◄[AU!]► MEZAR PARTISI® (NO.I) | #thriller (✓)

◄ [MP:1] - BÖLÜM 11 ►

(Bilgilendirme: Yağmurlu bir havada şemsiyenin ıslandığı giftir.)

👁‍🗨: "Beklenmedik şeylerdir insanı şaşkınlıkla karışık dehşete düşüren."

[x]

Jimin gözünü araladığında bileğindeki saate baktı.

05:30.

Chaeyoung'u uyandırdıktan sonra diğerlerini de tek tek uyandırmaya çalıştı. "Kalkın!"

Önce Taehyung, ardından Lalisa ve Jungkook uyandıklarında doğruldular.

"Saat kaç?" Diye sordu Jungkook.

"05:31." Jimin eliyle işaret yaptı. "Hadi, kalkın gidiyoruz."

"O lanet herife yakalanmadan derhal binayı terk edelim." Lalisa yarı uykulu şekilde morarmış göz altları ile Jimin'e baktı. Daha sonra esnedi.

"Perdeler kalsın öyle, yalnız dışarıda hala yağmur yağıyor."

Bardaktan boşalırcasına yağmaya devam ediyordu.

"Sorun yok, hadi." Jungkook üstünü başını temizlerken Taehyung da Jennie'yi uyandırıp ayıldı. Jimin önden kapının kilidini sessizce açarak koridorun her iki tarafına bakındı. "Gelin."

Hepsi arkasından sessiz ama seri adımlarla ilerlediler. Taehyung Jimin'in önüne geçti. "Çıkış kapısına kadar önde durup kontrol edeceğim. Sonra Jungkook taksi durağına kadar önde koşacak."

Jimin kabul ettiğinde Taehyung öne geçti. Koridora bakındıktan sonra merdivenlere doğru ilerlediler. En alt kata indiklerinde binanın giriş kapısına geldiler ve kapıyı sessizce aralayıp bahçeye çıktılar.

O kadar gerginlerdi ki nefesleri bile kesik kesikti.

Demir kapıları kapattıktan sonra bahçenin arkasına doğru koştular, çitlerden atlayıp diğer tarafa geçtiklerinde Taehyung fısıldayarak bağırdı. "Jeon, hadi!"

Jungkook öne geçerek var gücüyle koşarken diğerleri arkasından onu takip ediyorlardı. Yaklaşık 10 dakika boyunca koştuktan sonra taksi durağına gelebildiler.

"İnanamıyorum, resmen kaçtık!" Lalisa şaka olduğunu düşünerek şaşkınlıkla bakınırken soluklandı.

"Evet, kaçtık." Dedi Chaeyoung nefes nefese.

"Şimdi, Jimin." Jungkook bir elini omzuna koyup kendisine baktı nefeslerini düzenleyip. "Araba kullanabiliyor musun?"

"Saçma saçma konuşma, biliyorum." Jimin doğrularak Taehyung'a baktı. Taehyung başını salladığında Jungkook dudaklarını ıslattı. "Güzel, ayrı arabalara bineceğiz. Ben otele geçiyorum zaten, Jimin sen de eve gidersin herhalde. Taehyung da eve gidiyordur."

"Kısaca, dağılın demek istiyorsun herhalde?" Diye sordu Chaeyoung. Jungkook başını salladı.

"İyi." Jimin nişanlısını kendisine çekti ve son kez baktı dördüne. Ardından bir şey demeden taksilerden birine atladı ve anahtarı çevirdi. Arabayı çalıştırıp oradan uzaklaşırken ıslanmaya devam eden dörtlü, birbirlerine baktılar.

"Ben de gidiyorum." Dedi Jungkook. Lalisa omzuna dokundu. "Beni de bırakır mısın?"

Geriye iki kişi kalmıştı. Taehyung Jennie'ye baktı ifadesizce. Jennie de ona bakınca arabaya doğru ilerlediler.

Dakikalar sonra müstakil evin önünde durduklarında arabadan inmediler. Dakikalar geçti.

Jungkook, Lalisa, Jimin ve Rose gitmişlerdi. Onları tanımıyorlardı fakat, görünüşe göre bitmişti onlarla olan bağları.

Jennie hala üzerinde sadece iç çamaşırları ve Taehyung'un ceketiyle duruyordu. Taehyung arabadan inip genç kızın kapısını açıp kendisine baktı. "Sana kıyafet vereceğim. Evine gideceksen bile bu şekilde gitme. Hasta olacaksın."

Jennie başını salladıktan sonra yalın ayak ıslak kaldırıma bastı. Taehyung kapıyı kapattıktan sonra onunla birlikte evin kapısına doğru yürüdü.

Kapıyı açıp içeri girdiklerinde evin ışıklarını yaktı Taehyung. Üzerindeki ıslak kıyafetleri çıkarmak için üst kata çıkmak üzereyken Jennie'ye baktı. "Şömineye odun koy, geliyorum şimdi. Yakacağım ısınırsın."

Jennie başıyla onayladıktan sonra Taehyung üst kata çıktı. Üzerini değiştirirken düşünüyordu.

Kadının kanı Jennie'nin beyaz renkli uzun elbisesine bulaşmıştı ve kıyafetini sınıfta bırakmışlardı. Nedendi bilmiyordu fakat birden aklına takılmıştı.

[MEZAR PARTISI: BIRINCI KITAP]