(Bilgilendirme: Şömine önünde ısınan çift gifidir.)
👁🗨: "İtiraf."
[x]
Jimin elindeki defterin sayfalarını çevirirken nişanlısının el yazısıyla yazılmış mektupları okuyordu. İçi her daim hüzünlüydü ve geçmek bilmeyen bir acı hissediyordu. Ölmesine rağmen onu görebilmiş, hissedebilmiş, dokunabilmişti soğuk bedenine. Yaşadığı travmanın üzerine bir de şok eklenmişti ve etkisi hala sürerken susmayı tercih ediyordu.
Sayfayı çevirdi ve sonraki yazıyı okudu.
'Günlerden 14 Şubat. Elinde bir gül demeti ile eve geldi ve gülümseyerek elime verdi. Bu cidden çok romantikti ve ne tepki vermem gerektiğini bilmediğim için sadece ona gülümseyerek karşılık verdim. Sonra, yanağından öpmek geçti içimden ve öptüm. Mutlu olduğunu gördüğümde ona kelimelerle nasıl duygularımı anlatamayacağımı anlatmış olduğumu, onun ise beni anladığını fark ettim.'
Jimin'in yüzüne içten gelen bir tebessüm yerleşti. Her akşam beyaz güllerle gelirdi eve fakat konu 14 şubat olunca kırmızı daha bir özeldi. Chaeyoung'un kırmızı rengi sevdiğini de biliyordu. Her zaman kıyafetlerini özel akşamlarda kırmızı seçmeye özen gösterirdi. Ve yakışırdı da, sarı dalgalı saçlarıyla.
'Nişanlandığımız gün, henüz evli olmamamıza rağmen sanki evliymişiz gibi o gece bedenimde ağır ateş izleri bırakan dokunuşları huzur doluydu. Hatırlıyorum da... Dudaklarını ilk kez öperken çok utanmıştım. Tanrım, o neydi öyle? Çok büyük gelmişlerdi.'
Jimin satırı okuduğunda güldü.
'Fakat itiraf etmeliyim ki, nefis bir tat bıraktı dudaklarımın üzerinde. Bir anlığına ona sahipmişim gibi hissettim. O kadar güzeldi yani...'
'Tekrar öpebilseydim keşke.' Diye düşündü. Öldükten sonra ilk ve son kez kendisine görünmüş olması ve onu doya doya sevmesine rağmen hala yetmiyordu. Özledikçe daha da istiyordu.
Ve onu her geçen gün daha da özlüyordu.
'Bir defasında şehir merkezine gitmiştik. Aslına bakarsan, fazla güzeldi. 1800'lü senelerdeki bitişik ve huzur dolu kasabaları anımsatıyordu. Ve sevdiğimle el ele bahar kokan sokaklarda gezerken çok keyif aldım.'
Hatırlıyordu. O gün Chae'nin üzerinde dizlerini geçen uzun boyda çiçekli bir etek vardı. Üzerinde de su yeşili bir sade tişört. Sarı dalgalı saçlarına uyan açık mavi bir fötr şapka almıştı o günün akşamına doğru. Ve bolca da fotoğraf çekinmişlerdi.
Fakat onlara asla ulaşamayacaktı artık. Çünkü evi de bulundukları şehri de terk etmişlerdi bir daha gelmemek üzere.
'Ormanın içine doğru uzanan bir köprü vardı ve oraya gidip fotoğraf çekinmiştik. Ha? Hayır, gerçekte değil. Rüyamdaydı. Keşke gerçek olsaydı, aslında bekliyordum gerçekleşmesini fakat Jimin'e sorduğumda hafta boyunca dolu olduğunu söylemişti. Ben de vazgeçmiştim zaten. Ama, içimde kalmıştı...'
Onun da içinde kalmıştı. Chaeyoung bunu hiçbir zaman bilmese bile, artık biliyordu.
'Belki bir gün beni çiçek bahçesine götürür. Orada onun ellerini tutarak dans etmeyi çok isterim.'
Jimin'in dolmuş gözleri kapanınca yaşlar aktı çenesine doğru.
'Belki bu defa kızımızın da elini tutarız. Koşar seninle birlikte, çiçeklerin arasından ufka doğru. Hm?'
Jimin satırı okuduğunda yutkundu. Alttaki tarihe baktığında kaş çattı. Fakat kaşları hemen eski haline döndü.
Chaeyoung son notu dün akşam yazmıştı, gitmeden önce.
[MEZAR PARTISI: BIRINCI KITAP]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
◄[AU!]► MEZAR PARTISI® (NO.I) | #thriller (✓)
Mystery / Thriller#WATTYS2021 YARI FINALIST KAZANANI ✓ "Gittikleri gece kulübünde baskına uğrayıp saklanmak üzere girdikleri okulda başlarına gelen felaket ile o günün bir beladan ibaret olduğunu fark eden 6 üyelik bir grubun, yaşadıklarına şahitlik edeceksiniz." (Dİ...