmıda hemen 2.partta gelecek.
Oy verir ve yorum yaparsanız sevinirim..
İyi okumalar 🧡
Gökyüzüne bakıp içini döken, orada kendine bir yıldız seçip dertleşen bir kızdım ben. Her gece baktığımda o yıldızı, yıldızları aynı yerinde görmek mutlu ederdi beni.
Derdimi, günümü, duamı, dileklerimi gökyüzüne bırakırdım.
Şehrin ışıklarını izlemek gece karanlığında hep haz verir bana. Binlerce hayat önümde parıldar durur.
Uzunca bir nefesi bırakırken arabanın camını açtım. İkimizde oldukça sessiz bir şekilde ailemle yemek yemeğe gidiyorduk. Aramızdaki sessizlik uzun zamandır bozulmadığı için büyüyerek kelimelerimizi yutmuş gibiydi. O da bende tek kelime etmiyorduk.
Bu sefer güvenlik önlemi daha sıkı ve daha kalabalık gidiyorduk. Önümüzde arkamızda araba vardı. Yola çıkmadan öncede herkes arabasına yerleşirken adamların bizi diğer yollardan da takip edeceklerini duymuştum. Elbette bu önlemlerin benim için olduğunu tahmin etmek zor değildi. Karan bu tarz şeylerden korkmuyorken endişesi tedbiri benim içindi.
"Çok sessizsin." kollarımdan tutup beni içine çeken sessizlik birden kayboldu ve etrafta gri dumanlar çizerek yok oldu. "Dalmışım." diyerek bakışlarımı ona kondurdum.
"O gün giderken çok heyecanlıydın. Şimdi değil misin ?" dedi. Sorusu içimi ezdi. Değildim. Heyecanıma kan sürülmüştü. Uygarın o halinden sonra bu yemek için heveslenmek bana aç ve üşümüş bir evsizin önünde yemek yiyerek kahkaha atmak gibi geldi. Sanki bunun bir bedeli olurmuş gibi, başımıza yine kötü bir şey gelirmiş gibi..
Annem ve babamı bu sabah arayarak Karanla böyle bir yola gireceğimizi telefonda söyledim. Evet böyle bir haberi telefonla verdim. Bu yemek de onların Karan'ı tanıması içindi, tanışmaları içindi. "Heyecanlı mıyım bilmiyorum. Değilim sanırım." dedim.
"Keşke ben o gün daha çok önlem almış olsaydım. O gün heyecanlıydın ve gülüyordun. Şimdiyse öylesine gidiyor gibisin." dedi. Nefesim içimde bir yerlerde takıldı. Küçük bir oğlan çocuğu dolu gözleriyle düştüğü dizini üfledi, canı acımasına rağmen yanına kimseyi yaklaştırmayarak ağlamamak için dişlerini sıkarken düştüğü için de sinirliydi.
"Hayır öyle değil." dedim son çırpınışlarımdı bunlar. Onunda moralini bozmak istemiyordum ama söyledikleride doğruydu.
"Aklım Uygarda o yüzden duruldum."Hiçbir şey söylemeden hafif bir baş hareketiyle arabayı sürmeye devam etti. Neden içim eziliyor gibi hissediyorum..
"Karan.." dedim koltukta ona dönerek. "O gün olanlar senin yüzünden değil. Kendini suçlama. Bilsen engel olmaz mıydın ?"
"Elbette olurdum." dedi. "Olacağını bende biliyorum. İzin vermezdin sen buna." dedim elimi elinin üstüne koyarak. Direksiyonu oldukça sıkı tutuyordu, parmak boğumları bembeyaz olmuştu. Parmaklarımı parmaklarının arasından geçirerek okşadım. "Bugün gitmeyelim istersen." dedim ikimizinde moodu düşmüştü. "Arar söylerim ben ilk kez iptal etmiyoruz sonuçta." dedim. Ve o an pişman oldum. Karan'ın yüzü daha da asıldı.
Sessiz kalarak oturmaya devam etmeyecektim. Biz birlikteysek ve bu olanların başımıza yine gelme ihtimali varsa her seferinde böyle dağılamazdık. Birbirimizi yıpratmamalıydık. Karan'ın kadını olmak da böyle bir şey sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE
Teen FictionKaran Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey vardı. Onu alarak buz tutmuş kalbinin en güzel köşesine saklamak, gülümsemesiyle çıkan güneşte ısınm...