Chapter 29

594 31 6
                                    

                 Evet demesine delicesine ihtiyacım vardı ama evet demeyeceğini biliyordum. Çünkü biz asla uslanmayan bir esir ile egoist bir katilden oluşan küçük bir deliler hastenesi gbiydik. O sadistti. Kendi acı çekemediği her saniye için acı çektirtmeye meyilliydi. Hislerinden kaçarak o kadar uzun zaman geçirmiş, insanlıktan o kadar uzaklaşmıştı ki. Doğru ya, insan değil uzaylı. Herkesin araştırdığı o korkunç yaratık. Bu kadar yakın olduklarını kim bilebilirdi?

''Tamam.'' Kafamla onayladım. ''İzin vermeyeceğini zaten biliyordum. Hangi psikopat katil kaçırdığı kızı dışarıya çıkarır değil mi?'' Birden dank etti. ''Tamam mı? Sen ciddi misin? Tanrım, sandığımdan daha salaksın.'' Hızlıca yanına gittim. ''Kaçmayacağını bilmem işimi ne kadar iyi yaptığımı gösterir insan. Kaçmak için uğraşmamak ise senin ne kadar salak olduğunu.'' Dışarıya adımımızı atmadan hemen önce konuştum. ''Kaçmayı denemek ancak sağır bir insana şarkı mırıldanmasını söylemem kadar imkanlı.'' Eli bileğimi kavradı. ''Zeki oluşunu seviyorum.'' Bana gözle görülmek için çok kısa olan bir gülümseme bağışladı. Sonra ise zırhını indirerek o ilk tanıdığım sadist insana dönüştü. Sanki demin omzumda ağlayan kişi o değilmiş gibi.

''Bileğimi bırak.'' Diye tısladım canımın acısını geçirmek isteyerek. Beyaz koridorlar içimi gitgide sıkarken kolumu bir kez daha çekmeyi denedim. ''Bileğimi tutmayı bırak. Canım acıyor.'' Birden durdu ve bileğimi bıraktı. Kelepçelerin izleri bir kat daha morarmıştı.

''Şimdi neden bana bu kadar tuhaf bakıyorsun ki? Yürümeye devam et. Bu koridorda kafamı duvara vurmamış mıydın? Bilerek bana elektrik vermedin mi? Şimdi acı çekmem seni neden bu kadar üzüyor Harry?'' Ses çıkarmadan yürümeye devam etti. Yanından yürürken bileğimin acısını önemsiz tutmaya çalıştım.

''Kimseyle konuşmayacaksın. Sana bakan biriyle iki saniyeden fazla bakışmayacaksın. Yemek ye ve soru sorma.'' Hiçbir kuralına uymayacağımı bilmiyor muydu? Özellikle bileğimin bu halinden sonra. Yanılıyordu.

                   Olduğu yerde durarak eğildi ve gözünü bir yere yaklaştırdı. Saniyeler içerisinde kapı olduğunu kavrayamadığım büyük beyaz duvar geri gitti ve kendimi bir yemekhanede buldum. Elini belime koydu ve beni insanların arasından yönlendirdi. Size herkesin bize baktığını söylememe gerek yok. Bakmıyorlar zaten bakışlarıyla yiyorlar.

''En azından şu milyon tane göze yiyecekmiş gibi bakmamalarını söyleyebilecek kadar ünlü olduğunu düşünüyorum.'' Güldü. ''İnan bana burada benden iyi tanıdıkları biri yok.'' Ona küçümseyici bir bakış attım. ''Egoist, Dna'sız, psikopat bir katilsin.'' Bakışlarıyla saniyesinde bir masayı boşalttı ve oturmamı işaret etti. ''Bu kadar iltifat yeter insan, şımarırım bak.''

''Çok komiksin gerçekten.'' Güldü. ''Ne istersin?'' Düşünür gbi yaptım. ''Alaycıkuş part 1'e gitmek istiyorum. Bir de big king.'' Kaşlarını çattı. ''Bazen geri kafalı olup olmadığını düşünüyorum.'' Yüzümü ekşittim. Hem ne istediğimi soruyordu hem de geri kafalı diyordu kıç beyinli. ''Geri kafalı olan sensin, seni ahmak kıç yüzlü.'' Gözlerini devirdi ve derin bir nefes aldı. ''Sana bana iltifat etme şımarıyorum demedim mi ben?'' Bunu uzaylı çarpmış. Ben şimdiye birkaç kemiğimi kırar diyordum.

''İçinde biriktirip biriktirip odaya gidince yeni bir sanat eseri yapar gibi üstümde çalışacaksın değil mi?'' Güldü ve eliyle birine işaret verdi. Saniyeler içerisinde gözleri neredeyse siyah rengi olan siyah saçlı bir çocuk geldi. Tanrım! Nora söylediğinde bu kadar olacağını bilmezdim. Gerçekten lanet olası bir şekilde çok yakışıklıydı.

''Patch, sen Patch'sin.'' Çocuk gülümsedi. ''Evet, yeni çalışmaya başladım.'' Harry gözlerime seni burada 82 parçaya ayırır yerim bakışı atmasaydı çocuğun üzerine atlardım.

ALİENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin