Annemin elini sıkıca kavradım. Kafamı yere eğmiş küçük ayaklarımın kumda çıkardığı izlere bakıyordum. Kum ne kadar da sonsuzdu. O an beni çine alıp da ayaklarımın izi gibi kaybetsin istiyordum. Annem bşran durdu ve tam yüzüme bakacak şekilde yere doğru çöktü.
''Clara bebeğim, buradan sonra yanında gelmeyeceğim. Arkadaş edineceğine eminim.'' dediğinde bacağına sarılıp sarılmamak arasında kalmıştım. Parka ilk defa geliyordum. Ama annem bana güveniyordu. Bunu yapabilirdim. Kafamı olumlu anlamda salladığımda yüzümün önündeki saçlarımı geriye savurdu ve yanağıma bir öpücük kondurdu. Gülümseyerek kafamı kaldırdım. Kaydırağın önünde kale yapan bir grup çocuğun yanına doğru yürüdüm.
''Şey ben de sizinle oynayabilir miyim?'' diye sorduğumda siyah saçlı olan çocuk kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Gözleri elanın en tuhaf tonuydu. Çok güzellerdi. Gülümsedim. O ise gözlerime bakarak ayağa kalktı ve yanıma geldi. ''Yanında bir şey var mı?'' Gözleri gözlerimi delecekti neredeyse. ''Ne?'' Güldü ve ellerime baktı. ''Yanında işime yarayacak hiç bir şey yok.'' Kızmıştım. ''Nereden biliyorsun?'' diye mırıldanırlen gözlerine sertçe baktım. ''Göster.'' Ellerimi belime yerleştirdim. ''Benim kale yapmak için bir malzemeye ihtiyacım yok. Ellerim ile istediğim her şeyi yapabilirim.'' Güldü. Kolumu tuttu ve diğer arkadaşlarına seslendi. ''O da bizimle oynayacak.'' Çok kabaydı. Annem buradan bir sokak ötedeki işine gitmiş olmalıydı. Sarı saçlı bir kız ayağa kalktı ve Zayn'in kolunu tuttu. 'Ama Zayn kurallarımızı biliyorsun.''
Kolumu Zayn'in elinden çektim ve kıza baktım. ''Bak, kötü biri değilim. Sadece oyun oynamak istiyorum. Hem bunları babama anlatmam lazım. Benimle gurur duyacak.'' Güldü sarışın kız. Gözlerim dolmuştu ama onlara göstermedim. Hayatımın en cesur hareketini yaptım. ''Sizinle oynamak zorunda değilim.'' diye bağırdım ve arkama dönerek yürümeye başladım. Onlardan kısa bir mesafe uzaklıkta yere oturdum ve annemin hep karaladığı şekli yapmaya başladım. (şekil x'in tam ortasından geçen bir ok)
Belli bir süre geçmişti ki arkamda bir nefes sesi duydum. Kumlu ellerimi silkeledim ve tamamladığım şekli bozmadan arkama döndüm. Siyah saçlı çocuk orada durup yaptığım şeye bakıyordu. ''Sen sen bunu nereden biliyorsun?'' diye sordu. ''Annem hep çizer.'' Yanıma oturdu ve benimkinden daha büyük olan ellerini şeklin çevresinden dolaştırdı. Ellerini tuttum ve şeklin üstünden kaldırdım. ''Hey bunu bir tek ben yapabilirim.'' Gülümsedi ve bağdaş kurdu. ''Babanı hiç görmedin değil mi?'' dediğinde durdum ve yüzüne baktım. Kafamı hayır anlamında salladım. ''Ben de evimde bu işaretin aynısından bulunan bir zarf buldum.'' diye mırıldandı. Gülümsedim. ''Ne dediğini anlamıyorum. Çok karışık.'' dedim. ''Kolumu tuttu ve gözlerimin içine baktı. ''Anlayacaksın. Biz birbirimize çok benziyoruz.'' derken kaşlarımı çattım. Tam yeni bir soru soracaktım ki bir ses geldi. ''Zayn!'' ikimizde kafamızı kaldırırp kadının yüzüne baktık. Kadın benim gözlerime uzun süre baktı. ''Anne.'' dedi Zayn. Tam o sırada annem geldi ve iki kadın birbirne baktılar.
Sonra annem beni aldı ve eve götürdü. Eve gelince bana bir daha Zayn ile konuşmamı söyledi. O günden sonra bir daha Zayn'i hiç görmedim.
Kolumu sıkan ellerini ittirdim. Gözlerinden ateş çıkaracağını sandığım bir şekilde gözlerime baktı. ''Her şeyi öğrenmek için tek şansını elinin tersiyle itmyeceğini umuyorum insan.'' Gözlerimi devirdim. Aslında kolumu tutmasa bu iç sıkıcı koridorda yürüyebileceğimden şüpheliydim. İnadım sağolsun sürünecek olsam yine kolunu ittiirdim. ''Bana insan demekten vazgeç.'' Güldü. Kolumu sıkı bir şekilde kavradı ve beni süreklercesine yürütmeye devam etti. ''Öğreneceksin.'' diye fısıldadı. ''Bırak kolumu psikopat, sadist, beyinsiz, kıvırcık saçlı uyuz!'' Birden bedenim yanda bulunan duvara fırladı. Ellerini iki yanıma dayadı. Vücudunu vücuduma dayayarak yere düşmemi engelledi. Gözlerinin içine baktım. ''Kuralları çiğniyorsun Clara.'' Vücudu beni rahatsız ediyordu. ''Bir Harry, seni sinirlendirmek umrumda değil. İki senden korkmuyorum, Üç buradan kaçmayacağım. Beni dışarıya sen çıkaracaksın. Çıkmasamda bana ne yapacağın umurumda değil. Beni bekleyen kimse yok. Bana yapacağın en büyük iyilik beni öldürmek olur!''
Kafam büyük bir hızla arkamda bulunan duvara vuruldu. Omuzlarımdan kavrayıp düşmemi engelledi. Gözlerime baktı. ''Daha ölmeyeceksin.'' Gözlerim kararıyordu. Boynumdan aşağı doğru akan sıcak sıvı iliklerime işlemişti. Güldüm. ''Da-daha bende sıkılmadın desene. Benim için büyük bir başarı.'' Kafam bir kez daha duvara vurulurken bağırdı. ''Sıkılmadım.'' Güldüm. Gözlerimin önünde siyah bir perde çekilirken kendimi yere bıraktım.
''Bir yıldız kayıyor.'' Kelimeler ağzımdan akıyordu. Yetimhanede beni dövdüklerinde sızmadan önce söylediğim kelimeler. ''Tek bir dilek hakkım var.'' Yıldızın kayışını hayal ettim. '' Ve ben herseferinde mutlu olmayı diliyorum. Asla olamayacağımı bile bile.'' Ve yine karanlığa düştüm. Yalnız başıma.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALİEN
FanfictionBüyüdüm. Büyüdükçe kabalaştım, soğuklaştım, umursamaz oldum. Büyüdükçe duygularımı gizlemeyi öğrendim. Büyüdükçe insan olmayı unuttum. Ben bir uzaylıyım. Gerçek bir uzaylı. Bir yaratık olmadığım zamanlarda insan olmam gerekirken bile uzaylıyım ben...