Duygu durumunu yansıtamama, her olay ve ayrıntıyı içinde yaşama.
Edilen ufak bir söz, sinir bozucu bir tonlama ve cümle. Öfke ve sarsıcı mide ağrıları getiriyor.
Patlayamamak, dışarıya duygu durumunu yansıtamamak içinde yaşamak ve dışarıya en ufak bir duruş sergileyememek mide ağrımın daha da büyümesine sebep oluyor.
Vücudum daha da hassaslaşıyor. Kumaşla ufak bir temas derimi kopartıp atmak istercesine kaşımama sebep oluyor. En ufak bir ses sinir bozucu bir hal alıyor ve etrafımda ki eşyalardan hırsımı çıkarma fikri baş gösteriyor. Hayır hırsımı çıkarmak değil bu rahatsız edici duygu durumunu beslemek istiyorum. Daha da artsın daha da sinirleneyim...
Nefes alışverişimde başlayan düzensizlik kalbime, kalbim göğüs kafesime hoş olmayan bir his bırakıyor.
Tam şuan sana çok ihtiyacım var. Enseme, tenime değen saçlarım bile sinirimi bozarken sakince, öylece hatta öylesine oturmak o kadar zor ki.
Ki biz benim saçlarımı çok severdik.
Ben hala seviyorum peki ya sen ? Hala seviyor musun ? Saçlarımı yani.Çok ihtiyacım var işte şuan sana niye gelmiyorsun. Daha ne kadar beklemem gerek. Sen bensiz nefes alamıyordun be adam yalan mıydı ? Hayır. Bu kabul edebileceğim bir seçenek değil. Yalan olsa anlardım ki ben. Gözlerinden anlardım.
Yemin ederim kimsenin hem bu kadar gelmesini hemde gelmemesini hiç istememiştim.
Ama kötüyüm işte çıkıp gelsen ya. Biraz göğsünde yok yok biraz boynunda soluklansam. Biraz dinleneyim çok yorgunum. Sana anlatacak da çok şeyim var ama bekleyebilir. Ben çok bekledim çünkü. Hala da bekliyorum.
Çokta uykum var. Kimselere demiyorum ama güzelce uyumayı o kadar özledim ki.
Birde gülmeyi. Eskiden, yanaklarım büyük olduğu için çok gülünce hemen ağrımaya başlarlardı.
Şimde ne yanaklarımın büyüklüğü kaldı ne de kahkahamdan ağrıması. Göz yaşlarımı silerken hissediyorum varlıklarını sadece.Gel artık olur mu... Ya da gelme.
Ama yemin ederim çok ihtiyacım var. Zorda olmasam istemezdim çünkü hala biraz da olsa gururum kaldı, sanırım...
Bu ruh halimden çok sıkıldım, kendimden, bu perişan halimden.
Sen olsan hemen deva olurdun bana derdime çare.
Yine beni kollarınla kuşatsan, güvenli sınırımı çizsen hiçbir şeyim kalmazmış gibi...Kalır aslında ama göstermeye niyetim yok.
Merak ediyorum kokun değişti mi. Benim değişti mesela. Sakalların uzadı mı ya da farklı bir şekil verdin mi ? Ya senin saçların... Nasıl duruyorlar acaba şimdi. Ben en çok yanları düzgün orta kısmında hafif dağınıklık olan halini seviyorum-seviyordum yani. Düzenli bir dağınıklık. O çok yakışıyordu sana. Bir de hiç söylemedim ama sabahları uyandığında ki o halin... çok tatlı oluyordun. Söylemedim çünkü sana tatlı demem hoşuna gitmezdi ama bana da bir şey demezdin. Yamuk yamuk gülerdin alttan alttan bakışlarınla.
Elim dövmeme gitti.
Kimselere diyemediğim, göstermediğim bir yaraydı aslında ama o deri koltuğa çıplak bir şekilde oturduğumda dövme istiyorum demiştim. Yaram hep benimle kalsın istiyordum aslında. İstemekten de utanırken kimselere söylemeden gecenin bir yarası, yasal olmayan ve hatta hastalık kapma ihtimalimin çok yüksek olduğu bir yerde yaptırmıştım. Ama sonuç güzeldi. Kaç insan yarasını sever, ben severek bakıyordum dövmeye. Parmaklarımla usulca okşadım kazağın üstünden ezbere bildiğim yerini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE
Teen FictionKaran Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey vardı. Onu alarak buz tutmuş kalbinin en güzel köşesine saklamak, gülümsemesiyle çıkan güneşte ısınm...