Chapter 60

101 11 1
                                    

!BU BİR AÇIKLAMADIR! Geçen bölüm yanlışlıkla kısa bir şekilde yayınlandı. Fark eder etmez bölümü uzattım fakat çoğu kişi de gözükmüyor. Okuduğunuz için teşekkür ederim :)



Adımlarımı hızlı ama görünmez atıyordum. Fayansın tüm beyazlığının üzerinde ses çıkarmadan koşarken nefesimi tutmuş ve son şansıma tutunuyordum. İmkansız için çabalarken alarmın sesi kulaklarımda çınlıyor, benden ters istikamete koşan insanlar beni hiç görmüyorlardı. Bunu fırsat bilerek kafama haritayı getirmeyi çalıştım.

Sol, sol, sağ ve tekrar sol. Oda önümde bir yerlerde olmalıydı. Olduğum yerde durarak duvarları incelerken bana çarpan bedenler özür dilemeye gerek duymadan koşmaya devam ediyorlardı. Ellerimle duvarları yoklarken adımı duymamla işimi hızlandırdım. Kapı olduğunu anladığım kod sistemini bulunca mührü bastırdım ve kendimi içeri attım.

Burası bir bilgisayar odası değildi. Dosya ya da rapor da yoktu. Burası bir evdi. Harry'nin benim için yaptığı gibi olması burnumu sızlatırken merdivenleri gördüm ve ne olduğunu anlamadan kendimi oraya ilerlerken buldum. Basamakları birer birer inerken tahtanın kulak tırmalayan gıcırtısı ile alarmın korkulu sesi eve yayılıyordu.

Merdivenlerden inmeyi bitirdikten sonra derin bir nefes alarak karşımdaki aralık duran kapıya baktım. ve umutsuzca içeri yürüdüm. Odaya adımımı attığım anda bir bıçak kafamın yanına saplandı. Tanrıya şükür ki eğilerek bıçaktan kaçabildim. Cebimden bıçağı çıkararak arkama döndüğümde karşımda kimi görmeyi beklediğimden emin değildim. Bıçak elimden düşmeden önce adımlarım geri aktı. Bunun o olduğuna emindim ama inanamıyordum. Bu bir halüsinasyon olmalıydı.

''Clara?''

''Anne?''

              Evlenmek büyütülecek kadar önemli bir şey değildi dersem hayatımın son yılını unutmuşum demektir çünkü müthiş bir özgüven ve mutluluk kazandırıyor. Hayatımı farklı bir boyuta çekerek geçmişte yaşadığım her şeyi bir süreliğine askıya almamı ve kendime gelmemi sağladı. Eski güçlü halime geri döndüm ve korkularımdan arındım. 

''Yemek yapmaya çalışıyorum.'' Belime dolanan eller klişe bir sahneyi canlandırmak istercesine elimdeki bıçağın üzerine konuldu ve bıçağı kendi hakimiyetimden çıkardı. ''Ben pek aç değilim.'' Bıçak tahtanın üzerine bırakılır bırakılmaz konuşan kocamın yüzündeki gülümseme ile kaşlarımı kaldırdım. ''Ben açım ve yemek yemek istiyorum.'' Sonra arkama dönerek yüz yüze gelmemizi sağladım. Beni kendine hızlıca çektiğinde vücudum, vücuduna yapışmıştı. Ellerimi yüzüne sürdüğümde yüzünü buruşturarak geri çekildi. ''Bu ne be?'' Yüzü için bir peçete koparırken gülme krizine girmiştim. ''T-tavuk. Yenilir hale gelmeden önce kokan etler olduklarını bilmiyor olma beni çok şaşırttı Harry.'' Kusacak gibi görünüyordu. Elimi hızlıca yıkayarak yanına ilerledim. ''Bence duş almalısın. Sen çıkana kadar tavuk ocakta pişiyor olur.'' Kafasıyla onaylayarak odadan çıktı ve merdivenlere ilerlerken durarak arkasını döndü. ''Kendini bu kadar çok yormamalısın güzelim. Dikişlerin hala yeni sayılır.'' Bunu duymaktan o kadar sıkılmıştım ki gözlerimi devirmeden edemedim. ''Bir aydan fazla oldu Harry. Bir şey olmaz.'' Bİr şey diyecek gibi olsa da ağzını kapatarak ortadan kayboldu.  

            Doğradığım tavukları tencereye atarak karıştırmaya başlarkan yukarıdan gelen su sesi ile derin bir nefes aldım. Hala daha önceden birilerinin kullandığı eşyaları kullanmak konusunda takıntılıydım. Her şeyi Harry'ye birçok kez sildirmiş olsam bile midem bulanıyordu. Ama bir ev tutsak bile eşya alacak paramız yoktu ve bu ev adeta bizim için yaratılmıştı. Tam bir senelik kira ödemiştik ve gerçekten çok uygun bir fiyattı. Her zaman yaptığım gibi omuz silkerek ıslattığım pilavı da ocağa koydum ve yemeklerin pişmesi için gerekli diğer malzemeleri hallettim. Fakat en önemli malzeme ortalıkta yoktu. 

''Tuzumuz ne zaman bitti!'' İç çekerek yedek malzemelerin olduğu dolaba gittim ve içinden tuzu aramaya başladım. Burası gerçekten çok karışıktı. Burayı deşmeden bu olayı çözebilmek için zorlukla çöktüğümde yerdeki bir tahta havaya kalkarak ayağıma çarptı. Dengemi kaybederek popomu yerle buluşturduğumda tahtanın altından çıkan kağıdı görebilmiştim. Fazlasıyla buruşuk olan kağıdı düzelterek ne olduğunu anlamaya çalıştım. Bir kira kontratıydı. Kağıt elimden düşmeden önce kontrattaki isim vücuduma bir halsizlik çökmesine neden olmuştu. 

''Do-doruk mu?'' Kontratta neden onun ismi yazıyordu?

ALİENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin