Hoşgeldiniz.
Aşkın tanımı bir kitapta şöyle geçiyor;
Aşk, seni vurabilecek bir silahı seni vuramayacağını inandığın birine tereddütsüz vermektir.Titrek bir nefes çektim ama o da boğazım da kaldı. Bu aralar elimi attığım, bulaştığım herkes, her şey kursağımda kalıyordu tamamdı ama insanın içine çektiği nefesi bile çok görmeleri fazla acımasız değil mi ? Neden kimse bana acımıyor mesela ? Elimde ki silah yere düştü. "Ya-Yaman ?" dedim. Hem cevap versin diye seslenmiştim hemde cevap vermesinden ölesiye korkuyordum.
Sertçe yutkundu Yaman, adem elması çıktı indi hızlıca. Yani karşımda ki Yamansa. Ben hayal görmüyorsam. Ki çok emindim içeride ki gazın yan etkisi halüsinasyon görüyordum ben. Başka türlüsü olamaz ki. Benim arkadaşım öldü.
Biz birlikte gömdük. Ben toprağını sevdim onun. Öldü Hale. Bana herkesin defalarca dediği gibi Yaman öldü. Bu gerçek değil. Doğru değil. Ben, ben belki uykudayım şuan. Evet kesinlikle uykudayım. Bu ihtimal doğru olsun yoksa öbür türlüsü, çok ağır. Delirdim demektir. Öbür ihtimal benim delirmem.
Yaman bana doğru bir adım atınca ben hızla geri teptim. Hayır, hayır. Göz göze geldik benim Yamanımın gözleri doldu. Bana bakarken gözleri doldu benim arkadaşımın. Hemen gözlerimi kapattım. Baranın dediği gibi sakinleşene kadar saymam gerekiyordu ve derin derin nefes. Sonra gözlerimi açacağım. Yaman burada olmayacak. Ya da ben uyanacağım. Allah'ım lütfen uyanayım. Gerekirse yine geceleri uyumam. Ama şimdi odamda yatağımda gözlerimi açayım. Ne olur...
Saydım ama sakinleşmek şöyle dursun ellerim titremeye başladı. Göğsüme biri delik açıyormuş gibi hissediyorumdum. Gözlerimi açtığımda hala aynı yerdeydim, o hala karşımdaydı. Birkaç saniye öncekinden tek fark ikimizde kötü görünüyorduk. Ellerimi yüzüme kapattım. "Ben... ben nasıl ya !? Nasıl uyanmam. Ya da bu içeride ki gaz ! Geç-geçsin bunun etkisi, yeter !"
Ellerim saçlarıma çıktı. Ona bakamıyordum. Onun olduğu tarafa bakamıyordum. Saçlarımı çekiştirdim derinden asılarak. Benim dikkatimi başka bir şeye vermem lazım. O zaman kesin geçer. Saçlarımı yolacak gibi çekiştirecekken dizlerimin bağını çözecek bir ses duydum.
"Hale."
Biri bana vurmuş gibi irkildim. Korkuyla ona baktım. Aynı korku onunda gözlerinde vardı. Bu... Bir dakika! Bir dakika ! Bu... Allah'ım aklımı alma. Ne olur ! Çenem titremeye başladı. İkimizinde gözlerinden bir yaş aktı gitti. Tekrar bana doğru bir adım atıp "Hale ben..." dedi ama ben çığlık atarak geri çekilmeye çalıştım ve yere düştüm. "Dur, dur." dedi ellerini nereye koyacağını bilemedi. Bana doğru adım atmak istedi durdu. Yerde geri geri avuçlarımın üstünde gitmeye çalıştım ama o kadar titriyordum ki tam anlamıyla uzaklaşmadım. Çıktığımız kapıya korkak bir bakış atıp bağırdım "Alpaslan !"
Ne olur gel, hemen gel. Gelmedi. Yamanda benim gibi ellerini yüzüne kapattı. Derin bir nefes alıp avuçlarıyla gözlerini sertçe sildi. Gözlerimi ondan alamıyordum ama korku bedenime öyle bir işlemişti ki titremem ileri derecede bir hal aldı. "Hale, korkma." dedi Yaman ellerini bana doğru uzattığında bir anlık ayağa kalkacak gücü buldum ve fırladım yerden.
Onun gözlerine bakmak midemi tepe taklak etmişti. Arkamı döndüm. "Ben hayal görüyorum. Aklım bana oyun oynuyor." dedim kendi kendime. Elim mideme gitti. Bir bulantı almıştı beni ama hiç sırası değildi. "Ben ilaçları almayı bıraktığım için mi böyle oldu ?" dedim yine kendi kendime korkuyla. Deliriyor muyum ben ?
Bu düşünce neredeyse aklımı yitirmeme sebep oldu. Korkudan, çığlığımı bastırmak için elimi ağzıma kapattım. Allah'ım ama daha yaşım çok genç ben, ben ne diyeceğim insanlara. Babam çok üzülür. Panikten ağlamaya başladım hıçkıra hıçkıra. Ya beni yine hastaneye yatırırlarsa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE
Teen FictionKaran Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey vardı. Onu alarak buz tutmuş kalbinin en güzel köşesine saklamak, gülümsemesiyle çıkan güneşte ısınm...