Chapter 53

275 15 14
                                    

                       Koltuğun kendime ait olan kısmında oturmuş ve Harry'nin gelmesini bekliyordum. Gergindim sanırım. Ellerim terliyor ve beni rahatsızlıkla karışık korku hissetmeme sebep oluyordu. Belki de gerçekten elime silah ya da kendimi koruyabileceğim herhangi bir şey geçse daha rahat hissedecektim. 

                        Ayağa kalkarak odanın içinde dönmeye başlarken saate baktım ve hayal kırıklığıyla yüzümü buruşturdum. Harry bizi korumak için bulabileceği ne varsa onları bulmak için odadan çıkalı sadece 5 dakika olmuştu ve bu hiç de yeterli bir süre değildi. Yalnız kalmaktan korktuğuma inanamıyordum. Böyle yaşamak ahmaklıktı fakat yapabileceğim başka bir şey yoktu. Ellerimiz görünmez ipler tarafından bağlanmış bir şekilde ne zaman saldıraya geçeceklerini bekliyorduk. Sadece bir buçuk hafta olmasına karşın on yaş daha yaşlı hissediyordum. Harry'nin yanımda olmasına ihtiyacım vardı. 

                               Kapı açıldığında mutlulukla kapıya döndüm ve olduğum yerde kaldım. Odaya hızlıca göz gezdirerek kendimi savunacak bir şey aradım. Hiçbir şey olmadığını görünce mutfağa adımlayarak elime hızla bir bıçak aldım. ve kendimi nasıl savunacağımı düşünmeye başladım. ''Yaklaşma!'' Elimdeki bıçağı havaya kaldırarak mutfağa adım atan Doruk'a bağırdığımda sadece güldü ve bana yaklaşmaya devam etti. ''Uzak dur dedim!'' Son anda durarak yanıma gelmek yerine bıçakların bulunduğu çekmeceyi hiç aramadan buldu ve açarak gözlerini içinde gezdirdi. En büyüklerinden birini eline alarak işaret parmağını keskin ve pürüzsüz yüzeyinde gezdirdi. Kahverengi gözlerini üzerimde küstahça dolaştırmadan hemen önce gülerek bıçağın elini kanatmasına izin verdi. 

''Işıklar kapandığında hiç biri seni izliyor gibi hissettin mi? Tam arkanda birisi varmış gibi? Her seferinde arkana dönüp bir boşlukla karşılaştın değil mi? Bir süre sonra bunun sadece hayal gücünün genişliğinden ya da çok çalışmaktan görülen halüsinasonlar olduğunu düşünerek korkularından kurtuldun.'' Elinin pürüzlü yüzeyinden betona kanının düşmesine izin verdikten sonra bıçağı lavaboya fırlattı ve yanıma adımlayarak tam önümde durdu. Bıçak neredeyse karnına değecekti ama umursuyor gibi durmuyordu. Harry'nin hemen gelmesi için dua ediyordum. ''Yanıldın Clara. Ben hep ordaydım ve seni izliyordum. Eğer sana görünseydim nasıl acı çektirebilirdim? Bana yaşattıklarının karşılığını bu kadar kolay alamazdım değil mi? Işık, insanlar ve Harry senin tek koruman Clara. Ve şimdi hiçbiri yok değil mi? Yalnızsın. Benim hep olduğum gibi.''  Kanlı elini kaldırarak  yanağıma sürdü ve elimdeki bıçağa rağmen ağlamamı sağladı. 

''Ben sana hiçbir şey yapmadım!'' Elimdeki bıçağı daha sıkı kavrayarak arkamdaki duvara biraz daha yanaştım. Doruk elini yanağımdan çekti ve kaşlarını çatarak elimdeki bıçağa baktı. ''Sen benim küçük kız kardeşimsin. Güçlü, güzel, korkusuz ve acı çekmemiş. Gerçekten bir insan gibi yaşamaya hak kazanmış o özel kardeş. Abine bıçak doğrultmak sence de biraz saçma değil mi?'' Elimdeki bıçağı elimden kolay aldığında kaçmak için neredeyse hiç şansım kalmamıştı. ''Babam annemi değil de anneni sevdiği için neler yaşadığım konusunda bir fikrin yok değil mi? Sen de Harry'e aşıksın, onun için ölürsün falan filan. Aşkla ilgili hiçbir şeye inanmıyorum. Senden de o sevgilin olacak heriften de nefret ediyorum.'' Bıçağı benim karnıma çevirdi ve ellerimi kolayca tek eliyle sabitledi. Ona tekme atmak gibi bir şansım da kalmamıştı. En ufak bir hareketimde bıçak tenimden içeri girecekti. Yapabileceğim en cesurca şeyi yaparak gözlerine baktım. 

''Bakalım sevgilin şimdi seni kurtarabilecek mi?'' Gülümseyerek yüzüme bakarken onun o normal görüntüsünün altında bir şeytanın yattığından emin olmuştum. ''Ben de senin sandığın gibi bir hayat yaşamadım. Hep yalnızdım. Senin en azından baban yanındaydı. Ben babamı öldü zannediyordum.'' Zorlukla konuşurken Doruk'un elinden akan kan tişörtümde kırmızı bir leke oluşturmuş ve midemin kalkmasını sağlayacak bir koku yaratmıştı. ''Babamın beni buraya göndermesinin nedeni bile sensin!'' Ürkmüştüm çünkü damarları gerilmişti. Daha da kötüsü gözlerinin yeşil rengi daha baskındı ve ben onu daha önce hiç böyle görmemiştim. ''Doruk, lütfen.'' Gözlerine baktım. ''Babam bana seni ona götürmemi söyledi. Nasıl getireceğimi söylemedi değil mi?'' Bıçağı tenime daha çok yaklaştırdı ve nefes almamı büyük ölçüde engelledi. Son bir umut gözlerine bakarken Harry'yi düşünüyordum. En azından ölen o değil ben olacaktım. Acı çekmeyecekti. 

''Clara!'' Sesini duyunca gözlerim daha çok dolmuştu. Ona gitmesi için bağırmak istiyordum fakat bu Doruk'u daha fazla kızdıracaktı. Karşımdaki şeytani bakışlar nefretle arzulandı. ''Sevgilin de gelmiş.'' Diye fısıldadı ve bıçağın ucunu karnıma değirdi. ''Geldiğine sevindim Harry. Ben de kararsız kalmıştım.'' Harry'yi göremiyordum ama burada olduğunu hissedebiliyordum. Bu odadaydı. Gitmesi için dua ettim. ''Bırak onu!'' Sesi odada yankılanınca Doruk güldü. ''Ne yazık! Kararı bana bırakacaksın demek.'' Bıçak hızla tenime girdi ve beni soluksuz bıraktı. Vücudum acıyal titremeye başlarken gözlerimi açık tutmak için çabaladım. Bıçağın içimde daha da ilerlediğini hissetmeden hemen önce Harry adımı haykırarak Doruk'u üzerimden çekti. Ellerim serbest kalınca yere yıkıldım. Ellerimle bıçağı çıkarmak istiyordum fakat buna güç bulamıyorum. Gözyaşlarım benden izinsiz akıyor ve görüş alanımı kısıtlıyor. Acı tenimi sarmaya devam ederken Harry'nin Doruk'un yüzüne indirdiği yumruğu görüyorum. Yanıma gelmesini istiyorum. Elimi tutsun ve bana şarkı söylesin. Gördüğüm son şey o olsun. 

''H-har-,'' Lafımı tamamlıyamıyorum ama Harry yine de duyuyor. Yanıma geldiğini hayal meyal görüyorum. Bedenimi yavaşça kucağına çekiyor ve bıçağı karnımdan çıkarıyor. Kendime inleyecek gücü bulamadığım için gözlerine bakıyorum. Saçlarımı yüzümün önünden çekerken yüzüme gözyaşları damlıyor. ''Böyle ölmene izin vermeyeceğim.'' Fısıldayınca ona gülümsüyorum. Çünkü canım artık eskisi kadar acımıyor. Gözleri bana en güzel anılarımı fısıldarken sadece ona bakıyor ve kokusunu içime çekiyorum. ''S-sen-''  Sırtımın altında sıcak kanımı hissederken devam edemiyorum. Harry beni susturuyor ve elimi tutuyor. ''Ben de seni.'' Hıçkırıyor. Pes etmenin kıyısında gibi. 

Karanlık beni içine çağırırken bana ''Benim için savaş.'' Diye fısıldıyor. Ben ise elini ve kokusunu hissederek kendimi ışığa bırakıyorum. 

ALİENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin