Sezon Finaline hoş geldiniz.
Karanla el ele Panterin evine girdik.
Zifiri karanlık evde ikinci adımımızı atmamızla tüm ışıklar yandı. Karanlığa verdiğimiz bedenlerimiz ortaya çıktı.
Büyük bir gürültü koptu evin kuzey tarafından.
Biz Panterin ininde o inin içinde.
Evin birden aydınlanmasıyla Karanla ikimiz ortada kalakalmıştık deyim yerindeyse kabak gibi ortada görünüyorduk.
"Siktir." Yaman'ın sessiz fısıltıyla saç diplerim gerilim, heyecan ve panikten terlemeye başladı. Onlar kapının sağ ve sol tarafı olmak üzere iki tarafa kuytuya girmişlerdi.
Olduğumuz noktadan uzakta olsa bizim tarafımıza gelen gürültü Panterin eve döndüğünü gösteriyordu. Kolumuzda ki geri sayıma kaydı gözlerim tam on iki dakika erken gelmişti.
Evin çok büyük olması tek avantajımızdı. Neredeyse üç yapı yan yana gelmişte bir ev oluşturmuş havası veriyordu büyüklüğü.
Şoktan ilk çıkan Karan oldu elbette ve beni mutfağın sol tarafında kalan ocak kısmının yer aldığı bölümde ki ada tezgahının yanına yere sürükledi. Sırtımızı oraya verdiğimizde Karan'ın ettiği kısık küfürlere "bu kızı ben neden buraya getirdim ki kafamı sikeyimli, sokayımlı." methiyeler eklemeye başladı.
Yaman olduğu yerden çıkmış bulunduğumuz yerin biraz ilerisine yürüyerek ses dinliyor, etrafı kolaçan ediyordu.
Karan kendisine söverken cebinde ki telefon titremeye başladı. Çıkardığı telefon ekranında Ateş Soykan yazıyordu. Beklemeden aramayı yanıtladı ve yine beklemeden lafa girdi. "Senin ben gelmişini, geçmişini, geleceğini, yedi ceddini yaptığın planla birlikte sikeyim Soykan." dedi. Etrafta az önce ki gürültüye ters olarak şimdi ölüm sessizliği olduğu için telefonda ki Ateş'in sesini duyabiliyordum. Gayet rahat bir tonda "sikersin sikersin." dedi. "Şu gece şuradan sağ çıkalım ters yatırıp düz de sikersin." dedi. Karan bu fikri beğenmiş olacak ki neşeden uzak bir gülüşle "çok iyi fikir." dedi.
Onların bu durumumuzu alaya almasını şok içinde takip ediyordum çünkü bakın şuan beni korkudan altıma yapmaktan alıkoyan tek şey 22 yaşında olmam.
Yoksa şuan komple şuraya korkudan salmıştım.
Ateş'in tekrar sesini duyduğumda "erken geldi piç bir şeylerden kıllanmış olabilir Haleyi bu kata gönder burası bomboş. Ne olup bittiğini öğrenene kadar etrafı dolaşmamız gerekecek Haleyle olmaz." dedi.
Karan kararsızlıkla bana baktı. "Telefonu Tahsine ver." dedi. Sanırım Ateşe güvenmiyor Tahsine doğrulatmak istiyordu ya da söz konusu ben olduğum için önlemini sıkı tutuyordu.
Telefon hemen el değiştirdiğinde rahat duymak için telefona eğildim. Karan da bana engel olmadı. Konuşmayı rahat duyayım diye telefonu ikimizin arasına tuttu. Tahsin Karan'ı bildiğinden direk "abi yenge buraya gelsin yaşam belirtisi yok bu katta. Sesleri sizde duymuşsunuzdur bunlar kalabalık geldiler sayıyı öğrenip ne yapacağımıza karar verene kadar yengeyi burada bir yere saklayalım." dedi.
Karan sinirlenmeye başlıyordu.
Ondan ayrılmak istemesemde madem bir işe bulaştık oyunu kuralına göre oynayacaktım ben yapamasam bile Karan'ın oynamasına imkan sunacaktım. Aksi takdirde Karan beni düşünmekten şuan şu dakika buradan çıkıp gitmeyi göze alabilirdi.
Kontrolü ele alarak "Tamam Tahsin. Ben Yamanla birlikte geliyorum beni karşılar mısın ?" dedim. "Hemen yenge." dedi ve telefon kapandı sandım ama hat gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE
Teen FictionKaran Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey vardı. Onu alarak buz tutmuş kalbinin en güzel köşesine saklamak, gülümsemesiyle çıkan güneşte ısınm...