BÖLÜM 64 ~R~

857 579 53
                                    


🌷~~Kadın kendi başına ne gül goncasıdır, ne de diken. Koklamasını bilirsen gül, tutmasını bilmezsen diken olur.~~🌷

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤

Gördüğüm şey karşısın da gözlerim hayranlıkta ATEŞ AVUKTAKLIK BÜROSU takılı kalmıştı. Karşım da ki kocaman bina artık ateş avukatlık bürosuna aitti. Elime verilen makasla önüm de ki kurdeleyi kestim. Tanımadığım bir sürü insan beni mutlulukla izleyerek alkışlıyorlardı.

Binanın kocaman kapısını açtığım da ise tam istediğim gibi bembeyaz duvarlar karşılıyordu beni duvarlar da seminerde yapılan konuşmalarım asılıydı davayı kazandıktan sonra ki kutlamalar. Farklı farklı başarılarım ve belgelerim asılıydı duvarlarda.

Birinci kata çıktığımız da ise zelal eski yerinde oturuyordu. Hala inanamıyordum burası artık bizimdi. Uzun ve bembeyaz koridorda etrafıma bakınarak ilerliyordum. Kafamı sağa çevirdiğim de yavuz selimoğlu yazıyla karşılaştım ve karşıya baktığım da ise afira ateş selimoğlu soy adımı selimoğlu olarak yazmışlardı. Bu beni biraz mutlu etse de afira ateş olarak bilindiğim için ateş olarak kalmak isterdim.

Odamın kapısını açtığım da tam istediğim gibi döşenmişti her şey güzel ve sade. Masam da duran aile fotoğrafımız eski masam da sadece annemin fotoğrafı vardı. Şimdi ise her şey düzelmiş gibi tüm herkes yanımdaydı.

Annemlerle beraber ikinci kata çıktığımız da Zeynep ateş ve emre ateşin odası karşılıyordu. Eskiden ablamların odası da vardı acaba şimdi onlar nerede?

"Ablamın odası nerede?"

"Ablan artık kendi kliniğin de çalışıyor."

"Benim niye yeni haberim oluyor."

"Söylemeyi unuttuk. Hepinize hayırlı olsun umarım işleriniz yolunuz da gider"

"İnşallah benim burada bir odam olacağını hiç düşünmemiştim. Çok mutlu oldum" ağlayarak konuşan Zeynep bizim de gözlerimizi doldurmuştu.

"Sen de bizim kızımızsın aynı zaman da evimizin üçüncü avukatısın tabi ki odan olacak güzel kızım" babamın konuşmasıyla herkesin gülümsemesi daha da genişledi. 

İşte diyorum içimden benim ait olduğum yer burası ailemin yanı mesleğime bağlılığım. Avukatlığa annemin savaşçısı olarak başlamıştım babamın prensesi olarak değil. Annemin savaşçısı olarak çıktığım bu yolda birçok başarıya imza attım. Peki ya ben şimdi kimin kızıydım? Babamın prensesi mi yoksa annesinin savaşçısı mı?

"Nasıl beğendin mi odanı?" yavuzun sesiyle arkama döndüm.

"Çok"

Yavuzla beraber binadan çıkıp annemlerin yanına gittiğimiz de fotoğraf çekilmesinden hayırlı olsuna herkes gelmişti. Şuan içim de tarifsiz bir mutluluk vardı umarım kısa sürmez.

Yavuzun ve diğerlerinin işi olduğu için gitmek zorunda kalmışlardı şurada düğüne 6 gün kalmış yavuzun ne işi olabilirdi acaba. Zelalin bana mesaj atmasıyla büroda kalmıştım. Birinci kata çıktığım da upuzun koridorda kendimden emin adımlarla yürümeyi çok özlemiştim.

"Efendim bir tane randevunuz var" demesiyle duraksayıp gözlüğümü saçıma taktım.

"Ne randevusu zelal ben sana randevuları düğünden bir gün sonra açacaksın demedim mi?"

"Öyle dediniz ama karşıda kişinin acil olduğunu söyledi bir tek siz yardım edebilirmişsiniz"

"Hayda yine mi ya ben psikolog falan değilim avukatım ben neyse tamam ne zaman gelir?"

"bir yarım saate burada olur."

"Tamam o zaman bana bir kahve"

"Hemen efendim"

Odama geçip çantam her zaman ki masamda yerimi alırken önüme koyulan kahveme baktım. Anlaşılan zelal işini unutmamıştı. Huzurla kahvemden bir yudum aldıktan sonra geriye doğru yaslandım. Bir süre gözlerimi dinlendirdikten sonra kapının tıklanmasıyla bir adam girdi içeriye kimdi bu adam? Ayağa kalkarak elini sıktım.

"Hoş geldiniz"

"Hoş bulduk "

"Kim olduğunuzu ve burada ne aradığınızı öğrene bilir miyim?" 

"Ben Ekrem selimoğlu ve oğlumu geri istiyorum"

Adamın dediği şeyle kan beynime sıçrarken hafiften geriye doğru gittim. Karşım da ki yavuzun yıllar önce içinde öldürdüğü babasıydı. Ne olacaktı şimdi hangi yüzle gelirdi buraya?

"Ee ne diyeceğimi bilmiyorum ama ben size yardım edemem "

"Neden? Sen oğlumla evleneceksin oğlumun beni affetmesi lazım"

"Oğlunuz sizi yıllar önce öldürdüyse  ben sizi hangi yüzle yaşatırım?"

"Hey şey eski de kalan bir hataydı. Artık oğlumun babası olabilirim "

"Neden şimdi ?"

"Kıymetlerini bilemedim ben onların çok hatalar yaptım"

"Tama gidin oğlunuza da bu açıklamayı yapın eğer sizi affederse ben yine buradayım. Buyrun çıkabilirsiniz"

Adam hala bir umutla yüzüme bakarken kararlı olan bakışlarımla  adam vaz geçmiş dışarıya çıkmıştı. Hangi hakla gelebilirdi buraya kimden izin almıştı tekrar baba olmak için. Bu kadar mı kolaydı geçmiş bir hataydı beni affet demesi.

Herkes her haltı işlesin geçsin karşımıza o bir geçmişte artık geçmişte kaldı ve kıymetlerini bilemedim. Bunlar benim hayatım da top gibi bir sağa bir sola gidip gelmişti. Şimdi ise yavuzun babası ve benim aramda gidip gelecekti yavuzun durumu.

Yavuza nasıl söylerim bilmiyordum düğüne çok az kaldığı için olacaklardan korkuyordum. Tam mutluluğu hak etmişken bir şey çıkması ve tarifsiz bir şekilde ben de patlaması.

Saklamak en iyi olabilirdi ama ona göre en kötüsüydü onun hakkında ve istemediği şeyi saklamak ne yapacaktım ben şimdi? Yavuza söylecek miydim? söylemeyecek miydim?

"İşin bitti mi? " Kapını kenarında duran zelale baktım benim işim hiç bitmezdi ki.

"Her şey daha yeni başlıyor "

"Nasıl yani o adam kimdi? Görüşmesi baya kısa sürdü"

"Kendileri yavuzun yıllar önce öldürdüğü babası Ekrem selimoğlu "

"Ne nasıl yani yavuzun babası yıllar sonra neden seni buldu ?"

"Oğlumun beni affetmesi için yardım eder misin dedi "

"Sen ne dedin? "

"Dediklerinizi oğlunuza söyleyin eğer affederse ben buradayım  dedim"

"Babası sonuçta bir şans vermeli"

"Saçmalama zelal bizim bilmediğimiz bir çok şey olmuşken geçmişte yaptığı hataları geçmişte kaldı hepsi hatadıyla mi bitecek. Sen kolay mı sanıyorsun yaşanılanları unutmayı geçmişti deyip bıraka bilir misin? Bırakamazsın ben bırakmadım bırakmayacağım emin ol yavuz da öyle yapacaktır.  Kimse ikinci bir şansı hak etmez hele ki birinci şansa ihanet etmişken "

"Sen de haklısın ama "

"Aması yok zelal bu işin aması yok"

Sinirim biraz geçsin diye gözlerimi kapattığımda o adam geliyordu karşıma tüm yüzsüzlüğüyle  istediği şey oğlunun onu affetmesi.  Olmayacak duaya amin demek gibi  bir şeydi bu.

Tahminimce ucu annesine dokunan ya da bilmediğim başka bir şey yüzünden babasından nefret ediyordu. Bana hazır hissetmediği için anlatmamıştı ya da analtıp üzülmek istememişti.

"Şimdi yavuzun babası geldi senden yardım istedi affetmesi için öyle mi?"  Diyen zelale baygın gözlerle baktım.

"Evet "

"O adam senin yanına gelip yardım mı istedi?"

Yavuzun sesiyle gözlerimiz bir adet öfkeli yavuza dönmüştü.

Umarım beğenirsiniz. Oy vermeyi unutmayın. Çokça ❤

AFİRA Basıldı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin