Hoşgeldiniz.
Oy vermeyi ve bol yorum yapmayı unutmayın. Yorumlarınız benim için önemli ve çok motive edici.
İyi okumalar..
Açık camdan süzülen rüzgar ciğerlerime gecenin mis gibi ayaz kokusunu ciğerlerime doldurdu. Açıkta kalan kalçamdan bacağıma Karan büyük elini gezdirdi. Üşümemem için bunu yapıyordu ama soğuk bana iyi geliyordu şuan. Çenemi okşayan gür, yumuşak saçları elimin altında iyice dağılmıştı ama ben bu görüntüsünü de seviyordum. Üstümde boylu boyunca yatan bedeni, çıplak sırtı gözlerime harika bir ziyafet sunsa da ikimizin de aklı çok başka şeylerdeydi. Ama yine de birbirimizi sevmekten, dokunuşlarla hoş etmekten geri kalmıyorduk.
Elimi geniş sırtında keyifle gezdirirken diğer elim beni altından kaçıp gitmem sanki mümkünmüş gibi sıkıca saran kolunda geziyordu. Özellikle parmağımın ucuyla çıkan damarlarını takip ediyordum. Bir ağacın kökleri gibi kolunu saran damarları üstünde hiç sıkılmadan gezinebilir ve bedenimi gezdirebilirdim. Her anlamda, her uzvumu...
Karan sanki düşüncelerimin gidişatını hissetmiş gibi "ne oldu ?" dedi "kalp atışın değişti."
Kıvrılan dudaklarımı o göremese de saklamaya çalıştım. "Kolunda ki belirgin damarlar düşüncelerimin seyrini değiştirdi bir an." dedim.
Gerdanıma ve göğüslerime dökülen nefes, kıpırdayan sırtıyla güldüğünü anladım. Kalçamdan bacağıma beni ısıtmak için gezinen eli, kalçama büyük bir şaplak olarak indi. "Arsız kadınım."
"Bu benim suçum değil." dedim kolunda ve sırtında elimi daha baskın bir şekilde gezdirmeye başladım. Suçlunun kim olduğu açık der gibi.
Karan bir şey diyecekti birden telefonum çaldı. Karan göğsümden kafasını kaldırıp telefonuma uzanırken bende başucumda duran telefonuma çevirdim bakışımı. Saat gecenin ikisiydi. Karan telefonumu eline alınca parlak ekrandan dolayı gözleri kısıldı "annem seni niye bu saatte arıyor ki ?" dedi.
Bir an algılayamadım. "Senin annen mi ?" dedim.
"Evet." dedi Karan onunda kafası karışmıştı. "Mihri hanıma bir şey olmuş olmasın ?" dedim. "Annem niye arayıp haber versin ki o zaman." dedi. "Doktorları annen baban getirmişti belki onlar iletişim kurmuşlardır." dediğimde yüzünü sıvazlayıp doğruldu ama hala üstümdeydi. Telefonu elinden alıp aramayı yanıtladım.
"Alo ?"
"Haleciğim uyuyor muydunuz yoksa ? Daha bu saatte uyumamışsınızdır diye düşündüm." dedi mahcup ama heyecan barındıran bir sesle.
Telefonu kulağımdan çekip sessizce üstümde oturan Karana fısıldadım "seninle olduğumdan o kadar emin ki..." dediğimde Karanın uyku akan yüzünde serseri bir gülümseme oluştu, yürek hoplatacak cinsten bir gülüş. "Herkes biliyor senin yerinin benim yanım olduğunu." dedi.
Annemle babama sorsak birde ne derlerdi acaba...
"Yok uyumuyordum, uyumuyorduk yani Dilşah hanım." dedim. Şimdi böyle deyince de bir tuhaf oldu. Uyumuyoruz başka şeyler yapıyoruz der gibi. "Oturuyoruz." dedim. Yalan değil Karan üstümde oturuyor şuan.
"Hah ben dedim Ünal'a yeni kavuştu oğlum uyutmaz daha diye..." dediğinde bir öksürük sesi Dilşah hanımı böldü. Beni de burada bir öksürük tuttu. "Hanım ne diyorsun kıza tövbe tövbe..." diyen Ünal beyin sesini duyunca yanaklarım alev alev yanmaya başladı.
"Sana ne Ünal. Ben doğurdum Karanı huyunu da bileceğim tabi ki oğlumun değil mi ?" dedi.
"Ben sana bir şey demiyorum hanım." diyen Ünal beyin sesi gittikçe daha az gelmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE
JugendliteraturKaran Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey vardı. Onu alarak buz tutmuş kalbinin en güzel köşesine saklamak, gülümsemesiyle çıkan güneşte ısınm...