64. ZAMANSIZ PART 2

33.3K 2K 834
                                    

Part ikiye hoşgeldiniz.
Satır arası yorumlarda buluşalım... iyi okumalar.

Üzerimize yağan kurşunlardan dolayı kendimi koltuğun altında buldum. Ateş beni başımdan aşağıya iterken kendi doğrudan yola bakıyor ve son hızla ilerliyordu. Üstümüze yağan kurşunların arabaya zarar vermemesiyle anladım. Araç kurşun geçirmezdi.

"Ateş bunlar kim ve sen neden beni kaçırıyorsun !?" diye bağırdım.

Bakışları bir an bana kaydı ve tekrar yola odaklandı. Cevap vermiyordu. Saklandığım yerden çıkıp arabanın kapı koluna uzandı. Arabayı kilitlememişti ama anında tek kolu beni sarıp kendine çekti. "Hale ! Manyak mısın ne yapıyorsun ? Ölüceksin." dedi.

"Ha şuan üstümüze kendilerine Rus istihbaratı diyen adamlar tarafından kurşun yağarken ölmeyeceğim zaten değil mi !" dediğimde beni hala sıkı sıkı tutuyordu. "Çek şu arabayı kenara ne derdiniz varsa çözün belli ki seni arıyorlar beni niye kaçırıyorsun."

"Hale aradıkları sensin ben değilim."

Duraksadım. Çırpınmayı bıraktım. Ne demek aradıkları bendim. Rus istihbaratının benimle ne işi olurdu ki ? Ayrıca bu adamlardan gerçekten dedikleri gibiyse onlardan kaçmamızın imkanı yoktu.

"Nereye götürüyorsun beni ?" dedim. Şehir merkezine doğru son sürat ilerliyorduk. Ateş başka delicesine bir hareket yapmayacağımı düşünmüş ki beni koltuğa geri bıraktı. Yavaşça elini çekti.

"Bir belge. Sadece bir belge alıp onlara göstermem lazım o zaman bu kovalamaca bitecek. Sende sana soracakları sorulara cevap vermek zorunda değilsin ben halledeceğim her şeyi. Sen sadece şimdi rahat dur." dedi.

Şehir merkezine girince arkamızda ki adamlarda sakinledi. Rus istihbaratı kendi ülkemizde eminim böylesine dikkat çekmek istemezlerdi.

Bir an kendimi ana haber bülteninde düşündüm. Normal işinde gücünde olan bir kadın olan H.S. dün gece Rus istihbaratı tarafından şehirde kovaladı...

Gözlerimi kapatıp başımı iki yana salladım. "Bu adamlar kendi ülkemizde böyle hareketlerde bulanamaz ?" dedim soru sorar gibi. "Çok doğru o yüzden şimdi sakince bizi takip edecekler." dedi Ateş. Arabanın hızını biraz düşürdü.

İstihbarat ekibide hızını düşürerek ama arkamızdan da ayrılmayarak takibe devam ettiler.

"Ateş ne oluyor ? Artık bir açıklama istiyorum. Kendi evimden resmen beni kaçırdın ve bu peşimizdekiler... Hiç ortak bir yönümüz yok." dedim.

"Yemin ederim arabayı durdurduğum an her şeyi anlatacağım. Hatta onlarda anlatacak ve kimse zarar görmeyecek. Başta sen. Sen asla zarar görmeyeceksin." dedi. Sonra sessizce kendi kendine mırıldandı ama duydum "sen onlar için bulunmaz nimetsin şuanda."

Ateşin durmadan konuşmayacağını anladığım an sessizce oturup bekledim. Yanımda ne silahım vardı ne Alpaslan... "Alpaslan !?" dedim Ateşe birden dönerek "ben-ben onunla konuşamadım ama o çok bitkin görünüyordu. Bana bakıyordu ama bakışları boştu sanki ve ayakta, ayaktada zor duruyordu Ateş."

"Sakin ol. Bir şey olmaz o iri kıyıma. Kendinde dedin bizim ülkemizdeler kimseyi öldüremezler. Alpaslan muhtemelen çok direndi onu ters kelepçeye yatırmak zor onlarda uyuşturmuşlardır. Korkma yani geçici bir şey." dedi.

"Sağol ya." dedim memnuniyetsizce.

Nihayet araba Ateşin mekanında durunca arabadan indik. Hemen arkamızda duran arabanında kapısı açıldı içinden sekiz kişi indi. Hala yüzlerinde olan kar maskelerinden dolayı sadece gözlerini görebiliyordum. Fakat içlerinden biri diğerlerine göre biraz daha kısa ve zayıftı. Bedeninin kıvrımlarınada bakılırsa bu kesinlikle bir kadındı.

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin