Hazırladığım yemeklerin olmasını beklerken mutfak camından Selim'e bakıyordum.
Arabayı tamir etmiş, odun kesmeye başlamıştı. Bu kadar olsa iyiydi. Havanın sıcaklığından ve rahatlıktan dolayı tişörtünü çıkarmıştı.
Karşımda tişörtsüz odun keserken oldukça havalı olduğunu söylemeliyim.
Ne zaman geldiğini bilmediğim Osman Amca "Ağzını kapat." deyince ağzım açık Selim'i izlediğimi fark ettim.
"Yemeklerin kokusunu alıp geldim ama sen işten kaytarıyorsun sanırım," dedi.
"Tüm işlerimi bitirdim. Yemeklerin olmasını bekliyordum. Onlar da olmuş sanırım," dedim ve fırını kapattım.
"Sana uzun bir süre yetecek yemek yaptım. Yaptığım böreklerin bir kısmını dondurucuya koydum. İstediğinde ısıtıp yiyebilirsin. Tavuk köftelerini de biçimlendirdikten sonra dondurucuya koydum. Onları da beş dakikada yağda kızartıp yersin," dedim.
"Tamam güzel kızım, ben hallederim." diyen Osman Amca'ya tebessüm ettim.
"Damadı da çağır, bir şeyler yiyelim." deyince saate baktım. Yakında hava kararırdı.
"Osman Amca aslında biz gitsek iyi olur. İşleri hızlı halletmemiz lazım. Sadece telefonunu kullanabilir miyim?" diye sordum.
"Tabii kullanabilirsin. Senin deponun anahtarları da orada." deyince "Tamam, teşekkürler," dedim ve mutfaktan çıktım.
Ev telefonuna geldiğimde ezbere bildiğim başkanın numarasını tuşladım.
Başkan telefonu açınca "Yemek siparişi etmek istiyordum. Acaba Murat Usta boşta mı?" diye sordum.
Bu gizli bir mesajdı. Telefonda açık açık konuşamazdım.
"Yanlış numara hanımefendi." diyen başkana "Önerebileceğiniz bir lokanta var mı?" diye sordum.
"Size önerebileceğim numara yok." deyince sessizce yutkundum. Bunun anlamı bana yardım edemeyecekleriydi. Yani şu an tutuklanma emrim verilmişti.
"Lütfen," dedim.
"Kendiniz halledin." deyince derin bir nefes verdim. Bunun anlamı ise kendi başına vakayı hallet demekti.
"Sizin yediğiniz bir yer yok mu?" diye sordum.
"Bir lokanta vardı fakat elemanlar sağlık kurallarına uymuyor diye kapandı." dedi başkan ve telefonu kapattı.
Lokanta dediği teşkilat, elemanlar ise çalışanlardı. Buna göre tahminlerim doğruydu.
Ahmet denilen it köstebekti ve birkaç kişi daha vardı.
"Osman Amca ben çıkıyorum!" diye bağırdım ve "Görüşürüz!" diyen Osman Amca ile anahtarları alıp evden çıktım.
Selim'in yanına gittim hızlıca ve "Odunları ve baltayı odunluğa taşı. Depodan eşyalarımı alıp gitmeliyiz," dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kod Adı: Mersin
ChickLitKıdemli iki ajana verilen bir görev üzerine köstebek olarak girdikleri teşkilat ve yaşadıkları...