Hoşgeldiniz...
Eve geç gelince bölümde geçe kaldı kusura bakmayın. İyi okumalar.
Karan'ın odasında unuttuğu saatini almak için giden Arda kapının dışında duyduğu Halenin sesiyle kala kaldı yerinde. Emin olmak için Asya'ya döndü "içeride ki Hale mi ?" Asya ısırdığı dudaklarıyla elleriyle oynamayan devam ederken evet anlamında salladı başını. Halenin yüksek sesi katta yankılandığı için Arda ne hakkında konuştuklarını duymuştu. Bir dakika bile dolmadan odanın kapısı açıldı Hale, Arda'nın omzuma çarparak geldiği hızla, daha sinirli, daha ruhsuz ayrıldı. Öyle ki Ardaya omuz attığının bile farkında değildi.
Arda, Halenin hemen arkasından odaya girdi. Masasının başında öylece oturan boş bakan Karanı gördü. Sormak istedi ama cevap alamayacağı belliydi. Onun yerine masaya öylesine fırlatılmış kağıda ilerledi Arda. Eline alıp okuduktan sonra aynı yere attı.
"Bunu yaptın mı sen gerçekten ?" dedi Karan'ın gözlerinin içine bakarak. Karan bir şey söylemedi ama Ardaya bakmaya devam etti. "Derdin ne senin ?" dedi Arda. "Ayrıldıysan ayrıldın. Bittiyse bitti. Ne demeye Haleye böyle feragat gönderdin."Yine bir cevap alamadı Arda. "Ya sen bu oteli alsan ne almasan ne. Ne geçecek eline Haleye niye bunu yapıyorsun ?" diye devam etti Arda.
"Çünkü onu sadece böyle görebiliyorum."
Sadece bu cümle döküldü dudaklarından Karan'ın. Böyle bir yola baş vuracak kadar çaresizdi.
Karan zincire vurulmuş bir canavardı. Ya da boğazına basılmış bir kaplan. Belki de şimdilik kafese kapatılmış bir yıkım.
Ama zincirler illa kopar. Kaplan elbet saldırıya geçer. Yıkım bir gün mutlaka kendi kafesini parçalardı.
Az kaldı dedi Karan içinden çok az kaldı.
Geç kalıyormuş gibi hissetsede kendine güveniyordu. Daha önce yapmıştı yine yapardı.
Karan o gün iş yerinde hiç oyalanmadı. Kimseye bir şey demeden çıktı. Uygarsa arkasından gelirken Karan arabayı eve sürdü. Eski evlerine...
Karla karışık yağan sulusepken Karan'ın sürekli silecek çalıştırmasına sebep oluyordu. Araba asfalttan orman yoluna geçince Karan özlediği manzaraya baktı. Biraz ileride evleri görünüyordu.
Kapıya gelince elbet kimse açmadı. Artık burada kimse yaşamıyordu. Sadece gidip gelen bir çalışan vardı o her zaman gelmiyordu. Geldiğinde yapması gereken önemli bir işi vardı.
Karan arabasından indi. Büyük kapıları kendi hiç zorlanmadan itti. Uygar arabadan inip hızla yanına koştu ama Karan onu gönderdi. Eve gitmesini söyledi.
Uygar bu ya Karanı asla bırakmazdı. Bırakmayacaktı. Sadece ona biraz özel alan tanıyarak evin büyük kapılarının arkasında kaldı. Arabada Karan'ın dönmesini bekleyecekti.
Karan kapıları açtıktan sonra kendi arabasina geri dönerek arabayı evin basamaklarının önüne bıraktı.
Tekrar arabadan indi. Evlerine baktı.
Göğsü sızladı. Davette ki gibi bir kor düştü sanki. Eli göğsüne gitti.Bir müddet bekledi yağmur altında. Siyah gömleği tenine yapışmaya başladı.
Beklemek istedi. Aslında daha çok biri kapıyı açsın istedi. Ama açılmadı. Büyük kapı öylece mıh gibi duruyordu.
Elini cebine atıp evin anahtarlarını çıkardı. Basamakları bir bir çıkıp kapıya geldi. Anahtarı deliğe soktuğu an bahçeye bir araba girdi. Hemen peşinden de Uygar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE
Teen FictionKaran Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey vardı. Onu alarak buz tutmuş kalbinin en güzel köşesine saklamak, gülümsemesiyle çıkan güneşte ısınm...