Chapter 34

475 29 11
                                    

                           İkinci hafta bitmişti. İki haftadır onu hiç görmemiştim. Kapının açılmasına dair bir ses duyduğum her an gözlerimi ve kalbimi yeşil gözlerini görmeye alıştırıyordum ama o hiç gelmiyordu. Yemeklerimi bir kız getiriyordu. Birkaç kez ağzından laf almaya çalıştığımda hiçbir şey söylemeden çıkıp gidiyordu. Bunun olmasını sağlayan ben olmama rağmen her gün onu çağırmamak için özel uğraş gösteriyordum. Kendimi birçok kez soğuk suyun altına bırakmış ve kendimi engellemeye çalışmıştım.

Eğer onu çağırırsam bu kendime haksızlık değil de ne olurdu? Bunu yapamazdım.

''Pardon,'' Kafamı kaldırdığımda yemeğimi getiren kızı gördüğümde şaşırdım. ''Size birkaç kez seslendim. Yemeğiniz normalden biraz daha fazla hazırlandı. Bunu bitirmenizi tavsiye ederim.'' Tepsiyi komidine bıraktı. ''Neden?'' Sordum çünkü her şey tuhaftı. İki hafta sonra ilk defa kızın sesini duyuyordum, bu olduğunda ise beni uyarıyordu. ''Uzun süre aç kalabilirsiniz.'' Arkasını dönüp kapıya yol alınca hızla ayağa kalktım ve peşinden koştum. ''Neden?'' Yürümeye devam edince kolundan hızlıca çekerek bana bakmasını sağladım. ''Cevap ver!'' Diğer eliyle kapının açılmasını sağlayacak düğmeye uzanmak isteyince omuzlarından tutup duvara ittirdim. Kapı düğmeleri parmak izi tanıyordu. Bana her şeyi anlatmadan düğmeye basamazdı.

''Bunu yapmayı istemedim. Yine de bana her şeyi anlatmadan buradan çıkmana izin vermem.'' Kaçmaya çalışır diye açık olan saçlarını yavaşça elime doladım ama çekmedim. Gerekmedikçe şiddete başvurmayacaktım. ''Bırak beni! İşleri daha da berbat hale getireceksin.'' Yüzüne baktım. ''Bana ne olduğunu söylemek zorundasın. Bir şey olduğunun farkındayım. Bunu bilmem gerek.'' Kafasıyla onayladı.

''Gidiyorsun. Seni buradan gönderiyorlar. Nereye gideceğini bilmiyorum ama bu ilk defa olacak. Bir kişinin gönderilmesi yani.'' Saçları ellerimden aşağı süzüldü. Kendimi geri çekilirken buldum. Kafamı ellerimin arasına alarak yatağımın üzerine oturdum. Kız dışarı çıkmıştı.

Beni o gönderiyordu. Biliyordum.

2 Saat Sonra;

                         Kapı hızlıca açıldı. Gözlerimi tepsiye diktim. Bir lokma bile yememiştim. Arkamdan gelen adım seslerini duyuyordum fakat iki hafta sonra ilk defa heyecanlanmıyordum çünkü o olmadığını biliyordum. Omzuma bir el dokunulunca arkama döndüm.

''Geldiniz demek. Ben de sizi bekliyordum. '' İri adam güldü ve beni hızlıca ayağa kaldırdı. Tepsiye baktı. ''Yememen kötü olmuş. En az üç gün hiçbir şey yemeyeceksin.'' Güldüm ve omuz silktim. ''En az senin kadar dayanıklıyımdır.'' Yanındaki çocuğa baktı. ''Hazır mısın?'' Yatağa geri oturdum. ''Eğer beni buradan gönderecekse bunu yapan kendisi olmalı.'' Kaşlarını çattı. '' Nazik olmam söylenildi ama çok sık kurallara uymam. Bu yüzden olay çıkarmadan ayağa kalk.'' Oturmaya devam ettim. ''Tehditle değil davranışla ilgili yorum yaparım. Bu sırada ne olay çıkarırsan çıkar o gelmezse beni buradan ancak öldürerek çıkarabilirsin.'' Omzumdan kaldırdı ve kollarımı sırtımda sabitledi. Canımın acısıyla inledim. Arkamda dururken bacağımı geriye doğru bükerek hassas bölgesine vurdum. Ellerimi bırakınca karşımda duran çocuk üzerime atladı. Hızlıca sağa kaçtım fakat saçımı tuttu. Üzerine doğru sendeledim. Göğsüne yumruk attım ama saçımı kurtaramadım.

''Seni alt etmemiz zor değil. İşi zorlaştırma.'' Kafamı iki yana salladım. ''O gelmeden buradan çıkmayacağımı daha önce söyledim!'' Saçımı tutan adam ellerimi sırtımda sabitledi. Tedbiliydi. Diğer arkadaşının doğrulmasını sağladıktan sonra beni kapıya doğru sürükledi. Kendimi yere attım ve kapıdan çıkmadan önce tüm gücümü kullandım. Bir işe yaramayacağını anladığım an ise kapıdan dışarı çıkmıştım.

''Harry!'' Diye bağırdım defalarca ama hiçbir şey olmadı. Bir iki dakika sonra adam ayağa kalkmamı sağladı. Ellerimden tutarken cebinden telefona benzeyen bir şey düştü. Bir küfür mırıldanarak yere eğildi. O sırada adamın kolunu ısırdım ve telefonu ayağımla onun arkasına ittim. Çığlık atmadan hemen önce tek elimi kurtardım ve uzun saçlarını geriye doğru çekerek ondan uzaklaştım. Yerden telefonu aldığımda bir navigason cihazı olduğunu görecek kadar baktım ve koşmaya başladım. Arkamdan koştuklarını biliyordum.

Koşarken cihazı yoklamaya başladım. Ses ile ilgili bir kısım görünce ona tıkladım. ''Harry Styles!'' Bağırdım. Sadece basit bir denemeydi ama işe yaramıştı. Birden önümde yeşil bir şekilde gösterilmiş yollar çıktı.

                          Beyaz koridorların arasında koşabildiğim kadar hızlı koştum. Yolu doğru gittiğimi umuyordum çünkü yanlış gidiyorsam geri dönecek gücüm yoktu. Bacaklarımı yeteri kadar zorlamıştım. Arkama baktığımda çok yakın olduklarını gördüm. Korkuyla hızlanmaya çalışırken yere düştüm. Duvardan destek alarak ayağa kalkmaya çalışırken navigasyonu gördüm. Burasıydı. Burası onun odasıydı. Duvarların gizli odalar olduğunu unutmuştum.

                          Ayağa kalktım ve kapıya vurdum. ''Harry!'' Birkaç saniye içerisinde yakalanacaktım. ''Harry! Aç kapıyı!'' Yumruk attım. Ve geldiler. ''Harry!'' Kolumdan tuttuklarında daha fazla direnemedim.

''Seni asla affetmeyeceğim Harry!'' Bağırdım. Gözlerimden yaşlar boşalıyordu. Etraf bulanıklaşmıştı. Daha fazla savaşmam için hiçbir neden yoktu. Bedenim tekrar yerden sürüklenmeye başladığında her şeyin bittiğini sanmıştım.

O sırada kapı açıldı.

ALİENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin