BÖLÜM 66 ~A~

892 570 40
                                    

🌷~~Kadın kendi başına ne gül goncasıdır, ne de diken. Koklamasını bilirsen gül, tutmasını bilmezsen diken olur.~~🌷

♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧♧

Ayna da son kez gelinliğimi düzelttikten sonra yavuza baktım. Yine benim yanımdayken bana soğuk yapıyordu ben suçlu olmuştum gözünde. Sanki babasını ben getirmiştim. O gün yavuzun teyzesi beni aradığın da apar topar oraya gitmiştim.

Yavuzun babası hala affetmesi için yalvarırken yavuzun elleri yakasından inmiyordu. Yavuz eskileri hatırladıkça deliye dönüyordu koruyamadığı annesine.

Araların da ki arbede yi zar zor bitirmiştim. Bana o anlık öfkeyle ağzına gelen her şeyi saymıştı. Bazı saydıkları beni çok kırmıştı. Kendi hayatım mahvolmuş gibi benim hayatımı da  maaf edersin bana demişti bana. Sevdiklerimi elim de tutmayı bilmediğim için aldatılmışım. Ben bir insana göre bağlı yaşayamazmışım. Belki de hayatım da aldatılmaktan daha başka şeyler yaşamışım. Böyle düşünmesi çok kırmıştı beni.

O günden sonra ta ki düğün gününe kadar hiç görüşmedik sadece valizlerin eve  ne zaman gideceği sormak için aramıştı. İkimiz de mutlu değildik yavuz hala aklında kuruyordu. Kolay bir şey değildi biliyorum ama bu yaptıkları bana yaptıkları çok fazlaydı ben bunu hak etmemiştim.

Ayrılmak istemedik ama hal böyleyken de evlenmek de istemedik. Çok doluydum bağırmak istiyorum ona etrafı dağıtmak istiyorum. Her şeyin daha kötü olmaması için susuyordum. Halbuki susarken bağırmak ne zor şeymiş.

"Hazırsanız sizi salona doğru alalım"

Görevlinin gelmesiyle kimse bir şey anlamasın diye mutlu rolü yaparak odadan çıktık. Salonun önüne geldiğimiz de son kez bir birimize sinirle bakarak çalan müzikle içeriye girdik.

Mutluyduk ya herkes bize hayran hayran bakıyordu çünkü biz mutluyduk. Dans müziği çaldığın da istemsizce gözlerimiz birleşti.

Sevdan kuşlar misali
Gelip kalbime kondu
Ömrüm kışlar gibiydi
Sonsuz bir bahar oldu
Esmer bir akşam vakti
Senle yeniden doğdum
Benden çaldıkları unut dedikleri
Kaybettiğim kaderi buldum.

Esmer bir akşam vaktiydi bizimkisi ilk orada tutunmamız ikimiz de yeniden doğmamız ne olmuştu şimdi bize. Kaybettiğimiz kaderi mi bulmuştuk biz yoksa hala mı kaybediyorduk?

Dünyanın yükünü yazsalar payıma
Dost düşman bir olup çıksa da yoluma
Vazgeçmem senden yine de
Ben aşkla yürürüm ateşe
Yeter ki sen ellerimden tut.

Bırakma olur mu ellerimden? Bırakırsan düşerim ben ölürüm.

Herkes günaha batmış
Sorsan adı hayatmış
Hala yalansız masum
Bir tek gözlerin kalmış
Esmer bir akşam vakti
Senle yeniden doğdum
Benden çaldıkları unut dedikleri
Kaybettiğim kaderi buldum…

Günaha batmış hayatım da küsmesen bana. Yalansız masum Baksan yine bana. Benden çaldıklarını seninle bulsam. Kaderim seninle bitse.

Müzik durduktan sonra nikah için masaya geçmiştik. Memur gerekli konuşmayı yaptıktan sonra biz heyecansız evetle ve kuru imzayla bitirmiştik. İşe bak kendi düğünüm de keyfim yok üstelik damat bey bana tavır yapıyordu. Sonumuz hakkın da hiç bir şey bilmiyorum durum nereye gidecek nasıl olacak?

Takı töreni bittikten sonra herkes oynarken ikimiz arasında gerginlik daha fazla çoğalıyordu. Yavuza kaçamak bakışlar atarken bana baktığını gördüm. Gözlerim onda sabit kalırken flaşın patlamasıyla önümüze döndük. Ablam fotoğrafımızı çekiyordu.

"Ay çok güzel çıktınız "

"Ya aynen "

"Bana baksanıza siz kimse fark etmiyor sanmayın bir haftadır ikiniz de birbiriniz görmekten hoşlanmıyorsunuz neyi ne evlendiniz o zaman "

"Bir şey olduğu biz böyle mutluyuz "

"Birbirinize laf sokarak mı nefretle bakarak mı mutlusunuz "

"Birileri hızını alamıyorsa ben ne yapabilirim abla" deyince yavuzun bakışları bana döndü.

"Ben mi hızımı alamıyorum "

"Ben sana dememiştim sen neden alındın? "

"Kime dedin o zaman ?"

"Genel konuştum ben"

Büyük çiçek buketini masaya koyan kişiye baktım. Geçen gün büroya gelen avukattı  stajyer için bir günlüğüne yanıma gelmişti.

"Afira hanım evleniyor dediler çiçeğimi hediyemi alıp geleyim dedim"

"Ya hoş geldin" deyip çocuğa sarıldım. Yavuzun delici bakışlarını saymazsak tabi.

"Hoş buldum. Dur bir bakayım sana ne güzel olmuşsun sen hemen bir fotoğraf çekilelim de çatlasınlar "

Fotoğrafı çektikten sonra yavuza da hayırlı olsun demişti. Kendine yer bulup otururken hala gözleri bendeydi.

"Düğün bitmeden sağ çıkabilirse iyi" yavuzun söylenmelerini duymazdan gelirsek düğün güzel gidiyordu.

Hem kızgınken kıskanmaya hakkı yoktu o kim ki beni kıskanacak. Tamam yani kocam olmuş olabilir. Koluma yapışan ele baktığım da yavuz kolumdan tutmuş salondan dışarıya sürüklüyordu.

"Yavuz yavaş düşücem "

"Kötüye bir şey olmaz"

"Sen o yüzden mi hala hayattasın "

Ters bakışına maruz kaldıktan kuytu köşeye geçip bağırmaya başladı.

"Kimdi o herif? Sana niye çiçek verdi? Bir fotoğraf çekilmeler falan onlar neydi öyle?"

"Sanane be adam sen kimsin?"

"Kocanım ve sana hesap sormak hakkım"

"Kocamsın öyle mi? Nasıl koca bu bir haftadır yüzüne bakmayan mı? Görmeye tahammülü olmayan mı? Ya da dur haksız yere suçlayan mı? Hangisi?"

"Fazla oluyorsun "

"Ne oldu ağır mı geldi paşam. Senin baban yüzünden ben niye ceza çekiyorum"

"İkiniz de kavga etmeyi kesin daha ilk dakikada bu neyin kavgası " diyen babama baktığımız da babam da sinirlenmişti.

Sakin sakin salona geri döndüğümüz de davetlilerin bir çoğu gitmişti. Sadece bizim akrabalarımız kalmıştı. Ablam ve Zeynep gelin odasından eşyalarımı toplayıp yavuzun  arabasına koymuşlardı. Diğer kişilerle de vedalaşıp düğünün sonuna gelmiştik. 

Bizi oturtup karşımıza da kendileri oturmuştu. Muhteşem üçlüye bakıyorduk. Emre, zeynep  ve ablam. Bir de etrafta gelinlikle dolanan melisa.

"Sizin derdiniz ne?"

"Niye kavga ediyorsunuz?"

"Bir haftadır yüzünüze bakmıyorsunuz?"

Üçü de aynı anda soru sormuştum. Hangisi cevaplasam ki. Otel mi yansa ne yapsa. Sinirli üçleye bakarak yavuzun koluna yapıştım. Yavuz ne  yapıyorsun bakışları yolladığın da ise tüm şirinliğimi takınmıştım.

"Hadi evimize gidelim "

"Afira kaçmaya çalışma hiç kaçarın yok."

Kolundan ayrıldıktan Yavuz ceketini düzeltmiş bana ters ters bakıyordu. Şimdi bir çarpacan ağzına  gözlerine Kayacak Allah Allah. 

"Yavuzun babasıyla alakalı demi olay o geldiğin de berri böylesiniz "

"O böyle ben hala aynıyım. "

"Yavuz ne yapmaya Çalışıyorsun ? Böyle yapacaktın niye evlendin?"

Hiç bir cevap yoktu o soruya. Cevap verecek yüzü de yoktu. Salon derin sessizliğe gömülürken salonun kapısından koşarak gelen çocuğa baktık.

"BABA"

Umarım beğenirsiniz. Oy vermeyi unutmayın. Çokça kalppp

AFİRA Basıldı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin