Chapter 6

1K 48 9
                                    

''Artık yatman gerekiyor.'' Karşımdaki soğuk bakışlı yaşlı kadına baktım ve kafamı olumsuz anlamda salladım. Pencere kenarındaki kalın duvardan kalkmak istemiyordum. Annem gelmeliydi. Neden benim gibi bir sürü çocuğunu  bulunduğu bir yerdedim?  Karşımdaki kadın kaşlarını çatarken gözlerimi yıldızlara çevirdim.

''Yeter be! Ben senin annen gibi değilim. Ya sözümü dinlersin ya da dinlemeye başlayana kadar dayak yersin!'' Dayak yemenin ne demek olduğunu bilmiyordum ama karşımdaki kişinin bağırması beni ürkütmüştü. Gözümden birkaç damla yaş süzülürken kadının gözlerine baktım. ''Yat!'' dediğinde kafamı olumsuz anlamda salladım.

                   O an saçlarım büyük bir hızla çekildi. Betondan yere düşerken çığlık attım. Canım acırken kadına ''Annem asla böyle bir şey yapmazdı.'' dedim. Kahkaha atarak bedenimi yerden kaldırdı ve duvara çarptı. ''Annen öldü!'' İşte o an savaşmayı bıraktım. Canımın acısı önemsizdi artık.Yaşlı kadın bedenimi yere fırlatıp kaldırmayı tekrar ederken sadece duruyordum. O kadar çok şey hissediyordum ki aynı anda. Babam da annem de yoktu artık. Ben yalnızdım artık. Son bir kez yere fırlatıldığımda bir yıldızın kaydığını gördüm ve gülümsedim. Gözlerim kapanmadan önce dileğimi fısıldadım.

''Mutlu olmak istiyorum.''

                                                            Gözlerimi açarken vücudum hissizdi. Ama ben buna alışıktım. Vücudumum  her sızlayışı, her acı çekişim bana güçlü olduğumu hatırlatıyordu. Ne olursa olsun uyanıyordum değil mi?

''Uyandı! Mathew uyandı!'' Kadın sesi beni şaşırtsada yüzüne bakmadım. Burada yaşayan herkesin kötü olduğunu düşünüyordum çünkü. Sarı saçlar bulanık görüş alanıma girdi. ''Harry uyandı!'' İşte bu ad vücuduma bıçak gibi saplandı. 

''Merhaba küçük kızım. Çabuk uyandın sana bir rahatlatıcı vereyim mi?'' Yutkundum. ''Hayır.'' Acı çekmek istemem tuhaftı. Tabi her zaman değil ama böyle zamnalrda acının beni insan yaptığını hatırlatıyordum kendime. ''Canın çok acıyor olmalı. Ben yapayım.'' Yutkundum ve bileklerimi hareket ettirdim. Kelepçe yoktu. ''İstemiyorum.'' Yattığım yerde yavaşça doğruldum. Vücudum hala elektirikten dolayı hasarlı ve yorgundu ama asıl sorun kafamdaydı. Beynim çalkalanıyor gibi hissediyordum. Ayaklarımı aşağı doğru sarkıtıp ellerimi kafama koydum. Başım hiç olmadığı kadar kötüydü. ''Yatsaydın kızım.'' Kafamı kaldırdığımda görüş alanıma yeşil gözler girdi. ''Odama gitmek istiyorum.'' Kadın kafasını salladı ve elini uzattı. Elini tutmadan ayağa kalktım ve kapıyı açmalarını bekledim. Başım çok fena dönüyordu. Ama onlardan birinin elini tutmayacaktım. ''Harry seni odana götürsün.'' Güldüm. ''İlgi alanı bu onun zaten.'' Yeşil gözler, gözlerime odaklandı. Beyz kapılar açıldığında Harry elini uzattı ama tutmadım. Yürürken yanında yürüyordum. Gözlerim sürekli kararıyordu. Beynimde bir kanama olup olmadığnı merak ettim. 

''Kaçmayı düşünüyorsan deneme.'' Güldüm. ''Çok güzel tehdit yöntemlerin var hepsini denemeden gitmek istemem.'' Biran dengem kaybolurken komple beyaz olan koridorda duvara tutundum. Kendimi bir küpün içnde gibi hissetmeye başlamıştım. ''Sen de mazoşistsin.'' Kahkaha attım. ''Belki.'' Güldü. Odamın önüne geldiğimizde neresi olduğunu anlaymadığım bir yere elini koydu. Teşil bir ışık etrafımızı sardı ve kağı açıldı. Yatağımın değiştiğini görünce gülümsedim. İçeri girip yatağıma oturdum. Bembeyaz bir battaniye vardı. Kaldırıp ine oturdum. Harry gözlerime baktı.

''Neden burada duruyorsun?'' Kaşlarını çattı. Sorum ona tuhaf gelmiş olamlıydı. ''Sadece merak ediyorum.'' dediğinde ellerimi saçalrımın arasından geçirip şişlik varmı diye kontrol ettim. ''Neyi?'' Tam karşıma geldi ve yatağma oturdu. Kıpırdamadım. ''Çok cesursun.'' Kaşlarımı çatarak yüzüne baktım. ''Sen Harry değilsin.'' Güldü. ''Ben kimseden korkmam Harry. Başıma silah dayasan da korkmam, dövsen de. Yaşadıklarım sayesinde belki biraz erken olgunlaştım. Bilmiyorum.'' Kaşlarını çatmış yüzüme bakıyordu. ''Tuhafsın.''  dedi en sonunda. ''Sen de.'' dedim ve onun oturmasını önemsemeden yattım. Battaniyeyi üstüme örterken gülümsüyordum. Derin bir nefes aldı.

''Biliyor musun Clarie? Ben bir insan değilim.''                              

ALİENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin