Chapter 20

663 38 3
                                    

Harry'nin Ağzından;

                     Sanki bir uçurumdan düşmek gibi yaşıyordum hayatı. Her anı acı verici ve tüketiciydi.  Düşmek için dua ediyordum o derin karanlığa. Beni yutsun ve dışarı çıkmama izin vermesin istiyordum. Ama bunu istediğim her an dipsiz uçurum kendi elleriyle ışığa çıkarıyordu beni. Katlanmak için tek uğraştığım şey ise çektiğim acıya bir başkasına çektirmek istememdi. Bunun sadistlik olduğunu biliyordum. Ama bana zevk vermediğini inkar da edemiyordum. Annemin ölümünü izlediğim saniyeler gözümün önünden geçtiği her an vücudum bunun acısını çıkarmak istercesine sadistçe duygularla doluyordu.

''Harry.'' Kafamı adımı seslenen korkak adama çevirdim.. Boynuna neredeyse yapışmış küçük kafası ve sinirimi arttıran büyük gözleriyle cüceden farksızdı. ''Ne var.'' Dedim sinirli ve yüksek bir ses tonuyla. ''Babanız sizi çağırıyor.'' Histerik bir şekilde kahkaha attığımda kapının gerisine doğru çekildi. Tepkisi beni şaşırtmadı. Farklı hareket etseydi şaşırırdım. ''Babama onun yanına istediğim zaman gidebilecek kadar zeki olduğumu söyle. Bu istediğim zaman bilimini de hiçbir zaman olarak hatırlatmayı unutma.'' Zehrimden içime çekerken gözlerimi kapattım ve tadını gerçekten hissetmeye çalıştım. Zevk almak istedim. ''Ama Harry, önemliymiş.'' Gözlerimi açtım. ''İki oldu.'' Titreyen soluk alışverişini duymaya başladım. ''Ne?'' Ayağa kalktım ve önünde durdum. ''Bana iki kez adımla hitap ettin. Üçüncüsünü yaparsan, ıhm devamını biliyorsun.'' Deyip sigara dumanını yüzüne üfledim. Öksürmeye başlarken gülümseyerek odadan çıktım.

''Clara hakkında olduğunu söyledi efendim!'' Ben de adımlarımı babamın odasına yönlendirdim.

Clara'nın Ağzından;

                                            Gelen çığlık sesiyle etrafımda bulunan yolları taradım. Çığlık o kadar derin ve acı yüklü geliyordu ki burada daha fazla durmaya dayanamıyordum. Ayak adımlarım ikinci yakarışı duymadan hemen önce harekete geçmişti. Koştuğum sürenin sonunda silah sesiyle olduğum yerde kaldım. Hemen kapıya yaklaştım ve açmayı denedim. Kapı kilitliydi. Tozlanmış kulbunu birkaç kez sallamıştım. En sonunda kapı açıldı ve dışarıya küçük bir çocuk atıldı. Gözleri bir noktaya kilitlenmişti ve dizlerinin üstünde duruyordu. Onun yüzüne bakıp sartım ama bir tepki vermedi. Sonra ikinci kez kapı açıldı. O zaman yerde yatan kanlar içerisindeki bedeni görebilmiştim. Ölü olmasına rağmen gözlerinin yeşili oldukça canlı olan kadın sayesinde çocuğa bakıp bağırdım.

'Harry!'' Gözlerimden yaşlar boşalırken kollarım iki yanımdan sert bir zemine sahiplendi. Bunu takmadan gözümün önünden görüntüyü silmeye çalıştım. Ağzımdan bu sefer sessiz bir şekilde çıktı adı derin bir nefes alırken.

''Harry.''  Kendime geldiğimde üç dakika kadar geçmişti. Bileğimde sert ve soğuk kelepçelerin varlığını hissettiğimde boğazım düğümlendi. Ellerinden kaçmak için kıpırdadığımda iri bir el saçımı kavrayıp geriye doğru çekti. ''Harry yok, benimle idare edeceksin küçük kız.'' Ardından bir kahkaha sesi ve ağzıma dayanan eter ile gün içinde ikinci kez bayılışım gerçekleşti. Bilincimi kaybetmeden önce karşımda ağlayan küçük çocuğu gördüm.

''Ağlayan bir melek'' dedim cılız bir sesle. Sonra ise her şey bitti.

ALİENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin