Chapter 16

767 43 6
                                    

''Geber!'' Odadan çıkmadan önce arkasından bağırdım. Sonra ise yaşadıklarımın etkisiyle kendimi yere bıraktım. Elim istemsizde dudaklarıma giderken gözümden yavaşça bir yaş süzüldü. İlk öpücüğümün böyle gideceğini hiç düşünmemiştim. Hatta birinin beni öpeceğini bile düşünmemiştim. Ama düşünceler sadece istekler doğrultusunda oluşan şeylerdi. Hayat sana uymazdı. Sen ona uymak zorundaydın. Ben uymak için uğraştığım sürece beni içinde boğuyordu sanki. Nefesim kesiliyordu. Elimi hızlıca dudaklarımdan ayırdım ve ayağa kalktım. Yavaş adımlarla beni neredeyse öldürecek olduğu duvara doğru yürüdüm. Tuhaf bir şekilde duvarın üstünde bedenimin izi vardı. Bileklerimi inceledim. Şimdilik mor olan parmak izleri sanki oradan kalkıp boynuma yapıştı. Ölmenin ne hissetireceğini düşündüm. Beş yaşımda annemin kucağında yatarken hissettiğim his ile aynı hissi mi yaşatacaktı? Yoksa yalnızlığın verdiği acıyı mı hissettirecekti? İyi miydi uoksa kötü mü? Bir kurtuluş muydu bu hayattan? Neydi ölüm? Yanımdaki herkesi elimden alan bu şey neydi? Karanlık gibi miydi yoksa gökkuşağı gibi mi?

                      Tanrıya hep inanmıştım. Onun varlığı iyi hissettiriyordu. Rüzgar gibiydi. Hissedebiliyordun ama göremiyordun. Yalnız olmadığını hissettiriyordu. Annem küçükken Tanrının kalbimizde olduğunu söylerdi. Hayatın geçici olduğunu biliyordum. Asıl gerçek o'ydu. O yüzden katlanabiliyordum zaten hayata. 

                      Biran yatağa yatmayı düşündüm. Belki biraz yatmak iyi gelebilirdi. Ama sonra onunla ilgili hiçbir şey istemediğim aklıma geldi. Hızlıca gittim ve yere oturarak bacaklarımı kendime çektim. Tam gözlerimi kapatacağım sırada kulağıma midemden gelen ses doldu. Acıkmış olduğumu hissedecek vakit bulamamıştım. Zaman bilgimin kaybolduğunu biliyordum. Buraya geleli kaç gün olduğunu bilmiyordum. üç günden daha fazla olsa gerekti. Bu kadar süre aç ve susuz nasıl kalmıştım bilmiyordum. Yine de bağırıp bir şey istemeyecek kadar guruluydum. Yerde oturmaya devam ettim.

Harry'nin Ağzından;

                    Odadan çıktığımdan beri iki saat geçmişti. Ve ben tek yaptığım oturmaktı. Şuan yapabileceğim en yorucu işlev ise düşünmekti. Düşünmek gerçekten insanı çileden çıkarıyordu. Sadist bir kişiliğim olduğunu biliyordum. Bunun için kendimi suçlamıyordum. Böyle olmak zorunda kalmıştım. Sadece insan gibi hissetmek istiyordum. Acı ise acı başka bir hisse o his. Her şeyi yapardım. 

''Lanet olasıca hayat.'' Diye mırıldandım kendi kendime. Birkaç sigaraya ihtiyacım vardı. Hatta bir kutu bile olurdu. Nasıl olsa zehirlenecek bir akciğerim yoktu. Rahat rahat içebilirdim. Gerçi şuan zehirlenecek olsam da içerdim. Ayağa kalktım ve benim gibilerinden yüzlercesinin olduğu odaya yürüdüm. Kapıyı açmak için elimi kullanmdan ayağımla bir tekme attım. İçeri girer girmez dolapların içerisini kurcalayarak kendimi sigara aradım.

''Dostum, sakin ol ve ne istediğini söyle.'' Dolabın içine etmiştim. Her şeyi yere fırlattım ve arkada sıkışmış olan paketi elime aldım. Sağa dönüp yüzüme bakan mavi gözlere baktım. ''Sadece sigara Louis. Kendi işine bak.'' İçinden bir tanesini hızlıca aldım ve masada duran çakmağı alıp yaktım. Ağzımın yerleştirdim ve paketi cebime tıktım. Yere attığım şeylere de ayağımla vurarak gözümün önünden çektim. ''Yüzüne ne oldu?'' İçime çektiğim dumanı dışarı üflerken aynadan yüzüme baktım. Sağ yanağım kızarmıştı. Tokatın etkisiyle olsa gerekti. ''Sana ne.'' Tabi ki ona birinin bana tokat attığını söylemeyecektim. ''Biz kardeşiz Harry. Her şeyi kendi üstüne almak zorunda değilsin.'' Yüzüne baktım. ''Kapıya çarptım ya da yanağıma astroit ışık gönderildi. Ne fark eder Louis? Benimle ilgilenmek zorunda değilsin. Ne yaparsan yap boktan farklı hissetmeyeceğim.'' Zehri bir kez daha içime gönderdim. ''Bunu neden kendine yapıyorsun? İkimiz de aynı durumdayız anla artık!'' Elimde bulunan sigarayı yere atıp ayağımla ezmeden önce ona baktım. ''Değiliz Louis! Hiç olmadık! Bunu söylemekten vazgeç artık!'' Odadan çıkmak için harekete geçtiğim sırada konuştu. ''Kaç yine her zaman yaptığın gibi.'' Masayı aldığım gibi odanın öbür ucuna fırlattım ve mermer tezgahı yerinden yorulmadan çıkardım. ''Biz insan değiliz Louis! Olmadık olmayacağız! Bıktım artık!'' Geldi ve karşımda dikildi. ''İnsan gibi davranmaya çalış o zaman!'' Gözlerine baktım. ''Hangi insan bunu yapabilir Louis? Mermeri yerinden tek eliyle zorlanmadan koparan bir insan söyle bana!'' Yüzüne baktım. Bir şey söyleyince gülümsedim.

''Bu mu yani Harry? Hayatını boka çevirmenin tek nedeni insan olmaman mı?'' Kapıyı açıp dışarı çıkmadan önce durdum. ''Hayır.'' Dedim. ''Hayır hayatımı boka çevirmemin nedeni insan olmamam değil. Bunu sen de çok iyi biliyorsun Louis.'' Ve odadan çıkıp kendimi koridora attım. Yatmaya gitmeden hemen önce mutfaktan bir şeyler hazırlatıp odama gittim. İçeri girdiğimde yatakta bulunan boşluk sinirlerimi bozmaya başlarken solumda yerde oturur vaziyette uyuya kalmış kızı gördüm. Sinirli bir şekilde tepsiyi önüne bırakırken yüzüne baktım ve odadan çıktım.

ALİENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin