Hoşgeldiniz.
Ben, Miraz, Alpaslan, babam ve de amcam salonumda oturmuş gergin bir konuşma yapıyorduk. Daha çok babam ve amcam bize bu olanları nasıl anlatmazsın diye üstüme geliyorlar, Miraz da babam ve amcam çok üstüme geliyor diye sessiz kalıyor ama bakışlarıyla yiyordu beni.
Sadece Alpaslan şu an babam ve amcama cevap veriyordu ben ağzımı dahi açmıyordum.
Her şey zaten çok yeniyken patlamıştı üstelik az önce yaşananlar göz önüne alınınca halimin olmaması normaldi sanırım.
"... hayır ben anlamıyorum böyle bir şey benden neden gizleniyor." dedi babam amcama da bakarak kendine destek olmasını bekledi ki amcamdan destek gecikmedi "öyle tabi biz bir aileyiz ne oluyor ne bitiyorsa bize söylenmeli biz burada iskele babaları mıyız." dedi. Babam devam etti "ben sen ne yapıyorsan arkanda oluyorum. Yeni bir oluşum başlattın kendine bir masa kurdun bir şey demedim. Her hareketinde yanındayım başın sıkıştı madem neden baba demiyorsun." dedi.
Kısa bir soluk aldıktan sonra hız kesmeden devam ederken elimi şakaklarıma attım. Başım o kadar ağrıyordu ki sanki içinde metal bir top vardı ve sağa sola çarpıp duruyor çarptıkça güç kazanıyordu.
Mirazın ayaklandığını hissettim ama gözlerimi açamadım. "Yeter bu kadar dinlensin biraz bundan sonra ne yapacağımızı konuşuruz. Yeterince fırça attınız bence kâfi biraz da bundan sonra ne gibi önlemler alabiliriz onları düşünün." dedi babamlara.
Koltuktan bedenimi dikkatlica kaldırıp kollarına aldı beni. Birlikte merdivenleri çıkarken başımı boynuna sakladım. Odama girdiğimizde gidip bana eşofman ve bir tişört getirdi. "Bunları giy kapıda bekliyorum." dedi.
Başım ağırlaştığında hareket etmek o kadar zordu ki. Ayaktayken üstelik sanki yer ayaklarımın altından çekilecekmişte düşecekmişim gibi geliyordu.
Zar zor kıyafetlerimi değiştirdikten sonra Miraza seslendim. Anında kapıyı açıp içeriye girdi. Ardından kapıyı tekrar kapatıp yanıma geldi. Yatağımın örtüsünü açarken uzanmama yardım etti. "İlaç ister misin daha rahat uyursun belki." dedi.
"Uyku ilacım bitti. Yeniside hala gelmedi." dediğimde kaşları çatıldı. "E nasıl uyuyorsun ?" dedi. "Yoksa artık ilaçsız düzgünce uyumaya alıştı mı ?"
"Uyumuyorum." dedim. Sabaha karşı yatıp bölük pörçük uykularla güne devam ediyordum.
"Ben seni uyuturum." dedi Miraz yanıma uzanıp sırtını yatak başlığına dayadı.Elini saçlarıma atarken yorganımı burnuma kadar çektim. "Ne hissediyorsun ?" dedi Miraz sessizce.
"Özledim." dediğimde saçımda ki eli duraksadı. "Yani bir şeyler hissetmeyi özledim. Hiçbir şey hissetmiyorum." dedim.Hiçbir şey söylemedi. Eli tekrar saçlarımı sevmeye devam etti. Yorgunluk ve baş ağrısı gözlerime vurduğu için bir süre sonra uyuya kaldım.
...
Gözlerimi açtığımda odada yalnızdım. Karanlık oda zaman algımı yitirmeme sebep oldu. Bir an anlayamadım akşam mı gece mi. Ağzımda oluşan kötü tat ve susuzluktan kuruyan boğaz ve dudaklarımla yüzümü buruşturdum. Aşağıdan gelen bazı sesler duyuyordum ama odaklanamıyordum. Gözlerim karanlığa alışınca başucuma baktım. içebileceğim bir su olmayınca mecburen kalktım.
Önce banyoya geçip dişlerimi fırçaladım çünkü zamansız uyuduğum için ağzımda korkunç bir tat vardı.
Su bardağımı alıp aşağıya inerken uyumadan önce evimde olan ailemin sesini hala duyuyordum. Demek ki gitmemişler. Ben daha merdivenlerin başındayken aşağıda Elif belirdi. "Canım uyandın mı ? Bende kaldırmaya geliyordum artık seni." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERCESTE
Teen FictionKaran Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey vardı. Onu alarak buz tutmuş kalbinin en güzel köşesine saklamak, gülümsemesiyle çıkan güneşte ısınm...