Chapter 3

1.4K 56 9
                                    

Oy verip yorum yapan herkese çpk teşekkür ederim. :)

Bölüm şarkısı The Neighbourhood: Afraid

İyi okumalar...

                          Kafamı eğip karşımdaki uzun saçlı öğretmene bakmamaya çalıştım. Benim bir suçum yoktu ki. Ben sadece babamı korumuştum. O beni terk etmezdi ki. O kız bunu hakketmişti. Hem oyuncak bebeğimi de elimden almıştı.

''Clara bunu neden yaptığını söyleyecek misin artık?'' Kafamı kaldırıken yandan bana bakıp gülüyordu. Bu kız tam bir dinazordu. Ondan nefret ediyordum. Annem bunu düşündüğümü duysa bana gülerdi. O hep gülerdi ki.  ''O benim babama çok kötü şeyler söyledi. Hem bebeğimi de aldı.'' Sarı saçlarını savurarak ayağa kalktı. ''Ben ona bir şey söylemedim. O beni dövdü.'' Ağlıyordu. Annem beni sevmezse ya. ''Yalan söylüyor!'' diye bağırdım.annemin ördüğü saçlarımı çekiştirken. 

                         Niye hep böyle oluyordu? Neden benim hiç arkadaşım olmuyordu? Ben çok kötü bir kız mıydım? Belki de ben bir dinazorumdur. Oyuncağım yok diye mi?  Anlayamıyordum. Annem hr zaman benim çok iyi bir kız olduğumu söylerdi. O zaman neden böyle oluyordu?

''Üzgünüm Clara. Anneni aramak zorundayım. Stella yalan söylemez.'' Evet çünkü ben yalan söylerdim. Annem üzülecekti. Belki de ağlayacaktı. ''Biliyor musunuz? Annem bana inanır. Siz bana inanmıyorsunuz. Hep ben haksızım. Sen, siz çok kötüsünüz! Sizden nefret ediyorum!''  diye bağırdım ve kimsenin bir şey demesine izin vermedim okuldan çıktım.

                    Hiç kesintisiz geçen  üç saatlik göt büyütme merasiminden sonra fena halde sıkılmıştım. Her gücümü toplayışımda bir kez daha kollarımı çekmeyi deniyordum. Sonuç her zaman aynıydı.  Bileklerim ve çenem ağrıyordu. Çenemi çok fena sıkmış olmalıydı. 

                    Maalesef bu gece yıldızlara bakamayacaktım. Kafamı sanki görebilecekmişim gibi düz bir pozisyona getirip gözlerimi kapattım. Nasıl olsa kimse yokluğumu fark etmeyecekti. Arkadaşım yoktu. Sevgilim hiç yoktu. Ben hep yalnızdım. Burada beni duyamayacaklarına göre yıldızlara baktığımı hayal ederek babamla konuşabilirdim. Annemle de konuşuyordum tabi. Onlar benim tek arkadaşlarımdı.

''Merhaba anne ve merhaba baba. Bugün galiba kim olduklarını bilmediğim yeşil ışık saçtıklarını düşündüğüm insanlar tarafından kaçırıldım. Klasik bir gündü yani. Galiba deliriyorum. Yani her seferinde elektrik şoku yiyeceğimi bilerekten kaçmaya çalışıyorum. Anne. Hani şu çok beğendiğim için maaşımın yarısını verdiğim topuklu ayakkabım var ya. Onu galiba aldılar. '' Yıldızları hayal etmek kolaydı. Yani daha önce de yapmıştım.

''Sen deli misin?'' Gözlerimi açmaya tenezzül etmeden bir yıldızın kaydığını hayal ettim. Dilediğim tek şey ise mutlu olmaktı. Her ne kadar imkansız olsa da. ''Umarım bana trip atmıyorsundur insan. Senin için iyi olmaz.'' Gözlerimi açtım ve derin bir nefes aldı. ''Psikopat şirinimiz de gelmiş.'' diye mırıldandım. Boynumu ondan en uzak olan yere çevirirken bileklerimden bir şok daha yedim. ''Ah tanrım!'' Kapattığım gözlerimi açtığımda karşımda duran yeşil gözler ile bir çığlık attım. ''Bir daha çığlık atarsan ses tellerini tek tek yolar kendime bir gitar yaparım.'' Güldüm. ''Güzel fanteziymiş zeki hayvan. Ses tellerinden gitar ha? Tel kelmesini çok yanlış yorumluyorsun.'' Hiç hareket etmeme karşın bir kez daha elektrik yedim. Mükemmel. İçim dışım elektrik olmuştu. Yakında robot falan olurdum herhalde.

                       Bir kez daha elektrik şoku geldiğinde şaftım kaymış gibi hissettim. Çok şiddetli değildi sadece vücudun bir anlığına sarsılıyordu. ''Eğer bunları sen yapıyorsan. Yapma.'' Güldü. ''Ne oldu canın mı acıdı?'' Bir kez daha titrerken ''Senin için endişelendim canım. Sen şimdi ypacaklarıma dayanamazsın falan.'' diye fısıldadı. Bu sefer vücudumdaki titreme uzun süre kesilmedi. Başımın patlayacağını düşündüğüm noktada durdu. ''Hadi ya. Ne yaparsın bana mesala?'' Canım yanarken güldüm. ''Mesela çok güzel göz oyarım. Sana iki göz bedava.'' derken tam karşımda olan gözlerine bakıyordum. Bu sefer yattığım yerden bir şeyler batıyordu. VVe canım fena halde yanıyordu. ''Bence.'' kollarıma tutarak sabit olmasını sağladı. ''Şansını.'' Gözlerini gözlerime dikti ve ellerini kollarıma bastırarak kollarımın yanmasını sağladı. ''Zorluyorsun.''

                    Neyin üstünde yatıyorsam burada öleceğimi düşünmeye başlamıştım. Hem yakan hem çarpan hem de iğne batıran ne olabilirdi ki? ''Baksana psikopat şey.'' Kollarımı biraz daha bastırdı. Gözlerim sulanırken umursamadan konuştum. ''Senden korkmuyorum. Kolaysa korkut beni.'' Sinir bozucu bir kahkaha atarken tuttuğum gözyaşlarımdan biri gözlerimden süzüldü. Kollarım artık hissizleşmişti. ''Ağlıyor musun?'' diye sordu gülerken. ''Gözüme toz kaçtı..'' diye fısıldarken bayılabilirdim. Zorla gülümsedim.

                   Kollarını elimin üstünden çekmeden yüzünü yüzüme doğru yaklaştırdı. Yüzlerimiz arasında olan cmler canımı sıkıyordu. Onu pataklayıp öldürmek istiyordum. ''Kuralları pek sevmediğini anlıyorum ama şunu bilmelisin ki Clara eğer dediklerimi yapmazsan canın çok yanacak.'' Gözlerimden yaşlar peş peşe süzülmeye başlarken kendimi çok sıkıyordum. Canım yanıyordu. Ama ondan korkmuyordum. ''Ha-hadi ya.'' diye zorlukla konuşabildim. ''Kural iki; benden kork.'' diye fısıldadı ve ellrini kaldırdı. İstemsizce dışarı sesli bir nefes verdim. Kapıdan çıkmadan önce arkasını döndü ve ''Harry.'' dedi. ''N-ne?'' Güldü.

''Hayatta en nefret ettiğin ve edeceğin kişinin adı Harry.''

ALİENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin