Chapter 24

614 38 16
                                    

''Ya ağzını kendin açarsın ya da ben açarım. Sen seç.'' Ne bekliyordum ki? Bu kız ölümden döndü, çok acı çekti bu yüzden ona çok iyi davranayım diyeceğini mi? Aslında evet birazcık beklemiştim. Elimin üzerine oturmasının üzerinden üç gün geçmişti. O gün odadan çıktıktan yarım saat sonra gülerek geri gelmişti. O zamandan beri yine aynı öküzlük işte ne yaparsın? 

''O zaman açmak zorund-.'' Kaşığı ağzıma tıktı. Sonra da peçeteyle baskı uygulayarak beni bu tuhaf tatlı şeyi yemeye zorladı. Kaşlarımı çattıktan sonra yuttum ve kusmanın eşiğinden döndüm. Kusamadım çünkü kusmamam için ağzıma bastırmaya devam etti.

Uzaylı müsvettesi.

''Bunun içerisine işeyip sonra da tükürdün mü sen?'' Güldü ve bir kaşık daha alarak ağzıma tıkmadan önce ''Belki.'' dedi. Yuttuktan sonra elimi kaldırmaya çalıştım ama bu tür hareketler acı veriyordu. Damarlarımın fazlasıyla hazır olduğunu söylemişlerdi. Gerildim. Gözlerime baktı ve çorbayı alarak komidine bıraktı. Uyandığımda odada kırık olan her şey düzeltilmiş ve güzel bir hal almıştı. Ruhum gibi.

''Canın acıdığı için üzgünüm.'' Ruhum biran bedenimden ayrıldı sanki. Gözlerimi kapattım ve derin bir nefes aldım. Günlerdir saklamaya çalıştığım her şey birden açığa çıktı. Gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı.

''Öldüğümü hissettim biliyor musun?'' Elinin bir saniye kadar titrediğini gördüm. ''Her şey beyaz oldu biran hissizleştim, her şey daha farklı hissettirdi. Mutlu gibiydim ama bir şeyler eksikti. Akciğerlerimden her hava taneciğinin dışarı çıktığını hissettim. Tek başıma kalmaktan korkuyorum. Ölme korkusu değil bu kendimden korkuyorum. Çığlık atamıyorum. Defalarca denedim biliyor musun? Sesim yükselmiyor. Akciğerlerime bir şeyler saplanıyor. Canım yanıyor. '' Yüzüme bakmadı. Kafasını yere eğmiş bir şeyler düşünüyor gibiydi.

''Yeter.'' Dedi. ''Ben her zaman bir ışığın içerisindeyim. Hiç çıkamıyorum. Hep ölüymüşüm gibi. Çevremdeki ve benliğimdeki her zerreden nefter ediyorum. Canının yandığını söylediğin her saniye biraz daha ölüyorum. O yüzden yeter, anlatma.'' 

''Bencilin tekisin.'' Boğazımda bir yumru ile konuştum. ''Ne olduğunu bilmiyorum ama göt herifin tekisin. Neden o odadaydım ha? Senin yüzünden. Senin yüzünden ölecektim. 149. kişiye de elveda diyecektin. Her gün biraz daha kayboluyorum bu yüzden çok beklemeyeceksin.'' Gözlerime baktı. ''Babam annemi öldürdüğünde altı yaşındaydım. Normal bir çocuktan farkım yoktu. Annemi korumak için babama onun silahını doğrulttum. Tetiği çekemediğim için annem öldü. Ne gözümü kapatabildim ne de kulağımı. Sadece durdum. Sahip olduğum hiçbir şey yok. Ama yaşamam gerek. Oraya girmen benim suçumdu evet. Ama bunu ben istemedim. Bu yüzden beni ölümcül bir hastalığı olmayan ölümcül kişi gibi hissettirmekten vazgeç.'' Sonra tabaktan peçete aldı ve bana uzattı.

''Al ve gözyaşlarını sil.'' Peçeteyi elime aldım ve gözyaşlarımı sildim. ''Ağlamamı istemiyorsun yani.'' Gülmeye başladı. Çorbadan bir kaşık alıp ağzıma tıkarken konuştu. ''Ağlamanı istemiyorum çünkü ağlarken o kadar çirkin oluyorsun ki midem kalkıyor. Sinirime gidiyorsun.'' Kaşlarımı çatarak mırıldandım. ''Göt herif.'' İçim rahatlasın diye bir kez de daha yüksek sesle söyledim ve gözlerine bakarak uzattığı kaşığı kabul ettim. Gözlerime tuhaf bir şekilde baktığını fark edince tek kaşımı kaldırdım. (YAZARINIZ GERÇEKTEN SOL KAŞINI TEK BAŞINA KALDIRABİLİR :D )

''Neden 10 gündür hiç kan içmemiş Edward Cullen'ın Bella'ya baktığı gibi bakıyorsun?'' Biran ona sanki ben Katniss Everdeen'im demişim gibi bakmışsa da eski haline geri dönmeye başarmıştı. Aferin sana, yıllardır insanları. insanım diye kakalayan Daemon Black. ''Kanına susamam için Edward olmama gerek yok insan. (Her an açım sana.'' Yapma Derek elaleme ne derek bakışlarımdan atamıyorum çünkü hikayedeyiz) Kaşlarımı çatmaya devam ettim. ''Olayı saptırma Harry. Tuhaf bakışlarının hesabını vereceksin hemen.'' Güldü ve arkasına yaslanarak ellerini başının arkasından çaprazladı. ''Vermezsem?'' Yüzündeki gülüşe karşılık kaşlarımı çattım. ''Kafanın etini yerim.'' Kaşlarını kaldırdı. ''İzin verir miyim?'' Tabi ki de vermez! ''İzin istemediğim için, izin vermene gerek yok.''

''Gerçekten mi? (Yüzünü ekşitiyor) Hiç okula gitmemiş olmam ilkokul kavgalarının nasıl olduğunu bilmediğim anlamına gelmiyor insan.'' Bugün ne kadar da havasındaydı böyle. Bir bırakır da laf sokarız değil mi? Nerede bunda bu özellik? Hemen ne biçim uzaylı yüz ifademi takındım. ''Belli zaten hiç okula gitmediğin.'' Kaşlarını iyive kaldırdı ve ağzını şaşkınlıkla araladı. Aklıma altı yaşındaki küçük çocuğun gelmesine engel olamadım. ''Konuyu değiştirme Clara.'' Zorla da olsa kahkaha attım. ''Nasıl oluyormuş Harry bey?'' Kaşlarını çatsa da güldü.

''Ben de böyleyim be insan. Ne yapacaksın?'' Hiçbir şey anlazcasına yüzüne bakarken yüzüme yastıkla vurdu ve geleneksek uzaylıyla yapılan yatan kız ve ultra güçlü uzaylı erkek savaşları başladı.

''Götsün Harry!''

ALİENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin