Chapter 33

565 26 9
                                    

                      İnsanların bir kez öldükleri söylenirdi ama binlerce kez ölürlerdi. Aşık olduğunda ölüme yaklaşırdın ama ölmezdin. Belli bir süre sonra ölümcül bir hastalık gibi tüm vücudunu kaplardı aşk. Her hücren seni dışlar başkası için atardı. Yavaş yavaş ölürdün. Ama en kötüsü aşık olduğunun kişi ölünce hissedilendi. Tüm hücrelerin aynı anda kopardı birbirinden. Birden tutunduğun daldan uçuruma düşerdin sessizce. Veda etmeye vaktin kalmazdı kendine.

''Ö-ö-öl-ölemez.'' Dizlerimin üstüne yıkıldım. ''DNA'sı bile yok onun.'' Kalbim acıyordu. Ölüyor gibi hissediyordum, ölmeyi tercih ederdim. ''İyi misiniz?'' Bu soru nasıl sorulurdu? Hayatta sahip olduğum tek şeyimi kaybetmiştim. Nasıl iyi olabilirdim? ''Acımış mıdır?'' Kolyeyi göğsüme bastırdım ve gözlerimden süzülen yaşları tutmaktan vazgeçtim. ''Bilmiyorum. Kendinizde olduğunuza emin misiniz?'' Hıçkırıklarım mahalleyi doldurdu. ''Canı acıdı. Neden öldü biliyor musun? Benim yüzünden! Benim yüzünden! Her şey benim yüzümden!''

''Cevap vermeni beklemiyorum.'' Dedi kendimle savaştığım kısa sonsuzluktan sonra. ''Buna hakkım yok. Sadece daha fazla içimde tutamayacaktım.'' Bir tepki vermedim. Diyebileceğim hiçbir şey yoktu. Ne hissettiğimi biliyordum ama bunu ona söylemezdim. Bu kendime karşı büyük bir haksızlık olurdu. ''Buna bir cevap verebileceğimi zannetmiyorum.'' Gözlerime baktı. Gözlerinden acıyı okudum. ''Ne?'' Bunu söylemek çok zordu. ''Seni sevmemi nasıl beklersin? Bunca şeyden sonra? Yaşadığım şeylerden, çektiğim acılardan sonra seni sevebileceğimi mi sandın? Sen benim hayatımdaki katilimsin. Sana besleyebileceğim en büyük his nefret. Daha fazlasını beklemen senin için iyi olmaz.''

Gitti.

           Böyle hissetmeyi beklemiyordum. Acı çekeceğimi düşünmemiştim. Bacaklarımı kendime çektim ve kafamı ellerim arasına aldım. Yapmam gereken şeyi yapmıştım ama hata yapmışım gibi hissediyordum. Hıçkırıklarımı serbest bırakmadan hemen önce bir hafta önce kafeteryadan çıktıktan sonra olan her şey kafama doluştu.

''Unuttuğum için üzgünüm.'' Diye fısıldadım boş odaya.

Harry'nin Ağzından;

                  Gözlerimi gökyüzüne dikmiştim ve zehrimi içime çekiyordum.

''Kardeşim, ne yapıyorsun?'' Elimdeki sigarayı yüzüne doğrulttum. Gözlerini yerde duran bitmiş üç pakete döndürdü ve şaşkın bir şekilde yüzüme baktı. ''İçtiğim her sigara onun adıyla yandı ve içtiğim her sigara içimde onu biraz öldürmedi. İçim öldü, içimdeki bir türlü ölmek bilmedi.'' Ve son sigarayı da yere atarak ayağımın altında ezdim. ''Burayı patlatmayı mı düşünüyorsun! Kafayı mı yedin sen!'' Ayağa kalktım. ''Ne istiyorsun Louis?'' Ellerimle ceplerimi yokladım ve yeni bir paket aradım. Beş saatten fazladır dışarıda oturuyordum. Hiç bu kadar kötü hissetmemiştim. ''İyi olmanı istiyorum.'' Dedi. ''Uzun süredir iyi gözüküyordun. Şimdi ise eskisinden daha betersin.''

''Üzüldün mü?'' Dedim ceketimi çıkarıp yere atmadan hemen önce. ''Ben senin kardeşinim Harry. Tabi ki de üzüldüm.'' Güldüm. ''Bana beni sevemeyeceğini söyledi! Ona hiçbir şey söylemedim! Çünkü haklıydı tamam mı? İyiydim çünkü o yanımdaydı! Artık benimle konuşmayacak! Ne yapmamı bekliyorsun!'' Gözlerime baktı. ''Ne?''

''Aşık oldum!'' O kadar şaşırdı ki elindeki ceket yere düştü. Güldüm. ''Kardeşim bile bana inanmıyorken o ne yapabilir ki?'' Derin bir nefes aldı ve kendine tokat attı.

''Tamam, ben gidiyorum.'' Yanından geçerken kolumu tuttu ve hızlıca kendine çevirdi. ''Bir de öp istersen.'' Dedim sinirle. Kısa bir süre ciddi gelse de gülmeye başladı. ''Öperim bak.'' Kaşlarımı çattım. Kafayı yemiş olmalıydım. ''Gerçi bu kadar sigarayı kaldıramam.'' Sigara hakkında düşündükten sonra şaşkın bir şekilde yüzüne baktım. ''Üç paket sigara bitirmemiş olsam öpecektin herhalde.'' Kolumu elinden kurtardım ve yerden ceketimi yerden aldım. ''Orasını bilemiyorum ben de tam olarak.'' Omzuna vurdum. ''Nereye gidiyorsun?'' Yanından geçmeden önce sordu. ''Galiba sonsuz hayatımda öleceğim.'' Dedim içeri girmeden hemen önce.

Odanın önünden geçerken içeriye giremiyor olmak içime oturmuştu. Dik yürümeye devam ettim. Onsuzluğa alışabilirdim.

Alışmak zorundaydım.

ALİENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin