Ela eve geri döndüğünde ofkesinden hala zangir zangir titriyordu. Ne biçim bir sapığı çatmıştı. Adam ne yüzsüzdü! Konuşmak istiyormuş, şunun şu cesarete bak! Bir süre hicbirsey yapmadan öylece oturdu koltukta. Öfkesinin dinmesini bekledi yaklaşık 15 dakika. Sonra üstünü değiştirdi ve kahvaltılık birseyler hazırlamak için mutfağa geçti. Yarım saat sonra kahvaltısını yapmış midesini doyurmus bir halde masasına oturdu. Ve romanını yazmaya koyuldu. Bu romanında epey bir ilerlemişti. Konusu tabiki yöne aşk ve cinayet uzerineydi. Genellikle böyle konularda yazmayı seviyordu. Bazen başka konu da seçtiği oluyordu ama çoğunluk böyleydi. Roman epey sürükleyici gidiyordu. Eğer bitirwbilirse, zengin olunca bastırmaya düşündüğü ilk Roman buydu. Yazdığı son cümleye baktı. Enson başrolde kız yani Esma tanik oldugu cinayetlerden dolayi akıl hastanesine kaldırılmıştı. Son cümlede ise: " Esma yine uykusunda kan gölü içinde yuzuyordu. " yazıyordu. Güzel bir yerde kaldığını anladı Ela. Dikkatini.topladi ve devamını getirmeye çalıştı. Yaklaşık 2 saat çalıştı bu romanı üzerinde. Sonra biraz gözlerini dinlendirmek için yatak odasına gitti ve 1-2 saatliğine uykuya daldı. Uyandığında hava kararması yüz tutmuştu. Saat 4 buçuktu. Hemen kalktı. Yemek hazırlamak için mutfağa geçti. Sinan işten altı buçukta geliyordu çünkü ve onu güzel bir sofrayla karşılamak istiyordu Ela. İlk önce ağır yemekten başladı. Biber dolmasının içini hazırladı. Oydugu biberleri bir güzel o icle doldurdu. Sonra tencereye koydu. Dolma pişerken mercimek corbasiyla uğraştı. Onu da ocağa koydu. En son ise makarna salatası yaptı. Makarna salatası en kolaydı. Sadece makarnayı haslayacaktin, salatalık malzemeler kornison olarak hazır halde marketlerde satılıyordu zaten. Onu haşlanmış makarnaya koymak yeterliydi. Üzerine de yoğurt ve mayonez kattın mi tamamdı işte. Altıyı ön gece tüm yemekler hazırdı. Ela bu kadar becerikli olduğu için kendi kendini tebrik ederek oturma odasına geçti. Sinan gelene kadar televizyon izledi biraz sobra birlikte yemeğe oturdular. -Herzamanki gibi doktur musun tatlım. Özellikle dolma harika olmuş, dedi Sinan yemekten sonra. Ela: -Afiyet olsun, dedi memnuniyetle gülümseyerek. Sinan onun yanağına bir öpücük kondurdu ve kalktı masadan. -Biraz Roman okuyacağım. Ondan sonra istersen dışarı çıkıp gezeriz, dedi. -Hayır canım, bu dediğin imkansız. Çünkü hikayemi yazmam lazım, dedi Ela özür dilercesine. - Hep aynı laflar. Sonra da aynı özür. Sıkıldım artık bu durumdan Ela. - Aşkım ne yapabilirim ama. Yani elimden gelen birsey olsa ama elimden gelen birsey yok malesef. -Gündüz ne yapıyorsun anlamıyorum. Torbaya mi giriyor? Yazsana gündüz. - hayatım gündüz romanımin üstüne uğraşıyorum. Hikaye yazmak içimden gelmiyor hiç. Hikayeler aklıma aksam geliyor nedense. Anla beni yapamıyorum gündüz. -peki ben roman okurken yazmaz misin? - imkansız. Aceleye getiren kötü olur ki bu da benim içime sönmez. En son isteyeceğim şey özür dilerim, dedi Ela gerçekten özür dolu bakışlarla. -Bir süre Roman yazmadan, ona ayırdığın vaktini hikaye ayıran sorun olmayacak ama... -Bu dediğin imkansız. Bir romana ilham gelmişse onu durduramam ki. Üstelik ben bu romanından çok umutluyum. İyi para kazanacağı iyi bir iş olacak. Herkes tarafından sevilerek okunacak gör bak. -Umarim dediğin gibi olur. Ama bu Roman yüzünden yitirdiğini vakitleri sonradan çok yanarsan hiç şaşmam. -Ne demek istiyorsun? -Hayal aleminde gezme Ela. Bu romanının çok fazla satacagindan nasıl emin olabilirsin? Üstelik bir Roman ne kadar satarsan satsın, o romandan yazarın zengin olduğu nerede görülmüş? -Harry Potter'in yazarının hayatı o Roman sayesinde değişti ama. Kadın biranda nasıl zengin oldu. -o, o kadın. Sense sensin. -Ne yani ben beceriksiz miyim? Onun gibi Roman yazmaz miyim? -Ne alakası var? Öyle demedim. Sadece o kadın çok şanslıymis. Ve başına böyle güzel bir durum gelmiş. Ama bu her yazarın başına gelecek diye birşey yok. Yazarların çoğu aç geziyor bunu unutma. -Sağ ol Sinan, cok iyi destek oluyorsun! -Ela alınganlık in lüzumu yok. Ben gerçekleri söylüyorum. Bu romana kendini çok kaptırıp güzelim zamanları heba etmenden ve sonunda çok büyük bir hayalkirikligi yaşamandan korkuyorum. Gerçekçi olmam beni suçlu mu kılıyor? -Tamam Sinan. Seninle bu konuda tartışmak istemiyorum. Sen romanını oku, ben hikayemi yazayim. Aksamimizi geçirelim. Bu kadar basit! İyi akşamlar sana. -Off Elaa, dedi Sinan bıkkın bir sesle. Bu bıkkın ses Ela'yı daha da sinirlendirdi ve bir hışım çalışma odasına geçti. Masanın başına oturduğunda kendini çok sinirli hissediyordu. Neden anlayışlı bir kocası yoktu? Neden sürekli bu Roman konusunda Ela'nin damarına basmak zorundaydı ki? Yani Ela'nin kendini beceriksiz hissetmesini istemekteki amacı neydi ki? Hissettiği sinirle birlikte epey hararetli bir hikaye çıkarttı ortaya. Fazla da zamanını almamıştı bu hikaye. Ve oldukça da güzel olmuştu. Demek ki iyi bir hikaye veya Roman yazmak için Sinan'ın onu sürekli sinirlendirmesi gerekiyordu. Sinirli sinirli güldü bu düşüncesine. Sonra hikayesini son bir kez gözden geçirip masadan kalktı. Vakit çok geç değildi. Acaba Sinan'a artık dışarı çıkabileceğini söylese miydi? Ama hayır, neden ilk adım ondan gelsindi ki? Sinan kırmıştı onu ve onun ilk adım atması gerekiyordu. Birden daha sofrayı bile kaldirmadigini hatirladi ve mutfağa geçti. Önce sofrayı kaldırdı ardından bulaşıklari makinaya yerleştirdi. Sonra da kendisine meyve hazırlayıp oturma odasına geçti. Sinan hala Roman okuyordu sanırım çünkü oturma odasında değildi. Ela aldırmazca omzuna sıktı ve televizyonun karşısına geçti meyve tabağıyla. Gece Sinan'ın çıtırtisiyla gözünü açtı yatakta. Sinan üzerini değiştirdi ve yavaşça onun yanına uzandı. -Ela, diye fisildadi. Ela aldırış etmedi önce. Ama Sinan onun üzerine eğilip kokusunu içine çekince heyecanlandı. -Hala dargın miymiş karım bana, dedi Sinan gülümseyerek. Ela'nın boynundan bir öpücük aldı. -Git Sinan, dedi Ela nazlı bir sesle. Ama dünden razıyım aslında olacaklara. -Affet güzelim, kalbini kırmak istemezdim, dedi Sinan. Ve bu sefer dudağından bir öpücük aldı Ela'nın. Ela birsey demedi ama Sinan'ın öpücüğüne karşılık verdi. Sinan yavaşça atletini siyirirken o da geceligini siyirmaya başladı. -Karima kendimi affettjrecegim bu gece, dedi Sinan gülümseyerek. -Görecegiz, dedi Ela da gülümseyerek ve kocasının açık göğsünden bir öpücük aldı. Sabah uyandığında mutluydu. Yine çok ateşli bir gece gecirmemislerdi belki, tutku az, sevgi çoktu belki ama bu da yeterdi Ela'ya. Artık böylesine alisacakti. Yanına baktı. Boştu. Sinan çoktan ise gitmişti. Ela da kalktı yataktan. Öyküsünü vermek için hazırlanmaya koyuldu. Yarım saat sonra sokaktaydi. Gazeteye geldiğinde etrafına bakın otomatikman. Sapık ortalıkta gozukmuyordu. Ama bunun burada olmadığını göstermediğini biliyordu genç kadın. Birazdan yine görecekti kesin ve hiç beklemediği bir yerde. Bu sefer de kendisiyle konuşma cesaretinde bulunursa kesinlikle polisi çağıracakti. Bu konuda ciddiydi.
