Eli hep aynı numaranın üstüne gidip geri çekiliyordu. Onu aramayı deli gibi istiyordu ama lanet olsun ki yapamıyordu. Neden bu kadar zorlanıyordu ki, arayacak ve görüşmek istediğini söyleyecekti. Tabi önce müsait olup olmadığını soracaktı. Onla vakit geçirmeye yeniden nasıl da alışmıştı. Onsuzken buna katlanmak daha az bir acı veriyordu ama yeniden onunla vakit geçirmeye başladığından beri, onsuzluk daha büyük bir işkence olmaya başlamıştı. İşte dün ve bugün görmediği için nasıl da boşlukta hissediyordu kendisini. Onu oyalayacak bir şeyler ya da birileri de yoktu evde. Abisinin ev bulması kötü olmuştu. Bari onlar biraz olsun aklını dağıtıyordu.
Birdaha Ela isminin üstünde durdu parmakları. Arama tuşuna doğru kaydırmak bu kadar zordu işte lanet parmakları! Birden sinirlenerek telefonu kapattı. Arayamıyorsa aramayacaktı, bu kadar basit. En nefret ettiği şey insanların tamamlayamayacağı işe başlaması olmuştu şimdiye kadar. Ve şimdi aynısını kendisi de yapıyordu. Halbuki şuana dek tamamlayamayacağı bir iş olmamıştı, ya da tamamlayacağından emin olduğunu bilerek başlamıştı bir şeylere. Sıkıntıyla başını elleri arasına aldı. Belki biraz sokağa çıkıp nefes almak iyi gelecekti ona.
-Mongo, diye seslendi koridora doğru. Mongo'dan ses yoktu. Kafasını yukarıya kaldırdı ve merdivenlere bakarak bir daha seslendi. Birazdan koştura koştura merdivenlerden indi Mongo ve Dağhan'ın kucağına atladı. Dağhan yine tüy yumağının içinde boğuldu. Yüzünü kaplayan tüyleri okşarak:
-Merhaba oğlum. Benimle yine bir yürüyüş yapmaya var mısın, dedi. Mongo sanki evet anlamında havladı. Dağhan güldü ve onun kafasını okşadı. Sonra kucağından indirdi.
-Burada bekle, dedi ve üstünü değiştirmek için yatak odasına gitti. Sıkı bir şeyler giydi. Bugün hava çok soğuktu. Kış artık tam anlamıyla yüzünü göstermeye başlamıştı. Siyah deri ceketini kazağının üstüne giydi ve botlarını da ayağına geçirdi. Mongo'nun tasmasını boynuna geçirdi içi üzülerek. Sonra tam kapıdan çıkmak için kapıyı açmıştı ki, zili çalmaya uzanan kadınla karşı karşıya kaldı. Gözlerini kısıldı, hemen çıkartamadı. Sonra afalladı ve yutkundu. Şaşkınlıkla kadına baktı. Kadın da büyük bir şaşkınlıkla ona bakıyordu.
-Aslı, dedi Dağhan inanamayarak hala. Aslı'nın gözleri dolu doluydu.
-Merhaba Dağhan. Nasılsın görüşmeyeli, dedi.
