◄ [MP:1] - BÖLÜM 26 ►

1K 157 71
                                    

(Bilgilendirme: Binanın çatısından atlamak üzereyken bacaklarından tutulup geri çekilen bir kızın gifidir. -Anime-)

👁‍🗨: "Aldatılmak, insanın özgüvenini düşürür

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

👁‍🗨: "Aldatılmak, insanın özgüvenini düşürür. Fakat bilinmesi gereken şudur ki; Suçu olan siz değilsinizdir."

[x]

Jimin karakoldan nihayet çıkabilmiş, hastaneye gelebilmişti. Kapıdan geçip koridora doğru adımladı. Danışmaya ilerledi. "Park Chaeyoung?"

"110. Oda, üst katta."

"Teşekkürler." Asansörlere doğru ilerledi. Tuşa bastı ancak 7. Katta olduğunu fark ettiğinde merdivenlere yöneldi. Zaten bir üst kattı, asansörle çıkmasa da olurdu.

110 numaralı odayı bulduğunda kapısını tıklattı ve içeri girdi. "Ben geldi-"

Yanlış odaya geldiğini düşündü bir an.

Chaeyoung yoktu.

Kaşlarını kaldırarak etrafa baktı. "Chaeyoung?"

Ses yoktu.

Odadan çıkarak koridordaki görevlilere sordu. Fakat hiçbiri görmemişti. Jimin telaşlanarak danışmaya koştu. "Park Chaeyoung, aratır mısınız lütfen? Kendisini burada bekliyorum."

Görevli danışman, genç kızın ismini anons yapmasına rağmen bir hareketlilik olmayınca Jimin'in içine kurt düştü.

Neredeydi?

Yutkunarak tüm katları dolaştı. Tüm odalara baktı. Fakat yoktu.

Hastaneden çıkarak karakola gitti tekrar. Komisere doğru koştu. "KOMİSER!"

Komiser arkasını döndü şaşırarak. "Park?"

Nefes nefese komisere baktı Jimin. "Nişanlım... Chaeyoung yok."

"Ne demek yok?"

"Hastaneye gittim ama orada yoktu. Başına bir şey geldiyse kendimi affetmem." Dedi başını iki yana sallayarak. Komiser yanında duran polise baktı. "Ekip gönderin, kızı her yerde arasınlar."

"Tamam komiserim." Polis dışarı çıkarken komiser Jimin'e baktı. "Odasında ve hastane katlarında yok?"

"Evet yok." Nefesleri düzelmişti ama başına bir şey geldiğini düşünmekten tedirginleşiyordu Jimin. "Onu bulun lütfen. Yalvarıyorum, bulun."

"Bulacağız, otur şuraya." Komiser koltukları gösterdi. Jimin telaş ve korkuyla koltuklardan birine oturdu. Fakat bekleyemiyordu. "Duramıyorum komiser!"

"Kalk, bir de biz bakalım." Komiser Jimin'i de alarak karakoldan dışarı çıktı.

Saatler süren arama, başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Genç kız hiçbir yerde yoktu, kıyafetleri bile yerinde değildi. Jimin kafayı yemek üzereydi. Ellerini saçlarından geçirdi gerginlikle. "Neredesin, neredesin!?"

"Bulunur, bir sakin ol." Dedi komiser gayet sakin bir şekilde.

"SAKİN FALAN OLAMAM! NİŞANLIM KAYIP VE ELİM KOLUM BAĞLI BURADA DURAMAM!" Jimin karakolu hışımla terk ettiğinde komiser 2 saniye peşinden bakıp sabır dileyerek ofladı.

Jimin sinirden ağlarken arabasını yeniden hastaneye sürdü. Belki geri gelmiştir diye bir umutla yeniden bakma kararı aldı. Arabadan sinirle indikten sonra kilitlemeyi unutarak hastaneye girdi.

"Kahretsin, keşke daha erken gelseydim!" Diyerek kendisini suçluyordu Jimin. Genç kızın odasına baktı tekrar ama orada yoktu. Delirmek üzereydi. Hava almak için en üst kattaki terasa çıktığında yerine çivilendi.

Chaeyoung binanın kenarlığında ayakta durarak aşağıdaki insanlara bakıyordu.

"CHAEYOUNG!" Jimin havanın felaket rüzgarlı olmasına aldanmayarak dağılan saçlarını umursamadan genç kıza doğru bir adım attı. Chaeyoung arkasına baktığında onu gördü, elini uzattı durması için. "Gelme."

"G-Gelme mi? Ne demek gelme!?" Jimin korkudan bir şey yapamıyordu. Her an ayağı kayıp düşecek korkusuyla öylece izliyordu. Chaeyoung elini indirdi. "Gelme yoksa atarım."

Jimin'in kalp atışları hızlandı. "Sakın!"

Aradan 2 dakika sessizlikten sonra Jimin yavaş adımlarla kendisine yanaştı. "Bak, daha erken gelmediğim için özür dilerim. Seni üzmek istemiyorum, oradan iner misin?"

Genç kız ayağını hafifçe hareket ettirince Jimin refleksle yerinden fırlayacak gibi oldu.

"Bana bunu nasıl yaparsın Jimin?" Dedi Chaeyoung, gözyaşları akarken. Jimin o an neyi kastettiğini anlamadı. "Ne?"

"Benim o kızdan ne eksiğim vardı, neden bana bunu yaptın Jimin?" Ağlamaya başlamıştı genç kız. Jimin'in dili tutuldu. Olduğu yere çivilendi. Bir şey diyemediğinde Chaeyoung ağlamaya devam etti. "Ben seni severken beni sevdiğine bile inanmıştım..."

"Chaeyoung, buraya bana doğru gel. Aramızda çözebiliriz-"

"YAKLAŞMA!" Çığırdığında tüm insanların dikkati binanın tepesinden atlamak üzere olan genç kıza yöneldi. Jimin'in korkudan gözleri doldu. "Yapma..."

Chaeyoung ağlayarak başını iki yana salladı. "Beni hiç mi sevmedin Jimin?"

Jimin başını iki yana salladı. "Böyle söyleme..."

"Ben sana hiç mi layık olamadım?" Chaeyoung bir kelime daha edecekti ki ayağı kayarak aşağı düştüğünde Jimin dehşetle kenara doğru koştu. Elini uzattı, genç kızın bileğini son anda yakaladı. "CHAEYOUNG!"

Chaeyoung korku dolu nefeslerle ağlayarak kendisine bakarken terlediği için kaygan eli, Jimin'in elinden kaydığında Jimin bağırdı.

"CHAEYOUNG!"

[MEZAR PARTISI: BIRINCI KITAP]

"S*çtın Cafer bez getir. Aferin sana Jimin."

◄[AU!]► MEZAR PARTISI® (NO.I) | #thriller (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin