◄ [MP:1] - BÖLÜM 58 ►

870 124 71
                                    

(Bilgilendirme: Havada duran insan gölgeleri fotoğrafıdır.)

👁‍🗨: "Kimseye güvenme!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

👁‍🗨: "Kimseye güvenme!"

[x]

Sabahleyin erken saatlerde uyandıklarında odalarından çıktılar ve anahtarları danışmaya verdikten sonra arabaya atladılar. Hava hala kararıktı, Jungkook saatine baktığında henüz 05:32 olduğunu görünce esnedi. "Sabahın köründe yola mı çıkılır diyeceğim de..."

"Peşimizde öldürmeye programlanmış insan üstü bir canavara dönüştürülmüş akıl hastaları varsa bırak sabahın körünü, gece bile uyumadan yola çıkılır." Dedi Taehyung. Ve haklıydı da.

Dün gece Jennie'nin bedeninden çıkan çip sayesinde nerede olduklarını çözebilmişlerdi fakat artık çözemeyeceklerdi.

Arabayı çalıştırıp arayola çıktılar. Ağaçlık alanların arasından geçip giden yoldan uzaklaşmaya devam ettiklerinde Taehyung biraz daha hızlı sürmeye başladı. Jungkook bile uykusuzluktan sızıp kalmıştı diğerleri gibi. Uyanık olan tek kişi kendisiydi ve tetikte olmalıydı.

Yolu sürerken karanlıkta far ışıklarını açıp gitmek gerçekten ürkütücüydü. Taehyung 28 yaşında olmasına rağmen tüm bu olanlarda azıcık birikmiş cesaretini kullanırken bile korkuyordu. Dehşete bürünmek için can atar gibiydi bedeni sanki.

"Tanrı aşkına..." Diye mırıldandı kendi kendine. O ara far ışıklarının aydınlattığı, yolun kenarında dizleri üzerine çöküp oturmuş beyaz elbiseli, dağınık siyah saçları yüzünü kapatan bir şahıs gördüğünde kalbi deli gibi atmaya başladı Taehyung'un. Dehşetle arkasına yaslandı ani refleksle. Yutkunarak arabayı yavaşlattı ve yanında durdu. Derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı. Bu tür durumlarda sıradan bir insan korkup kaçacak yer arardı, fakat insanların dış görünüşleri korkulacak kadar kötü olsa bile, neden orada olduğunu ya da kendilerine neden göründüğünün sorulması gerekirdi. Belki bir ihtiyacı vardı fakat bunca zamandır kimseye rastlamamıştı?

Pencereyi hafifçe açarak kadına baktı. Yüzü gerçekten korkunçtu, gözleri kızarmış, damarları gözüken ve dişleri yarım yamalak yerinde duran bir cadıya benziyordu.

"A-Affedersiniz..." Diyerek söze başladı Taehyung. "Merhaba."

Kadın hafifçe elini kaldırıp selam verdi bakışlarını ayırmayı bırak, göz bile kırpmadan. Ağzının köşesinden salyası akıyordu.

"B-Buralar pek tekin değil, dolanmamalısınız." Diye kibarca konuşmaya çalıştı Taehyung. Çünkü cidden korkuyordu ve normalde umursamaz odunun teki olsa bile korkusunu kibarlığıyla bastırmayı deniyordu.

Kadın yavaşça ayağa kalkıp cam kenarına yaklaştı. Taehyung aklına gelen fikirle oturduğu koltuğun altındaki çekmeceyi açtı ve bir gül çıkarıp çekmeceyi kapattı, ardından kadına uzattı. "Bu sanırım size ait." Dedi gülümseyerek. Kadın güle baktı. Yavaşça titreyen eliyle gülü aldı.

"Dikenleri vardır, dikkat edin. Ve asla kendinizi boşvermeyin. Gayet hoş bir kadınsınız ve güzel bir bayanın buralarda dolaşması tehlikelidir."

Kadın ne kadar çirkin ve berbat görünse bile ilk defa birinin ona güzel olduğunu söylemesiyle hüzünlenerek yaş akıttı. Başını eğip güle bakarak başıyla teşekkür ettikten sonra genç adama baktı neden burada olduğunu sorarcasına. Taehyung'un korkusu hala geçmemiş olsa bile bir nebze azalmıştı.

"Yurtdışına çıkacağız, onun için buradan geçiyoruz. Ama geçerken size rastlamış olmak gerçekten güzel." Dediğinde kadın başıyla teşekkür etti.

Tamam, korku unsuru gibi görünebilirdi fakat Taehyung sözleriyle kadını yumuşatabilmişti.

Kadın damarları görünen beyaz tenli elini kıyafetinin kolundan sıyırarak işaret parmağıyla yolun ucunu gösterdi. "O-R-A-S-I..."

"Evet, oraya gidiyoruz biz de. Tekrardan teşekkürler, ve lütfen evinize geçin. Başınıza bir şey gelmesi çok kötü olur." Taehyung ayrılmak için bahane arayıp arabayı sürdü ve ilerledi. Kadından kurtulduğuna ve hala sağ salim olup onu çiğ çiğ yemediğine şükrediyorken yolu ilerledi.

Hafif bir şarkı açmak için radyoya yöneldi ancak radyoya su damlamış görünüyordu ve bozulmuştu. Yine sert tavrını koyarak sabır dileyerek önüne döndüğü sırada far ışıklarının hemen önünde, çürümüş bir insan bedeninin iki çarpık ayağı üzerinde durup kendilerine baktığını fark etmesiyle dehşetle bağırdı. "LAN!"

Jungkook pat diye gözlerini aralayıp yerinde sıçrayarak kendisine baktı. "N'oluyor barmen?"

Taehyung'un baktığı yere baktığında dehşete düştü. "Barmen..."

"Jeon..."

Zombi kendilerine doğru gelerek aşırı derecede titreyen kolları ve elleriyle kendilerine bakmaya devam ederken Jungkook yutkundu. "Yavaş, ve sakince... Yanından geç."

Taehyung da yutkunarak arabayı çalıştırdı ve 20'yle yanından geçti zombinin. Yırtık pırtık elbiselerinin ardındaki çürümüş derisi, yüzündeki yaralar ve beyaz gözleriyle kendilerine bakmayı sürdürdü zombi. Yeşil teni çok belirgin değildi, tıpkı kadınınki gibi damarları gözüküyordu.

Taehyung yanından geçtiğinde bu defa tam önlerinde binlercesi belirince Jungkook'la bakıştılar.

Kadın 'orası' derken bunu mu kastediyordu?

[MEZAR PARTISI: BIRINCI KITAP]

"Çok güzel. Çok güzel. Mükemmel."

◄[AU!]► MEZAR PARTISI® (NO.I) | #thriller (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin