101. DİKKAT GEBE

8.7K 734 129
                                    

Hoş geldiniz.

İyi okumalar...

İlk tepkisini herkes gösterdikten sonra ve herkes ilk şokunu atlattıktan sonra hala akılları başlarında olan Uygar ve Alpaslan çevremizde kalan adamları temizlemek adına ilk hamlede bulundular ve dakikalar önce başımızın üstünden uçan kurşuna sinirlenip o kurşunu atan adama dair sevgi sözcükleri(!) söyleyen Uygar ağzından çıkan her bir kelimeyi yerine getirmişti.

Bu süre zarfında Karan ne elini karnımdan ne de bakışlarını yüzümden çekmemişti. Haberi aldığı ilk yer yani arabamızın arkasında bagaja oturup diğerlerinin işlerini halletmesini beklemiştik.

Birçok sorusu vardı, bunları dile getiriyor sonra içerisinde olduğumuz zaman dilimine sövüp evde daha rahat konuşacağımızı söylüyordu ama içi içini yiyordu bunu gözlerinden bile anlayabiliyordum. Sadece birbirimizin gözlerine dalıp uzun uzun bakarak geçirmiştik bu zamanı. Birde Karanın ufak ufak karnımı okşamalarıyla. Kimse bizi rahatsız etmemiş, kimse dokunmamıştı.

Sadece bir ara Yaman arka kapıdan girip bagaja doğru sarkıp arkamdaki silahımı, kalaşnikofumu sessizce almaya gelmişti. Ben farkında değilim sandığı için birde kendi kendine söylenmişti. "Kalaşnikof taşıyan ana mı olur, bu çocuk dünyaya geldiğinde kimi örnek alacak bir tane düzgün biri yaşamıyor evde ben dahil..." diyerek uzaklaşmıştı.

Alpaslan, Uygar ve Yaman işbirliği içerisinde etrafımızı derin bir sessizlik sardığında tehlikenin geçtiğine emin olmuştum. "Temiz." şeklinde uzaktan sesi gelen Yaman ile oturduğum bagajdan kalktım.

Yamanın arkasında sıra sıra duran arabalardan masa üyeleri inmeye başladı. Kiminin üstü başı dağılmıştı, kimi yaralıydı. "İyi mi herkes?" diyerek onlara doğru adımladığımda Karan elimi bırakmamış hemen yanımdaydı diğer yanıma ise asfalta düşen iri gölgesinden gördüğüm Alpaslan gelmişti.

"Genel olarak iyiyiz." cevabı aldığımda ardından bir şey geleceği belliydi. Barkına baktığımda sıkıntılı bir yüzle arkasını dönüp arabayı işaret etti. İki adam arka kapıyı açıp birini çıkarttıklarında yavaş hareketlerle önüme geldiler.

Barkına baktığımda başını iki yana salladı.

Arabadan çıkarttıkları adamı yere dikkatlice bıraktılar. O an yüzünü gördüm. Hikmet.

"Nasıl oldu?" dedim buz gibi bir sesle. Ölüme ve öldürmeye alışmıştım. İçinde bulunduğumuz hayatta bu vardı. Alışmak zorundaydın. Tek alışmaman ve kabul etmemen gereken şey şimdi olduğu gibi önüne getirilen bedenin sevdiklerinden biri olmamasıydı.

Bizim durumumuzda, şuan geldiğimiz noktada eğer Hikmetin bedeni yerine bizden birisi olursa oyun biterdi.

Bunun bilinci ile oynuyorduk... oynuyorduk oynamasına ama şimdi benim için işler daha zordu.

Boşta olan sağ elimi karnımın üzerine koydum. Karanın tuttuğum elini de bıraktım. Karan başta bırakmasa da ne olduğunu anlamadığı için parmaklarını açtı. O an elimi elinden çekip o elimi de karnıma sardım. Karanın yoğun bakışları altında sordum. "Nasıl oldu?"

"Sızıntı Hikmetten kaynaklanıyormuş." dedi Barkın. Delip geçen bakışlarımı Alpaslan'a çevirdiğimde burnumdan soludum. Alpaslan onun profilinde geze bakışlarımın gayet farkındaydı ama bana bakmadı. Çatık kaşlarıyla Barkına bakıyordu. "İmkansız." dedi kendinden emin bir ifadeyle. "Hikmet olamaz bizzat takip ediyordum." dediğinde diğer masa üyeleri kendi aralarında bakıştık.

"Ne o rahatsız mı oldunuz?" dedim bakışlarımı onlarda gezdirerek. "Zaten her adımınızı kontrol ediyorduk bunu biliyordunuz. Açık açık duymak mı rahatsız etti." dedim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin