Satır arası yorumlarınızı bekliyorum 🦋
Yıldıza bastıysak buyrun buyrun bu taraftan bölüm tam aşağıda..
Çok değil bir saat önce elimde tuttuğum beni mutlu eden güller şimdi Karan'ın evinde ön bahçede öylece ortaya atılmış ve dağılmıştı.
Telefonda Karanla konuştuktan sonra çok kısa bir zamanda eve gelmişti. O geldiğinde hala elimde olan gül demedini sökerek almıştı birde yerden yere vurmuştu.
Şimdi kendi evinde ön bahçede benim evimin etrafında ki adamların hepsini karşısına dizmişti. Hepsine o kadar kötü bakıyordu ki adamların yok olmak istediklerine eminim. Bende evin kapısının önünde merdivenlere oturmuş olacakları izliyordum. Karan öyle barut gibiydi ki buraya gelirken ağzımı açıp tek kelime dahi edemedim. Oda yol boyunca küfürlerini savurmuştu zaten.
Şimdi o boncuk gibi karşına dizdiği adamların tam karşısında yakıcı bir sakinlikle gömleğinin kollarını kıvırıyordu. Şuan kesinlikle sinirinin en uç noktasında sabrının ise dibini sıyırıyordu.
Bu korkutucu halinin bile tehlikeli belkide zehirli bir güzelligi vardı. Her ne kadar bedenim gerginlikten kasım kasım kasılsada burada oturmak ve yapacaklarını izlemek istiyordum.Karışısında ki adamların birçoğu onun yaşında geri kalanı belki biraz küçüktü. Hepsi takım elbiseli iri yarı uzun boylu adamlardı fakat hepsinin başı yerde kulakları Karandaydı. Ama o konuşmuyordu etrafta sağır edici bir sesizlik vardı hatta.
Karan uzun boyu ve iri bedeniyle karşılarında dikiliyor batan güneşin son ışıkları onun gölgesini adamların üzerine deviriyordu.Sonunda ortamda ki sessizlik bozuldu. "Kapıda kimler bekliyordu." bu cümlesi sessizliğin üzerimize örttüğü kara çarşafı bir bıçak gibi kesti attı. Adamlardan biri "ben ve Tahsin." dedi.
"Sen ve Tahsin." dedi Karan tekrarlayarak. "Gel Tahsin." dedi Karan oldukça soğuk bir sesle.
Adamlardan kimin geleceğine merakla bakarken bir tanesi yavaş adımlarla kafasını kaldırmadan Karan'a doğru ilerledi."Al şunu yerden." dedi Karan dağılmış, ezilmiş hatta bazılarının yaprakları düşmüş olan gül demedine. Tahsin yere eğilerek demedi alırken Karan birden Tahsinin uzandığı koluna tekme savurdu. Adamdan acı dolu bir inilti yükseldiğinde oturduğum yerde elimi dudaklarıma bastırdım. Adam acıyla kıvranmasına rağmen demedi aldı ayağa kalkacağı sırada neresine geldiğini göremediğim bir tekme daha savurdu Karan. Tahsinin bağrışına kriz geçiriyormuş gibi öksürükler eklendi. Sanırım Karan'ın tekmesi karnına gelmişti.
"Helal Tahsin helal." dedi Karan ayağı hala Tahsinin üzerindeyken.Bakışlarım kapıda beraber durduklarını söyleyen çocuğa kaydı. Dikildiği yerde titriyordu.
"15 adamsınız. 15." dedi vurgulayarak. "Bir kızı koruyamadınız." dedi. Sanki bana bir şey olmuş gibi konuşuyordu.
"Lan adam kaçak dövüşüyor karşımıza çıkmaya ceseti yok bundan önce bize gönderdiklerini biliyorsunuz haberiniz var. Biriniz bakın tek bir taneniz.." dedi işaret parmağını havaya kaldırarak "yetersiniz." dedi beni şaşırtarak.
"O güçte adamlarsınız hepiniz." dedi. Övüyor mu dövüyor mu belli değildi.Güçlü olduklarını vurguladığı adamlardan biri ayağının altında kıvranıyordu. Güç gösterisi yapıyordu sanırım. Emin değilim.
"Bu yüzden benimle çalışıyorsunuz." dedi. "Ben bu yüzden size canımı emanet ettim." dedi parmağıyla arkasını beni işaret ederek. Canım diye kast ettiği bendim. Kendi canından bahsetmiyordu. Kalbim bilinmez kaçıncı kez onun adını haykırdı. Onun için attı yine ve bundan sonra hep ona atacağı gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE
Teen FictionKaran Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey vardı. Onu alarak buz tutmuş kalbinin en güzel köşesine saklamak, gülümsemesiyle çıkan güneşte ısınm...