Chapter 45

363 25 11
                                    

''Hayır!'' Ellerim titriyordu, bacaklarım beni taşımak için fazladan çaba sarf ediyordu. Gözlerimden yaşlar süzülürken doğru bildiğim her şeyin yanlış olduğunu öğreniyordum. Yaşadığım her saniye bir yalanın içinde büyümüştüm ve şimdi taşıyordum. Oysa ne kadar güvenliydi her şey. Ne kadar da çok gerçek bir oyundu bana oynadığı. İçinde kaybolduğum bir film kadar gerçekti aslına bakılırsa. Saçlarımı elimle kavrarken hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyordum. Sonsuza kadar olduğum yerde kalacağımı düşündüğüm saniylerde bir kol beni kavradı ve acının en ortasına çekti.

Hiç çıkmamak üzere.

                        Kafam göğsünde uzanırken huzurun gerçek tanımını gerçekten tattığımı hissediyordum. Yıllar önce annemle hissettiklerim gibi değildi. Annem her zaman benim her şeyim olacaktı. Bedenini tekrar hissedemeyeceğimi biliyordum. Ruhunun kolları belimden ayrımadığı sürece onsuz kalmayacaktım. O söz verdiği gibi beni hiçbir zaman bırakmamıştı. Beni ne olursa olsun bırakmayacağını bildiğim tek insandı.

''Bazen kendimi her zaman olduğundan daha kötü hissediyorum.'' Televizyonda açık bir film olmasına rağmen ikimizinde izlemediğinden emindim. Söyledikleri ise beni en tuhaf hissettiren şeydi. ''Ne? Neden?'' Koltukta gerçekten oturur pozisyona geldiğimde zaten bana bakıyordu. ''Senin beni her şeye rağmen affetmen benim kendimi affetmemi sağlamıyor. Seninle huzulu olduğum her an bu pişmanlık hissi yakamı bıakmıyor. Nefesimin sıkışmasını sağlıyor. Sen ne dersen de ben hiçbir zaman kendimi affedemeyeceğim galiba.'' Sonunda gülüp ellerini bacağının üstünde birleştirse de ne kadar üzgün olduğunu hissedebiliyordum. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Böyle bir yükle yaşadığını bilmiyordum. ''Bana bak.'' Diye fısıldadım eğdiği kafasına doğru yaklaşarak. ''Seni affettim tamam mı? Senin de kendini affetmen lazım. Sadece benim için pişman olmadığını biliyorum. Bunlar için seni rahatlatacak bir şey söyleyemem. Ama kendini affetmeyi denemelisin. Senin yanındayım. Her zaman burada olacağım.''

                Derin bir nefes aldı ve kollarını belime sardı. Ben de ona içimdeki tüm şüpheleri anlatmak için doğru zaman olduğuna karar verdim. ''Harry, bence Doruk hakkında konuşmalıyız.'' Kaşları çatıldı. ''Ne oldu? Bana söylemediğin bir şey mi yaptı?'' Kaşlarımı çattım. ''Saçmala. Sadece onda bir tuhaflık var Harry.'' Sıkıldığını belli eden bir şekilde derin nefes aldı. ''Ne gibi? Bana somut bir neden vermelisin.'' Ne diyebilirdim ki? ''Hadi ama sen ne zaman bunlar için somut bir neden arar oldun? Biz konuşuyoruz ve onu bize bakarken buluyorum. Sanki her hareketimizi izliyor gibi. Hislerime güvenirim.'' Eğilerek dudağıma bir öpücük kondurdu. Sonra yanağıma. Onu ittirdim. ''Dikkatini verir misin?''

''Dikkatim zaten senin üzerinden güzelim.'' Hayır anlamıyorum bu daha demin gözümün önünde ağlayacaktı. Ne ara bu hale geldi? Romantik öküz! ''Harry!'' Üfleyerek suratını buruşturdu. ''Sana daha önce de bir şey yapmaya cesaret edemeyeceğini söyledim. Bence sen fazla abartıyorsun.'' Rahatlığına sinirlendim. ''Harry bana güven. Bu sence de biraz Blake, Katy ve Daemon vakasına benzemiyor mu? Yani senin Katy benim Daemon gibi davranmamız dışında.'' Güldü. ''Clara, ben Doruk'a güveniyorum demedim tamam mı? Katy gibi davranmadığımı ikimiz de biliyoruz. Ben onun gibi herkesi tehlikeye atacak birinin yanımda olmasına izin vermem. Hem seni koruyabilirim tamam mı?'' Ayağa kalktım ve odanın içerisinde dönmeye başladım. ''Son sözün bu mu?'' Diye sordum sinir ve hayal kırıklığının okuşturduğu iğrenç ikiliyle birlikte. Ayağa kalktı ve ellerini omuzlarıma koyacak kadar yaklaştı. ''Bana güven tamam mı?'' Derin bir nefes aldım.

''Umarım pişman olmayız Harry.'' Fısıldadım. Duyduğunu biliyordum. ''Olmayacağız.'' Ona gülümserken içimde bir yer bana haksız olduğunu söylüyordu. Pişman olacaktık.

Ama bu olduğu zaman her şey için çok geç olacaktı.

ALİENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin