2-Onbir Yıl Öncesi

7 1 0
                                    

Esma çimlere boylu boyunca uzanmış, boş anının keyfini çıkartıyordu. Bugün çok yorulmuştu cidden. Biraz dinlenmeyi hak etmişti. Ama buna izin vermek istemeyen, dinlenmeyi ona çok gören birisi vardı şüphesiz. Esma bir karaltının üzerine geldiğini görünce eli otomatikman belindeki silahına gitti, gözünün birini hafifçe araladı. Kim olduğunu görünce rahatlayarak elini tabancasından kaldırdı. Dağhan'dı. Onu rahatsız etmiş olmanın tatmin edici hissiyle tepesinde sırıtıyordu.

-Ne var sünepe?

-Tembel ortak istemem.

-Daha yeni uzanmıştım. O da gözümü biraz dinlendirmek adına. Hem iş yok ki şuanda, serbestiz, diye kendisini savundu Esma.

-Olsun. Mit için çalışan kişi her zaman yeni göreve hazırlıklı olmalıdır.

-Kes be. Çok bilmiş ukala., dedi Esma ve yattığı yerden toparlanıp oturdu. Dağhan da yanına çömelip oturdu.

-Elin nasıl oldu? Ağrıyor mu, diye sordu Esma.

-Elim gayet iyi. Küçücük bir yarada hemen sızlanacak birisine mi benziyorum. Öyle olsam burada işim ne, dedi Dağhan gözlerini devirerek.

-Bilmem, bana öyle görüktün.

-Bunu seni daha ilk günde dövüşte sere serpe yere atan kişiye mi diyorsun, ben pek anlayamadım, o noktaya bir açıklama getirsen.

-Hadi oradan, sere serpeymiş. Sadece az bir farkla yendin, abartma.

-Hafıza kaybı falan var sanırım sen de. Biraz daha kibar olabilirdin diyerek inlediğini ne çabuk unuttun, dedi Dağhan sırıtarak. Esma verecek bir cevap bulamayınca sustu. O sırada telefonuna bir mesaj geldi. Somurttu.

-Mesaj kimden, ne yazıyor, diye sordu Dağhan merakla. Bu sefer yeniden sırıttı Esma.

-Sanane, dedi. Dağhan bozulur gibi oldu ama belli etmedi.

-Sadece somurttuğunu görünce merak ettim. Yani önemli bir şey mi diye. Aman sormuyorum. Boş versene.

-Tamam bozulma hemen. Ablamdan mesaj. Nişanlısıyla kavga etmiş. Neredeyse yüzüğü atacak noktaya gelmişler. Çok üzgünmüş ve benimle konuşursa biraz daha iyi hissedermiş kendisini. İşte bu yüzden evlilik istemiyorum. Sonuçta insanlar şu ya da bu şekilde tartışıp duruyorlar ve bekârken ayrılmak çok kolay oluyor. Yani bırakıyorsun gidiyor. Ama evli olunca boşanma bir ton iş. Üstelik evli diye boşanmaya da çekiniyor insan. Yok çocuk var, yok elalem ne der. Bir ton sorun. Bekârken çek git, kimin umurunda. Evliyken herkesin diline sakızsın. Ablam bile daha evli değil ama, şimdi bir nişan atsalar, milletin diline bir ton dedikodu. Haksız mıyım, bekârlığın gözünü sevmeyelim mi, dedi Esma. Dağhan gülümsedi.

-Haklısın. Yani eğer tartışıyorsan ve bu sürekli oluyorsa, o kişiyle anlaşamıyorsan, baştan bitirmek, evlenmeye niyetlenmemek en iyisi. Ama anlaşabildiğin bir insanla da neden evlenmeyesin?

-Katılmıyorum. O kişiyle her zaman anlaşacağım ne malum? Yani er geç çok ciddi bir tartışma olacak. Kimse evlenmeden gerçek yüzünü göstermiyor ki. Evlendikten yıllar sonra bile kendini ortaya çıkartan oluyor. Ben böyle riske gelemem. Bağlılık bana göre şey değil. Almayayım.

-Çok büyük konuşuyorsun ya, hayırlısı bakalım, dedi Dağhan.

-Sen de evliliğe sıcak bakmadığını söylüyordun.

-Bakmıyorum. Ama senin kadar soğuk da değilim, dedi Dağhan. Sonra cebinden bir deste iskambil kâğıdı çıkardı.

-Ne o kumara mı başlıyoruz, dedi Esma gülerek.

Geçmişin ArdındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin