Hoşgeldiniz.
Bölümün ikinci partı birkaç gün sonra gelecek. İyi okumalar.
Dorukla birbirimize bakarken şüphesiz ikimizde zevkten dört köşeydik. Ben karşımdaki ikilinin planlarını bozduğum için Doruksa Karan'ın sinirlerini bozduğu için.
Karana kalmadan Ahu aramıza girerek "ne oluyor burada ?" dedi. Dorukla ona doğru döndüğümüzde bakışları ikimizin arasında dönüyordu hızla. "Siz tanışıyor musunuz ?" dedi.
Başımı Doruktan tarafa eğerek "bak hemende nasıl anladı, zeki kız." dedim alayla.
"Doruk bey !" dedi Ahu baskılı bir tonda. "Burada neler döndüğünü anlatmak istersiniz herhalde. Ne bu saçmalık para nerede ?" dedi. Ahu konuşurken bakışlarım kısa bir an arkasında dikilen Karana kaydı. Tamamen Doruğa kilitlenmiş durumdaydı. Ona baktığımı hissetmiş bana çevirdi bakışlarını ama bu seferde ben geri çektim.
"Şöyle ki Ahu hanım size yatırım yapmam söz konusu bile değil. Parayı Haleye karşı kullanacakken üstelik." dedi. Sinir küpüne dönen Ahu bana baktı. "Sen..." dedi ama sinirle solumaktan konuşamadı. Ya da sindiremedi desem daha doğru olurdu sanırım.
"Ben..." dedim başımı kaldırıp omuzlarımı dik tutarak "benim olan şeyi sana vermem Ahu. Ben bir şeyden vazgeçiyorsam eğer sen onu elde edebilirsin ancak. Bak buradan hiçbir yatırımcıyla anlaşamadın nedense..." dediğimde Ahu gözlerini kıstı. Doruk araya girerek "sektörde isim yapmış birisi olarak yatırımcılarla iletişime geçip Ahu hanıma para vermemeleri hakkında küçük bir uyarı da bulunman çok etkili olmuş. Birkaçıyla iletişime geçtim." dedi.
Ahu duyduklarının şokuyla ellerini saçlarına attı. Git gide sinirleniyordu. "Yatırımcı bulmak için Amerikaya bile gittin ama bak yine eline yüzüne bulaştırdın." dedim. "Sen..." dedi bana doğru parmağını sallayarak ama yine devamını getirmedi.
"Ben..." dedim bana doğru kaldırdığı parmağını indirerek. "Bak buyum ben hani beni tanımak istiyordun ya kapıma kadar gelmiştin. Bak gör. Buyum ben..." kulağına eğilerek sadece onun duyacağı şekilde fısıldadım. "Ve bu daha hiçbir şey. Karan'ın etrafında dolanmaya devam edersen bu sefer canını sıkmam, yakarım. Seni köpek gibi üzerime saldığının farkına var. Piyonsun sen sadece. Ona göre yerini bil. Yoksa ben bildirmekten zevk duyarım."
Geri çekildiğimde saat beş olmuş noter kapanmıştı.
"Çıkalım mı Hale artık. Sana anlatmak istediğim çok şey var." dedi Doruk tekrar eli belimi bulurken. Sadece tutuyordu hatta tutuşu sıkı bile değildi sadece elini koyuyordu. Şüphesiz bunu kasıtlı yapıyordu gözlerinde görebiliyordum. Doruk, Karana çok kinliydi.
"Ama önce bana kalacak yer ayalarmamız gerekiyor. Bir süre buradayım çünkü ben." dedi son cümlesini doğrudan Karana söylemişti.
"Kal sen kal..." dedi Karan boyunu sağa doğru iterken sinirle. Kendi kendine konuşmuştu ama duymuştum ben.
"Benim otelimde..." dedim bastırarak "kalsana seni ağırlamaktan mutluluk duyarım." dedim.
"Bir girsin o otelin kapısından ne oluyor bakalım." dedi Karan. Yetmedi birde Doruğun belimde olan kolunu itti geriye doğru. Doruk kolu geriye doğru sertçe savrulunca hızla Karana döndü "Şşşh..." birden ortam alevlenecek gibiydi. "Ne lan senin derdin."
Dikkati kendime çekmek adına konuştum. Ki zaten asla araya girip kavga etmeyin gibi itirazlarda bulunmazdım aksine döner giderdim. "Gerçi ne oteli. Otel ev gibi olmaz sen bana gel Doruk." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE
Teen FictionKaran Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey vardı. Onu alarak buz tutmuş kalbinin en güzel köşesine saklamak, gülümsemesiyle çıkan güneşte ısınm...