"Tanrım" dedi içinden inleyerek. Bundan kurtulmalıydı artık. Yani bu yılları unutmazsa nasıl yeniden kendisine dönecekti ki? Peki bunu nasıl başaracaktı? Gözyaşları ip gibi, fotoğrafın üzerine damlarken, fotoğraftaki adamın yüzünü okşadı.
-Sevgilim benim, sevgilim, dedi inleyerek. Neden, neden bunlar onların başına gelmişti? Neden o lanet olası Dağhan'a uymuşlardı? Onun o cehennemlik planı olmasaydı, şimdi Emre hala yaşıyor olacaktı. Tabi Esma denen sürtüğün bir mal gibi, gazeteye çıkan o fotoğrafı olmasa, Emre o anda çenesini tutmuş olsa... Ve daha neler neler. Herkesi suçluyordu. O organizasyonda bulunan ve organizasyonu planlayan herkesi. Emre'nin kendisini bile. Emre'sini elinden aldığı için Emre'yi bile suçluyordu. En çok da kendisini suçluyordu ama. Neden onu kurtaramamıştı? Neden o kurşun ona gelemden önce hızlı davranıp önüne atlamamıştı ki? O zaman en azından ölen o olurdu ve böylesine büyük bir acı çekmezdi. Her şeyin intikamını alacaktı, Emre'nin ölümünün, yıllardır çektiği bu acının... her şeyin. Daha yeni yeni kendisine geliyordu. O sersem halden yeni yeni kurtuluyordu. Ama bu kurtuluşu bazılarının sonu olacaktı. Önce Dağhan ve Esma'dan alacaktı intikamını, sonra tüm teşkilattan, sonra ise kendisinden! Evet her şeyi bitirdikten sonra kendisini öldürecekti. Emre'nin intikamını aldıktan sonra daha fazla yaşamasına gerek yoktu değil mi?!?
Oturma odasına geçti topallayarak. Laptopun aç tuşuna bastı ve ağır ağır açılmasını bekledi. Laptop açılınca da hemen kameraya tıkladı. İşte direk o şıllığın oturma odasını gözünün önündeydi. Şıllık ortalıkta yoktu ama. Salona ve mutfağa da takmıştı bu kameralardan, oralara göz gezdirdi hemen. Ama oralarda da yoktu. Yine belki çalışma odasında o salak yazılarından yazıyordu. Ya da evde değildi. İyi de son günlerde neden hiç evde olmuyordu? Yeni arkadaş edinmişti herhalde minik sürtük! O yüzden hep dışarılardaydı. Ama yine de eve geliyordu er ya da geç. Buradan rahatlıkla ne yaptığını izleyebiliyordu Esin onun. Şimdilik sadece izliyordu. Planını gerçekleştirmesi zaman alacaktı ama o sabırlıydı. Beklemekten başka bir şey yapamazdı zaten. Dağhan'ın evini de bir bulabilseydi, onun evini de izlemeye başlayacaktı ama hala bulamamıştı.
-Senin son dokuz yılda ne halde olduğunu gerçekten çok merak ediyorum adi piç kurusu! Ama yakında anlarız. Senin hayatın da tıpkı benim gibi cehenneme çevrilecek. Tıpkı ben gibi sen de sevdiğinin gözlerinin önünde ölümünü izlemek zorunda kalacaksın. İşkenceyle ölümünü izleyeceksin. Ama biraz daha zamanın var. Şimdilik son mutlu günlerinin, en iyimser tahminle aylarının tadını çıkar, dedi Esin kinle. Sonra yeniden Esma'nın evine odaklandı. Hala kimseler görünürde yoktu. Esin bu kameraları taktığı gün, neredeyse Esma'ya yakalanacağını hatırladı. Nasıl da hemen kaçmıştı o gelemden. Gerçi görse de onu oracıkta öldürebilirdi Esin, bu kapasitenin kendisnde olduğunu biliyordu ama daha kapsamlı bir planla, daha güzel bir ölüm olursa, intikamını aldığını tam anlayacaktı. O yüzden o gün yakalanmaması iyi olmuştu. Salak orospu nasıl da elindeki minin bıçağıyla onu tehdit etmeye çalışmıştı.
-Kimsin? Çabuk ortaya çık, ortaya çıkman senin iyiliğine olur, diyerek onun gözünü korkutmaya çalışmıştı. Esin o evden çıkıp kurtulduktan sonra, bu saftirik tehdide epey bir gülmüştü. "Ah Esma, her zaman aptalca davranan bir kız oldun sen. O gün de senin aptallığın yüzünden başımıza neler geldi. Ama merak etme, aptallığın ne kadar kötü bir şey olduğunu Esin arkadaşın öğretecek sana." Dedi içinden gülümseyerek.
