Bundan önceki bölüm çok sevdiğim bir arkadaşımın beni panik bir duruma sokmasıyla yanlışlıkla yayınlanmış olduğundan dolayı normalde olduğundan daha kısa oldu. Çok üzgünüm.
Her şey değişirdi. En emin olduğumuz kararlar bile. Bunu şimdi anlıyordum. Eğer gözünden akan yaşları görmeseydim ondan sonsuza kadar uzak kalabilirdim. Ne yüzüne bakardım ne de konuşurdum. Ama bizi biz yapan seçimlerimizdi. Eğer onun yanına gidersem emin olduğum her şeyi birer birer çöpe atmakla kalmayıp benliğimden vazgeçecektim.
Ona söylediğim her şeyin doğru olduğunu biliyordum. Pişman olmamam gerekirdi. Ama lanet olasıca bir şekilde pişmandım onun gözlerine baktığım her an. Çünkü karşımda duran kişinin değiştiğini görebiliyordum irislerinden. İçindeki nefreti dışarı atıyordu gözyaşlarıyla. O zaman anladım ağlamamak için ne kadar güçlü olmak gerektiğini. Onun zırhı hiçbir zaman davranışları ya da yüzü olmamıştı. Sadece biz bunu bu şekilde yorumlamıştık. Onu zırhı tuttuğu gözyaşlarıydı. Acısını dışarıya vurmamak için uğraştığı bütün zaman tuzla buz olmuştu çünkü sonunda ağlıyordu. Gözlerinden annesinin ölümü akıyordu onu kurtaramadığı için kendine duyduğu nefretle birlikte. Öldürdüğü insanlar için pişmanlığı akıyordu. Bana yaptıkları, acıttığı ve aşkı akıyordu.
O zaman onunla ne kadar çok benzediğimizi anladım. Ben ağlayacak kadar cesurdum o ise ağlamayacak kadar güçlü.
''Ama,'' Dedim yanına yürürken. ''Ama seni seviyorum.'' Ona yürürken dediğim şeyin ne kadar doğru olduğundan emindim. Saçmaydı ama gerçekti. Duvara yaslanan vücudu hıçkırıklarıyla sarsılırken yüzü kızarmıştı. Tam karşısında durarak yüzüne baktım. ''Bana gerçek seni gösterdiğin için teşekkür ederim Harry.'' Ellerimle gözyaşlarını sildim. O andan itibaren ondan uzak duramayacağımı biliyordum.
Lanet olasıca bir şekilde hiç olmamam gereken birine aşık olmuştum. Daha tuhafı ise o da bana aşıktı. Yine de pişman değildik. Biz seçimimizi yapmıştık.
Ellerimi ellerinin içinden geçirdim.ve belime sardım. Sonra ise kafamı omzuna yasladım. ''Hadi odaya gidelim. Oturmaya ihtiyacım var.'' Fısıldadığımda kaskatı kesildi. Elimden tutarak demin çıktığı odaya girmemizi sağladı. Hala ağladığını görmek içimi sızlatmıştı.
''Benden nefret etmiyor musun?'' İkimiz de yatağa oturduğumuzda elim hala ellerinin arasındaydı. Gülümseyerek yüzüne baktım. ''Etmiyorum. Sana bu kadar kırılmamın nedeninin seni sevmem olduğunu yeni anlıyorum.'' Derin bir nefes aldı. ''Mükemmel değilim ama senin için mükemmel olacağıma söz veriyorum.'' Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Gözyaşlarımız birbirine karışmıştı. Etrafımız yine yeşil bir ışığın esiri olmuştu ama umrumuzda değildi. Ayrıldığımızda gözlerine baktım. ''Sözünü tutacağını biliyorum.''
2 Ay Sonra;
''Bu ne?'' Dedim kaşlarımı çatarak. Gülümsedi. ''Spatula. Sen ist-.'' Ağlıyor gibi yaparak elinde olan servis kepçesine baktım. ''Harry bu servis kepçesi.'' Güldü ve sırtında duran elini ortaya çıkardı. Elindeki spatulayı gözüme sokarcasına kaldırdı. ''Biliyorum. Sadece sinirliyken çok tatlı görünüyorsun.'' Rahatlamış bir şekilde spatulayı elime alarak yumurtaları çırpmaya başladım. Ocağın üzerindeki tencereyi görünce panik bir şekilde sapatulayı Harry'nin eline tutuşturarak ocağa koştum. ''Tanrım! Neredeyse yanıyordu!'' Gülerek yumurtaları çırpmaya başlarken ben de tencerenin içinde bulunan pilavın üzerine su ilave ettim.
2 ay önce olan aşk itirafının sonunda evlenmiş ve Los Angeles' a taşındık demeyi çok isterdim ama diyemem. Çünkü şuan sadece mutfak yemek yapıyoruz. O da benim isteğimle. Canım sıkılıyor ne yapayım.
Harry çok değişmişti. Herkese olmasa da bana çok iyi davranıyordu. He gün biraz daha mükemmel hale geliyordu. Sözünü tutacağını biliyordum. Tutuyordu da. Bunu benimle birlikte yemek pişirmesinden anlayabilirdiniz. Bu yeterli gelmediyse odamı 3 oda bir salonluk bir eve dönüştürdüğünü ve neredeyse benimle yaşadığını söyleyebilirdim. Benimle birlikte kitap okuyor, yemek yapıyor, diş fırçalıyor ve televizyon izliyordu. Teen Wolf izliyorken ben Stiles'a aşkımı dile getiriyordum o da nefretini. Sonra da bana trip atıyordu. En tatlı olduğu zamanlardan biriydi. Hayallerimdeki erkek arkadaş olmuştu.
Bu yüzden endişeliydim. Çünkü fazla mutluyduk ve içimdeki huzursuzluk her geçen gün biraz daha büyüyordu. Kötü şeyler olacaktı. Hissedebiliyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALİEN
FanfictionBüyüdüm. Büyüdükçe kabalaştım, soğuklaştım, umursamaz oldum. Büyüdükçe duygularımı gizlemeyi öğrendim. Büyüdükçe insan olmayı unuttum. Ben bir uzaylıyım. Gerçek bir uzaylı. Bir yaratık olmadığım zamanlarda insan olmam gerekirken bile uzaylıyım ben...