Bu bir bölüm değildir.
Sabah her zaman olduğu gibi erken kalkmış, kahvaltı etmiş ve ojelerimi değiştirerek yeni gelen dergilerimi okumak için deri koltuğuma kurulmuştum. Her şey derginin kapağında yazan tarihi görmem ile sıradanlıktan çıktı.
''Bunu düşünmem çok saçma.'' Diye mırıldandım kendi kendime. Bugün insanların biriktirdikleri paralarını harcaması ve yalnız olan insanların gözüne sokarcasına sevgilileriyle gezdikleri saçma bir gün. Düşüncemin bu olduğuna emindim. Yani dergide geçen bölümdeki o uzun paragrafı okuyup resimlere bakmadan hemen öncesine kadar emindim. Lanet olasıca hayatım çok normalmiş gibi böyle şeyleri kafama taktığım içn kendime lanet ederek dergiyi masaya bıraktım.
''Güzelim?'' Yüzüme hemen bir gülümseme yerleştirdim ve çoktan kuruyan ojelerime üflemeye başlayarak yeşil gözlerine baktım. ''Bebeğim! Demek erken geldin!'' Tamam. Birazcık abartmış olabilirim. ''Aslında normalden biraz daha geç geldim ama sorun değil. Aklımda daha güzel şeyler var bebeğim.'' Gülümseyip demin ki tuhaf davranışları hiç yapmamışım gibi davranırken gözüm yine dergiye takıldı. Onu çöpe atıp kendimi bu saçma sapan düşüncelerden soyutlamalıydım.
''Bugün günlerden ne?'' Aman tanrım! Bunu yapıyor olamam. ''Cumartesi.'' Rahatlıkla cevaplarken üzerine beyaz bir tişört geçiriyordu. ''Wow bu iyi. Peki tarih?'' Tişörtü aşağı çekiştirdi ve kaslarını örttü. Elini uzamış saçlarından geçirdi ve yanıma oturdu. ''Sanırım 14 Şubat. Neden?'' Ne uydurabileceğime bağlı hayatım. ''Hiç. Hafızamı test ettim. Bu aralar çok unutkanım. Bugün sanki özel bir günmüş gibi. Sence de öyle değil mi?'' En yakın askeri ekibe sesleniyorum! Beni vurun! Tam şurada utancımdan ölmeden hemen önce! ''Şey kavga çıksın istemiyorum ama iyi misin güzelim?'' Hemen bir kahkaha attım. ''İyiyim canım. Şaka yapıyorum. Sana kahve kendime de sıcak çikolata yapacağım.'' Hızla mutfağa koştururken sırtımda bakışlarını hissedebiliyordum.
Ne düşünüyordum bilmiyorum. Harry'nin sevgililer gününü bildiğini var saysam bile kutlaması en az tek boynuzlu bir ata dönüşmem kadar imkanlıydı. Derhal kendime gelip bu güzel günü kendime zehir etmekten vazgeçmeliyim.
Harry'nin Ağzından;
Tuhaf davranışları için bir neden düşünerek etrafa göz gezdiriyor ve şuana kadar ki olan konuşmalarımızda bugünün tarihine has olan bir şey var mı diye düşünüyordum.Yoktu. Galiba dönemlerindeydi. İçeride kendi kendine şarkı söylemeye başladığında rahatladım ve bu düşüncemden emin olarak televizyonu açtım. Ayaklarımı sehpaya uzatarak bir spor kanalında durarak izlemeye başladım.
Ayakkabıma rağmen canımı acıtan şeyin birkaç dergi olduğu gördüğümde hemen dergileri aldım ve koltuğun boş tarafına atmadan önce kapaklarına baktım. Kırmızı kalpler, çiçek böcek ve sevgililerden oluşan bir dergiydi. Biran sevgilimin bunu okuduğuna inanamadım. Bükük olan kısmı açtım ve sayfaya göz gezdirdim.
''14 Şubat için tavsiyeler mi? Geç. Sevgilililer gününüz için özel mekanlar. Bu ne be?'' Jetonlarımın geç düşüşü ile gözlerimi kapatıp bunların gerçek olmamasını diledim. Gerçekten sevgililer günü için bir şey mi istiyordu? Benden? Çok saçma bir gün olduğunu düşünüyor sanıyordum.
''Clara!'' Islık çalarak mutfaktan kafasını çıkardı ve elimdeki dergiye baktı. Islığı kesilirken yanaklarının kızardığını görerek gülümsedim. Kırmızının en güzel tonu bu olsa gerekti. ''İstediği bir şey varsa bana söyleyebilirsin. Biliyorsun değil mi?'' Kafasını salladı. ''Yok. Sağol aşkım.'' Görünürden kayboluşunun hızıyla gülerken dergiye tekrar baktım ve resimlereki mekanları inceledim. ''Tamam. Var!'' Sağımda oturuyordu. ''Hangimizin uzaylı olduğunu teyit edebilmem için bana bir dakika izin ver.'' Elimden dergiyi kaptı. ''SEvgililer gününü kutlamak istiyorum!'' Elleriyle yüzünü kapattı. Ben ise onun masum görüntüsü karşısında büyülenmiştim. ''Tamam.'' Diye fısıldadım.
''Sana kızmıyorum. Saçma bulduğunu biliyorum. Hayır dediğin için sana trip falan da atmayacağım.'' Derin bir nefes aldı. ''Şey Clar-'' Ellerini yüzüne daha da bastırdı. '' Sorun değil. Hiç kırılmadım. Ben senin bildiğin kızlara benzemem zate- bir dakika. Ne? Tamam mı?'' Elini yüzünden çekince omuz silkim. Üzerime atladı ve kollarnı boynuma sararak beni boğmayı denedi. Sonra yanaklarıma suu birkaç öpücük kondurdu.
''Hadi insan. Hazırlan da seni dışarıya çıkarayım.''
İki saat Sonra;
Kırmızı büyük koltuklardan birine oturduğumdan beri biran bile somurtmamıştım. Gerçekten mutluydum. Beni dışarıya çıkarmıştı. Normal bir çiftmişiz gibi mağazalara girmiş ve alışveri yapmıştık. Gezmiştik, eğlenmiştik ve şimdi buradaydık.
''Menülerimiz geldi bayan.'' Masanın üzerine mavi tepsileri bıraktı ve konuşmama izin vermeden iki tepsi daha getirdi. Karşıma oturarak pipetini çıkardı ve kutunun içinden geçirdi. Aynısını benim kolam içinde yaptıktan sonra gülümsedi ve kolasını havaya kaldırdı.
''Bize!'' Bende kolamı kaldırıp onun kolasına vurdum. ''Bize'' Sonra hamburgerin kutusunu açtım ve Big King ile gülümsedim. ''Hayatımda senin kadar romantik bir erkek daha tanımadım.'' Patares cipsinden ağzıma üçer beşer tıkarken gülümsedi ve nugget kutusunu açtı. ''Ben de senin kadar mükemmelini görmedim. Ağzında yemekleri hiç görmemiş gibi tıkarken bile sana aşık olduğum için şükrettiriyorsun.'' Kaşlarımı çattım. ''Orodoko gozlo onlomo oldom Horry.'' Güldü ve hamburgerini ısırdı. Sonra elini ceketinin cebine soktu. ''Eğer bana French sos aldıysan seninle evlenirim.''
''O zaman artık karım sayılırsın.'' Küçük kutuyu alarak açtım ve kokladım.
''Gelmiş geçmiş en iyi sevgilier günü!'' Güldü ve ikinci hamburgeri eline aldı. Saat 12 olmadan hemen önce kulağıma beni sevdiğini fısıldadı. Ben de ona.
Geri dönmek zorunda olmak kötüydü. Ama yanımda o olduğu sürece her yere giderdim. Sevgililer günü hala saçmaydı. Gerçek olan aşktı. Bu yüzden endişelenmiyordum. Bizim için her gün aşktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALİEN
FanfictionBüyüdüm. Büyüdükçe kabalaştım, soğuklaştım, umursamaz oldum. Büyüdükçe duygularımı gizlemeyi öğrendim. Büyüdükçe insan olmayı unuttum. Ben bir uzaylıyım. Gerçek bir uzaylı. Bir yaratık olmadığım zamanlarda insan olmam gerekirken bile uzaylıyım ben...