Chapter 40

430 31 6
                                    

                 Fırının kapağını açtım ve kurabiyelerin kokusunu içime çektim. Çekmez olsaydım. Genzime dolan yanık kurabiye kokusuna karşı suratımı buruşturarak bir bezle kurabiyeleri tezgaha attırdım. Yansaydı kokusunu alırdım. Bunları ne yapacaktım şimdi ben? İşin yoksa bir de Harry dalga geçsin şimdi. Üf!

                Kurabiyeden bir ısırık aldım. Kötü değildi. Üzerine nutella sürsem nasıl olurdu? Güzel olurdu ama elimi çikolataya bulamadan yiyemezdim.

Bu genç yaşta elimi nutellaya bulayamazdım.

                 Kurabiyeleri olduğu yerde bırakarak oturma odasına geçtim. Kendi döşediğim bu ev her şeyim olmuş çıkmıştı. Kendimi koltuğa atarak televiyon izlemeye başlarken sıcak basmıştı. Buraya ilk geldiğimde kış olduğunu hatırlıyordum. Karergah oldukça iyi ısıtılıyordu. Şimdiye kadar hiç uzun kollu bir şey giymeye gerek duymamıştım. Doğrularak elbisemin eteğini yelpaze gibi kullanmaya başladım.

Sıcak basınca bulamayacağım çare yoktu.

                Televizyona indirmiş olduğum bir filmi izlemeye başladım. Filmin adı Run'dı. Oyuncuları tanımıyor olsam da hoşuma gitmişti. Yarım saat olmadan Harry'nin neden hala gelmediğini düşünerek birçok saçma şey düşünmeye başlamış ve filmde ne olduğunu unutmuştum. Şuan kocasını bekleyen kadınlar gibi görüldüğümü biliyordum. Aslında durumumuz evli olmamamız dışında çok farklı değildi. Sıkıntıyla eteğimi gererek kendime hava vermeye devam ettim.

''Eteğini indir!'' Utançla eteğimi dizimin daha da aşağısına çektiğimde ne zaman geldiğini anlamadığım Harry'ye baktım. Ardından arkasından biri gelmeye başladığında ayağa kalkarak Harry'nin yanına gittim. ''Bu Doruk mu?'' Diye sorduğumda geldi ve elini belime dolayarak beni kendine çekti. Liseli, kıskanç bir ergen gibi daavranmasına karşın hiçbir tepki vermedim çünkü beni rahat hissetiriyordu.

''Vay anasını!'' Dedi Doruk. ''Gerçekten çıkıyorsunuz ha?'' Harry'nin eli belimde sıkılaşınca bana verdiği sözü bozmak için can attığını anlamıştım. ''Evet çıkıyoruz. Ne yapacaksın? Mükemmel ilişkimizi kıskanmak dışında tabi.'' Ah Tanrım! ''Harry. sakin olur musun lütfen?'' Elimi onun beline koyarak saçmalamasını engellemeye çalıştım. ''Doruk öncelikle ben Clara. Tanıştığımıza memnun oldum. '' Harry yüzüme öyle bir baktı ki susmamamak için deli olmak gerekirdi.

Ama ben deliydim. Harry ile çıkmamı ancak bu açıklardı.

                 Doruk'a baktım. Dikkatimi çeken ilk şey üzerindeki tişörttü. Beyazın üzerine kaba siyah parçalarla işlenmiş ''I am just me.'' yazısı hoştu. Bacaklarını saran siyah dizlerinin üstünde yırtıkları olan bir kotu vardı. Saçları da koyu kahverengi olup cool bir şekilde havaya kalkmıştı. Üzerinde insan olmadığını belli eden tek şey gözleriydi. Yeşil olduğunu sandığım gözlerinde kahverengilik görünce şaşırmıştım.

''Şey, insan olmadığın kesin.'' Dedim dudaklarımı büzerek. Harry yüzüme baktı. ''Onun karşısında dudaklarını bükme.'' Güldüm. ''Dalga geçiyorsun herhalde.'' Sonra Doruk'a döndüm ve yüzündeki gülümsemeye karşı sırıttım. ''Bence çok tatlı bir uzaylıcık.''

Harry heran beni alıp sinirle buradan çıkaracakmış gibi gözüktüğü için belimi elinden kurtardım ve Doruk'a gelmesini işaret ederek koltuklara ilerledim.

''Artık burada kalıyorum öyleyse.'' Harry'ye baktım. Bir erkekle kalmak beni rahatsız ederdi ama her şey onun elindeydi. Hayır diyeceğine emin olduğum için sorun yoktu. ''Hayır.'' Dedi net ve sinirli bir şekilde. ''Kesinlikle burada kalmıyorsun. Burası bizim evimiz.''

Bizim evimiz mi?

Bizim?

Harry ve benim?

''Sizin mi?'' Harry onaylayarak yanıma geldi koskoca koltukta yer yokmuş gibi benim dibime oturarak bacaklarımı dizlerinin üstüne çekti. ''Evet, bizim. Sana da köpekler için olan bir bölümümüz var. Orada bir kulübe ayarlarım istersen.'' Sinirle bacaklarımı dizlerinin üstünden çekerek koltukta ondan uzaklaştım. ''Bazen dünyaya adepte olmakta zorlanıyorda.'' Dedim ters bir şekilde Harry'ye bakarak. ''Öküzlüklerine bakmasan tarlı çocuk aslında.'' Doruk güldü. ''Bu yüzden mi ona aşıksın?'' Dedi gülmeyi bıraktığını yeni anladığım zaman.

''En tuhafı ona her şeyiyle aşık olmam.'' Dedim Harry'ye bakarak. Doruk biran kaskatı kesildiğinde Harry'nin fark edip etmediğini anlamak için tvırlarını inceledim ama sadece bana bakıp gülümsüyordu. Doruk'un kapıya doğru yürüdüğünü yeni fark etmiştim.

''Nereye?'' Dedim fazla kuşkulu olmamaya çalışarak. ''Aşktan nefret ederim.'' Beni tuhaf hissetiren şekilde bir rahatlıkla odadan çıkıp gittiğinde Harry'ye baktım.

''İyi bir çocuk.'' Dedim saçma düşüncelerimi kafamdan atarak. Takmamış gibiydi. Yeniden yanıma geldi ve dudaklarıma minik bir öpücük kondurdu.

''Benliğimle ilgili her şey,'' Dedi aşkla bakan gözlerle ''Benliğinle ilgili her şeyi seviyor.'' Ve ben her şeyi unuttum. Ona aşıktım. O da bana aşıktı. Daha ne olabilirdi ki?

''Etraf buram buram yanık kurabiye kokuyor.'' Ah hadi ama!

ALİENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin