56. HİÇ KAPANMAYACAK BİR YARA

31.2K 1.7K 801
                                    

Hoşgeldiniz...

Yağmurun ardından ortaya yayılan toprak kokusunu içime çekerek oturdum camın önünde. Odanın içi buz gibi olsada etrafa yayılan koku hoşuma gidiyordu.

Odamın kapısı tıklatıldı usulca. Ardından açıldı. "Gelebilir miyim ?" Elifin sesini duyunca başımı çevirdim sadece "gel."

Kollarını kendine dolayarak yanıma yaklaştı. "Odan buz gibi olmuş ve üstündekiler çok ince hasta olacaksın." dedi camı kapatırken.
"Ben yürüyüşe çıkacağım biraz madem sende böyle cam kenarında oturup havayı kokluyorsun gel benimle." dedi.

İtiraz edecektim ama çoktan dolabımdan yürüyüş için kıyafet çıkarmaya başladı. Bir anlığına duraksadı bana baktı daha düşük bir tonda konuştu. "Hem biraz konuşuruz başbaşa." dedi.

Elinde ki kıyafetleri yatağa bırakıp aceleyle çıktı. Bende arkasından kalkıp benim için çıkardıklarını giymeye başladım. Kalın taytı bacaklarımdan geçirirken yine düşüncelere daldım. Onu sadece Elifleyken anıyordum. Miraz ve Barış adını dahi anmıyorlardı hatta konuşulmasına konunun bir şekilde ona gelmesine izin bile vermiyorlardı.

Sanki o hiç varolmamış gibi.

Üzerime kalın uzun bir mont geçirip aşağıya indim. Elif kapıda ayakkabılarını giyerken Barışa laf yetiştiriyordu.

Mirazda merdivenlerin sonunda elinde siyah bir bereyle beni bekliyordu. Yanına geldiğimde önce alnıma bir öpücük bıraktı ardından bereyi taktı. Sonra eğilip montumun fermurını birleştirdi ve boynuma kadar çekti.

"Yanına sıcak kahve hazırlayayım mı ?" dedi saçlarımı düzeltirken.
"İstemiyorum sağol." dedim kısaca.

"Hadi çıkalım." dedi Elif kapı kolunu tutarken. Ona doğru ilerlediğimde Mirazla Barış aynı anda "dikkatli olun." dedi.

Kapıyı arkamızdan çekip çıktığımızda ikimizde doğrudan sık ağaçların olduğu dar yürüme yoluna saptık. Ellerimiz ceplerimizde yürürken ikimizde sessizdik.

Birkaç dakikanın ardından Elif bana bakarak sordu "yok değil mi bir hareketlilik ?" dedi.

Başımı iki yana salladım.

"Ne zaman seninle iletişime geçecek ki kaç ay oldu ?" dedi kendi kendine.

"İletişime geçecek diye bir şey yok. Bunu senle ben uydurduk." dedim.

"Hale ikimizde Karan'ın seni terk etmeyeceğini biliyoruz. Sen... fazla sessizsin ama biliyorum bir atak bekliyorsun. Çünkü sende inanmıyorsun Karan'ın seni terk edebileceğine." dedi.

Adını duymayı dahi özlemiştim.

Ve Elif hiç çekinmeden teleffuz ediyordu onun adını benim aksime.

"Öyle bile olsa... aylar oldu Elif. Çıksa gelse boynuna atlayacak halim yok çok şey değişti." dedim.

"Sen değiştin." dedi Elif acımasızca. "Gözlerin bile başka bakıyor... seni suçlayamam ama." dedi çaresizce.
Ne dersek diyelim, kendi kendimize hangi sonuca varırsak varalım en sonunda elimizden bir şey gelmiyordu. Günün sonunda çaresizdik.

"Numaran değişti ama bu Karan için sorun değil bulur. Benim numaram aynı hiç olmadı bana ulaşırdı. Mailin boş, herhangi bir mesaj yok, arama yok. Neyi bekliyor ?" dedi kendi kendine.

Elif, Karan'ın döneceğine çok emindi. Bir planı olduğundan gittiğine çok emindi. İlk zamanlar benimde bu düşüncede olduğumu farkedince benimle daha açık konuşmaya başlamıştı. O bu terketme işine inanmıyordu. Sürekli yalnız kaldığımızda bana benimle herhangi bir şekilde iletişime geçip geçmediğini soruyordu.

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin